Kollarımı Korel'in boynuna dolayıp yanağına derin bir öpücük kondurduktan sonra başımı kaldırıp yüzüne bakmaya başladım aşk dolu gözlerle. Gülerek bana bakınca çenesindeki gamzesi daha da belirginleştiğinden ruhum huzurla doldu bir an için.
"Doğum gününden ne istersin?" dedim içten bir tebessüm eşliğinde.
"Biraz sarılırsın, biraz da gülersin." dedi mavilerini gözlerime dikerek. Evet, bu adam bizzat benimdi. Ve tam o anda bahçede Emrah Karaduman'dan- Kırk Yılda Bir Gibisin şarkısı yankılanmaya başladı. Korel ile dans etmeye başlamadan önce abim ve Kumsal, Atlas ve Vefa, Yankı ve Asi, E
Demir ve tanımadığım bir kızın da dans etmek için geldiğini görünce gülümsemem daha da genişledi.Korel, beni etrafında döndürürken kahkaha atarak başımı geriye doğru attım. Islıklar şarkıya eşlik edercesine bahçenin her yanında yankılanırken bunu takip eden alkış sesleri de kulağıma doluyordu.
Korel'in kulağına doğru yaklaşıp "Ve her şeye tepki diye dünyaya gelmişsin." diye bağırdım. Bakışları içimi ısıtıyor, varlığı ruhuma şifa oluyordu. Bu adamın her bir kirpiğini tek tek saymak istiyordum. Bana özel olan bu herifi saklamak istiyordum.
"Nasıl zarafet Allah'ım çok güzelsin." diye bağırdıktan sonra boynumdan öpünce yanaklarımın kızardığını hissettim. Dudaklarının değdiği her yer alev alev yanıyor, elim ayağım birbirine karışıyordu. Gecenin serinliğine rağmen sıcacık hissettim kendimi o an.
Korel'in arkadaşları olduğunu düşündüğüm birkaç kişi 'ÖP ÖP ÖP' diye bağırmaya başlayınca utançla başımı eğdim. Abimin Korel'e güvendiğini biliyordum fakat küçük kız kardeşini de gözünün önünde öpmesine izin vermezdi. Abimi tanıyordum konu her ne olursa olsun söz konusu ben olunca kimsenin gözünün yaşına bakmıyordu.
Abime bakınca çocuklara dudaklarını oynatarak bir şeyler dediğini görünce yanılmadığımı fark ettim. Ne dediğini duyamamıştım ama tahmin etmesi pek de zor değildi.
Şarkı bitince hep birlikte masaya doğru ilerlemeye başladık. İçeceklerimizi söylerken Korel'in, okuldan birkaç arkadaşı yanına gelip doğum gününü kutluyor, sohbet ediyorlardı. Abime lavaboya gideceğimi söyledikten sonra yavaşça ilerlemeye başladım.
"Laden, geleyim mi seninle abim?"
Abim ve korumacı tavırları!
Başımı olumsuz anlamda iki yana sallayıp "Merak etme, kaybolmam abi." dedikten sonra kafenin arka kısmına doğru ağır adımlarla ilerledim. Oldukça büyük ve gösterişli bir kafeydi. Üst katı fazla kalabalık değildi neyse ki. Lavabo olduğunu düşündüğüm yere doğru ilerleyince yanılmadığımı görünce keyifle sırıttım. İçeri girip kapıyı kapattıktan sonra içeriye kısaca bir göz attım ve kimse yoktu. Ayrıca oldukça temiz olduğu için de şanslıydım.
Aynanın karşına geçip elimi yıkadım. Daha sonra boynuma biraz su vurup peçeteyle kuruladıktan sonda üstümü düzelttim. Arkamı dönüp çıkacağım sırada kapı büyük bir gürültü ile açıldı. Bakışlarım hızla kapıya dönerken kalbim ağzımda atıyor, korku tüm damarlarımda hüküm sürüyordu. Uzun boylu ve daha önce hiç görmediğim adam, iğrenç sırıtışı ile üstüme doğru gelirken beynimden birçok düşünce geçiyordu o an. Sarhoş olduğu yayvan yürüyüşünden bile anlaşılıyordu. Ne yapacağımı bilemez bir halde etrafıma bakarken ellerim titremeye başlamış, nabzım hızlanmıştı. Usulca geriye doğru giderken üstüme gelmeye devam ediyor, pis bir şekilde sırıtıyordu.
En sonunda "Sen de kimsin?" diyerek zar zor konuşabildim.
"Biraz eğlenebiliriz yavru kuş ha ne dersin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2+1 🎈
HumorAbisini kendi vesikalık resminden bile kıskanan bir kız düşünün. O tam olarak ben oluyorum işte. Sakarlığın vücut bulmuş hali olarak gelmişim dünyaya âdeta. Sucukla selfie çeken bir abiniz varsa siz=ben demektir. Sevgilimin olmama şekli hayatın ban...