Gün ışığı göz kapaklarımın altına vururken uyku mahmuru bir şekilde gözlerimi ovuşturup yatakta doğrularak ''Canım yatağım, aşkımız arka sokaklar kadar uzun; kurtlar vadisi kadar da ölümsüz olsun.'' diye mırıldandım. İster 5 saat uyuyayım, ister 20 saat uyuyayım ama her türlü kendimi yorgun uyanıyorum. Halsiz olmak da benim bu dünyadaki sınavım sanırım işte.Aniden kapının açılmasıyla bakışlarımı kapıya çevirdiğimde abimin geldiğini görünce gülümseyerek yüzüne baktım. Bugün, her şey için yeni bir başlangıç yapacağım gündü. Bugün, üniversitemdeki ilk günümdü. Bugün, benim için özel ve anlamlı bir gündü.
''Uyuyor musun?'' diye sorduğunda gülerek başımı iki yana salladım ve abime bakıp ''Evet.'' diyerek dalga geçmeye başladım. Yanıma gelip yatağa oturduktan sonra ''Uyuyorsan nasıl cevap veriyorsun?'' deyince dudaklarımı yalayıp ''Peki sen uyuduğunu sandığın birisiyle nasıl konuşuyorsun?'' deyip cevabı yapıştırdım. Abim, sinirle söylenmeye başlayınca ufak bir kahkaha atarak yüzüne bakmaya başladım.
''Yıkık bir insanmış gibi yüzüme bakmayı kes, midemi bulandırıyorsun.” diyen abimle gözlerimi kısıp ''Ayaktayım ama bir boncuklu tabanca mermisine yıkılacağım gibi hissediyorum.'' dedikten sonra abim, ''Cennet Mahallesi'ndeki kanepe gibi sürekli yıkılıyorsun, Laden.'' diye mırıldanınca gülerek omzuna vurdum ve ''Küçükken en çok merak ettiğim şey Cennet Mahallesi'ndeki Sultan'ın o kadar fakirliğe rağmen her bölüm farklı gelinlik giyecek parayı nasıl bulduğuydu.'' dediğimde abimle aynı anda kahkaha atmaya başladık.
Abim, "Geri zekâlı." diye gülüşlerinin arasından homurdanınca ansızın aklıma gelen soruyla abime baktım.
"Bir milyon dolar verseler aşık olduğun kişiyi aldatır mısın?"
Tek kaşını kaldırdıktan sonra birkaç saniye duraksadı ve ardından "Öldürürüm anasını satayım, ne aldatması?" deyince bu cevabı beklemediğim için büyük bir kahkaha attım. Tam o anda kapı çalınca abim, aşağıya inip kapıyı açmaya gidince bende yataktan kalkıp banyoya doğru ilerledim. Elimi ve yüzümü yıkayıp dişlerimi de fırçaladıktan sonra aşağıya inmeye başladığımda Vefa'yı görmemle keyifle gülümsedim.
"Hoş geldin sarışınım." dediğimde ters bir şekilde bakarak kendini hızla koltuğa attı ve söylenmeye başladı.
"Whatsapp aynı ben ya Laden, olur olmadık zamanda çöküyor."
Abim, mutfaktan kafasını uzatıp "Ulan, bu çok iyiydi." dedikten sonra gülmeye başlayınca dudaklarımı birbirine bastırıp "Bence de iyiydi." diye mırıldandım. Vefa, duruşunu dikleştirip ukala bir gülümseme eşliğinde "Ben her zaman iyiyim tatlım." deyince gülerek karşısına oturup "Üç öğün egoyla mı besleniyorsun sen ne yapıyorsun?" diye kinayeli bir şekilde sordum. Gözlerini devirdikten sonra "Atlas'ın erkek kardeşi din dersinden 20 almış, dün bütün gece çocukla dalga geçiyordu." deyince abimle aynı anda kahkaha atmaya başladık.
"Din dersinden 20 almak ne lan? Camide amuda mı kalkmış, tuvalete ekmekle mi girmiş, Allah'a diss mi atmış, abdestsiz dışarı mı çıkmış?"
Abim, gülüşlerinin arasından zar zor konuşurken Vefa da gülmemek için dudaklarını birbirine bastırmıştı. Gülmemi durdurduktan sonra "Abisi Atlas gibi cenabet biri olunca çok da şaşırmamak lazım bence." dedim. Vefa, sinirle homurdanırken abim, ''Çok doğru bir noktaya bastın, kaldır ayağını.'' deyince başımı iki yana sallayarak “Yo, kaldırmam, emek verdim ben basarken.'' dedim gayet ciddi bir sesle.
''Al işte, yine beyin tutulması yaşadı bu kız.'' diyen Vefa'ya bakıp dil çıkardıktan sonra abimin sesini duyunca sinirle gözlerimi kıstım.
''Laden, ayağını kaldır dedim abim; sinirlerimi değil.''
