Gördüğüm görüntü ile zaman kavramı anlamını yitirmiş, bakışlarım donuklaşmıştı. Bir an için nefes almayı unutmuş öylece siyah ve mavinin uyumu dedikleri şeye bakıyordum.
Alaz, merdivenin başında siyah takım elbisesinin içinde kelimenin tam anlamıyla nefes kesici görünüyordu. Mavi gözleri gözlerimin içine bakıyor, dudakları yana doğru kıvrılmıştı. Sağ elini cebine koymuş, sol eli ile de saçının ön kısmını düzeltiyordu. Gümüş
halka küpesi her zamanki gibi kulağındaydı.Donmuş bir şekilde ona bakmaya devam ediyor, herhangi bir tepki vermiyordum. Birileri bir şeyler konuşuyordu fakat uğultudan başka bir şey değildi şu an kulağıma dolan sesler. Gözlerini gözlerimden ayırmadan ilerleyen Alaz, yanıma gelince yavaşça yutkunup hızla bakışlarımı kaçırdım.
"Doğum günümü unuttuğunu söyleme sakın kızıl kafa." deyince gözlerimi kırpıştırıp şaşkınca yüzüne bakmaya başladım. Birkaç saniye öylece boş boş Alaz'ın yüzüne bakarken ne söylemem gerektiğini düşünüyordum. En sonunda konuşmaya kanaat getirerek dudaklarımı araladım.
"Bugün senin doğum günün mü sayın diktatör bozuntusu?'' diye zorlukla konuştuğumda kendi kendime söylenmeye başladım.Ben nasıl unutmuştum? Kahretsin!
Gözlerinden bir an hayal kırıklığı geçti ya da ben öyle hissettim bilmiyorum. Fakat hızla kendini toparlayıp usulca gülümseyince gözlerim birkaç saniyeliğine gülüşünde takılı kaldı.
"Unutkan olmuşsun, Laden." deyince derin bir nefes alıp dudaklarımı dilimle ıslattıktan sonra "Çok yakışıklı olmuşsun diktatör bozuntusu." diye mırıldandım.
Alaz, tam bir şey söyleyecekti ki abimin öksürmesi ile cümlesi yarım kaldı öylece.Arkamı dönünce abim ve Atlas'ın da üstünde gömlek olduğunu görünce gözlerim şaşkınlıkla büyüdü. Ne ara giyinmişti bunlar?
"Hazırsanız çıkalım mı artık? Gecikiyoruz Alaz."
Atlas'ın cümlesiyle kaşlarımı çatıp burada neler döndüğünü anlamaya çalışırken " Nereye?" diye lafa atladım hemen.
" Vermeye. Geliyor musun? Kızım nereye olacak doğum günü partisine tabii ki de."
Tek kaşımı kaldırdığım sırada abimin sinirle bir şeyler söylediğini duydum fakat pek üstünde durmayarak geri önüme döndüm.
" Bana bak ukala şey Atlas, senin burnundan kaşık sokar beynini çorba yaparım. Düzgün konuş benimle."
Söylenmeye devam ederken elinde poşetlerle içeri Kumsal girdi ve o an her şeyi net bir biçimde anlamış oldum. Başımı abime çevirdiğimde göz kırpınca gülümseyip öpücük attım.Kumsal, içeri girer girmez bizim için getirdiği kıyafetleri elimize tutuşturup bizi yukarıya çıkarmaya başlayınca dediğini yapmaya başladık sessizce. Vefa, Asi ve ben şaşkınlık içinde birbirimize bakmaya devam ederken en sonunda dayanamayıp kahkaha atmaya başladık hep beraber. Benim için getirdiği kıyafete bakınca gözlerim fal taşı gibi açıldı. Beyaz upuzun bir elbiseydi. Sırtında kalçaya kadar inen derin bir yırtmacı vardı. Elbisenin kolları tül şeklinde olduğundan daha da güzel gelmişti gözüme. Vakit kaybetmemek adına hızlıca giyinmeye başladım. Vücuduma tam oturmuş, hatlarımı tam olarak ortaya çıkarmıştı. Başta belimde bol duracak gibi gözükse de tam olmuştu üstüme. Siyah topuklu ayakkabıyı da ayağıma geçirdikten sonra aynanın karşısına geçerek kendime baktım. Sırt kısmındaki dekolte bayağı derindi. Tedirgin olsam da umarım abim, ağzıma sıçmazdı. Saçlarım zaten dalgalı olduğu için elimle hafif bir şekil vererek doğal bıraktım. Vakit kısıtlıydı ve ben üşengeç bir insandım. Kapı hunharca açılınca içeri bir adet KumSalak girince beni şöyle bir süzdükten sonra sırıtmaya başlayınca ne var dercesine göz kırptım.
"Bu gece için tam ideal olmuşsun fakat bir eksik var." deyip elindeki makyaj çantasını neşe içinde sallayınca gözlerimi devirdim. Daha sonra bundan kaçış olmayacağını bildiğim için el mahkum oturdum sandalyeye.
"Kumsal, lütfen çok sade bir makyaj olsun." dedim abartı ve gösterişi sevmediğimi gözler önüne bir kez daha sererek.
"Merak etme Laden, sade olacak.'' dedikten sonra usulca tebessüm edip ardından tekrardan konuşmaya başladı. '' Artık konuşma da hazırlayayım seni. Herkes bizi bekliyor."
Cümlesini bitirince sessizliğimi koruyarak dudaklarımı birbirine bastırdım ve o da memnun olmuş bir yüz ifadesiyle işini yapmaya başladı. Önce tenime uygun bir fondöten bulup yüzüme yuvarlak, naif dokunuşlarla sürmeye başladı. Ardından göz altıma aydınlatıcı sürüp fırça yardımıyla dağıtmaya başladı. Gözlerim her zaman haddinden fazla şiş ve mor oluyordu. Daha sonra yüzümdeki T bölgesine uygun bir şekilde aydınlatıcı sürüp sıra far sürmeye gelmişti. Ara ara gözümü açıp bakmaya çalışıyordum makyajıma. Ve her seferinde bir azar işitiyordum Kumsal'dan. Far paletindeki birkaç tonu karıştırdığını görünce derin bir nefes alıp tekrardan gözlerimi kapattım. Buğulu bir göz makyajı yaptığını tahmin ediyordum. Likit ve rimel de sürdükten sonra hafif açık bir renk ruj sürdü. Şeftali tonlarında bir allık sürdükten sonra sonunda bitmişti. Allah'tan en başında sade olsun dedim bir de demeseydim kim bilir ne olurdu.
"Ah Laden, çok güzel oldun. Akşamı sabırsızlıkla bekliyorum." dedi sıcak bir gülümseme eşliğinde.
Ne akşamı? Ne oluyor yahu?
Tam merakla sorularımı soracağım sırada Vefa ve Asi içeri girince soracağım bütün soruları yutup ikisine bakmaya başladım. Çok güzel olmuşlardı ve oldukça göz alıcı görünüyorlardı. Vefa, kırmızı mini bir elbise giymiş; saçlarını da kedi kız misali örmüştü. Saçını ördüğü zaman kedi kıza benziyordu. Dudağına sürdüğü kırmızı ruj ise ben buradayım dercesine bas bas bağırıyordu.
Asi'ye baktığım zaman , siyah dizinin hemen üstünde biten bir elbise giymişti. Saçlarını tepeden sıkı bir at kuyruğu yapmış, elbisesi sade olduğu için de makyajını koyu tutmuştu. Kulağına taktığı altın rengindeki büyük küpeleriyle bütünlüğü tamamlamıştı.
"Çok güzel olmuşsunuz." dedim mutlu bir sesle. İkisi de aynı anda ''Sende.'' diye bağırınca ufak bir kahkaha attım. Şimdiden içimde sebebini bilmediğim tarifsiz bir heyecan oluşmuştu.
"Hazırsanız inelim mi?"
Kumsal'a dönüp başımla onayladım. Odadan çıkıp aşağıya inerken Kumsal'a baktığımda etek ve büstiyer giymişti ve oldukça hoş görünüyordu. Saçlarına fön çekmiş, hoş bir makyaj yapmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2+1 🎈
HumorAbisini kendi vesikalık resminden bile kıskanan bir kız düşünün. O tam olarak ben oluyorum işte. Sakarlığın vücut bulmuş hali olarak gelmişim dünyaya âdeta. Sucukla selfie çeken bir abiniz varsa siz=ben demektir. Sevgilimin olmama şekli hayatın ban...