Bir süre böyle atışmaya devam ettik fakat en sonunda açlıktan ölmeyi göze almadığımız için kahvaltıyı hazırlayarak masaya oturduk üçümüz. Alaz, henüz aramadığına göre yüksek ihtimalle daha uyuyor olmalıydı. Yankı ve Demir de durakta bizi bekleyeceklerdi, oradan okula geçecektik.
"Demir, dün gece eski sınıf grubuna ne yazmış biliyor musun?" diye Vefa'ya sorduğumda olumsuz anlamda başını sallayınca gülerek başımı iki yana salladım ve anlatmaya başladım.
"Merhaba arkadaşlar, sürekli değişen karakterlerinizi sikeyim. Diyeceklerim bu kadar, iyi geceler yazmış ve sonra da gruptan çıkmış."
Vefa, gülmeye başlayınca abim, "Sanarsın ulusa sesleniş yapıyor pezevenk." deyince hafifçe kıkırdadım. Bu çok doğruydu işte.
''Geçen gün de dahiliye uzmanı kuzenime abi, aniden kalkınca başım dönüyor dedim. Ve bana dönüp yavaş kalk o zaman kardeş dedi.''
Ufak bir kahkaha attıktan sonra Vefa'ya dönüp ''Peki sen ne cevap verdin?'' diye sordum. Onu eğer birazcık tanıyorsam sinirle sövdüğüne kalıbımı basardım.
''Dedim ki senin okuduğun okulun yollarını sikeyim, ne diyeyim ki.''
Al işte, bunu söylemekten nefret ediyorum ama ben demiştim. Vefa'yı tanımlayacak olsam diyeceğim tek şey; yürüyen trafo. Yemin ederim âdeta bir sinir küpü kendisi. Atlas'a bazen acıyorum bu yüzden de Vefa'dan çekeceği var, yazık. İlerleyen günlerde Atlas'ı kadın sığınma evlerinden toplarsak şaşırmam.
"Beş lafından üçü küfür, Vefa." diyen abime baktıktan sonra başımı olumlu anlamda sallayıp çayımdan bir yudum aldım.
"Eee, geriye kalan iki tanesi de beddua işte. Problem nedir?" demesiyle istemsizce gülmeye başladım.
"Sende de Laden'de olduğu gibi biraz aptallık seziyorum." diyen abime baktıktan sonra gözlerimi kısıp sinirle abime bakmaya başladım.
"Bakış açın gözlerimi yaşarttı doğrusu." diye alayla konuştuğumda dudakları yana doğru kıvrıldı ve ardından "Peçete vereyim mi?" deyince boğazımı temizleyip konuşmaya başladım.
"Peçete yetmez ya, sen en iyisi leğen koy önüme."
“Ruh hastası!" dediğini duyunca Vefa'ya baktıktan sonra gülerek başımı iki yana sallayıp tekrardan önüme döndüm ve abim, laf söylemeden önce kahvaltımı hızlıca yapıp üstümü giyinmek için alelacele masadan kalktım. Odama doğru ilerleyip dolabın önüne geçtikten sonra siyah pantolon ve siyah yarım kollu bir tişört giymeye karar verdim. Saçlarımı tarayıp açık bırakarak yüzüme çok hafif bir makyaj yaptım ve çantamı da alarak salona doğru ilerlemeye başladım.
"Hazır mısın?" diye soran Vefa'ya bakıp "Evet, çıkalım mı?" dediğimde başıyla onaylayınca siyah spor ayakkabılarımı giyerken abimin sesini duymamla başımı kaldırıp abime baktım.
"Bad girl olmaya karar verdin de benim mi haberim yok? Ne bu baştan aşağıya simsiyah giyinmeler falan?"
Ayakkabılarımı giydikten sonra doğrulup gözlerimi devirerek abime baktım ve dudaklarımı araladım.
"He, fazla gelme üstüme yoksa ısırırım." dedim yalandan bir sinirle konuşarak. Abim, sinsice sırıtarak "Aşıların tam mı bari?" deyince dayanamayıp orta parmak hareketi çektim ve hızla Vefa ile evden ayrıldık. Durağa doğru yürürken telefonuma art arda gelen mesajlarla kaşlarımı çatıp kimden geldiğine baktım.
Gönderen: Ailenin Öküzü
Sana çok tatlı ses kayıtları attım, mutlaka amfinin ortasında dinlemeni istiyorum Laden.
Dudağımı ısırarak ses kayıtlarını dinlemeye başladığımda hepsinde ona hareket çektiğim için bana sövüyordu.
"Meriç abi, fena kızmış sana." diyen Vefa'ya baktıktan sonra omzumu silkip gülmeye devam ettim. Durağa vardığımızda Yankı ve Demir'i görünce "Ne haber lan kırıklar?" diye sorduğumda Vefa, çoktan ikisiyle de dalga geçmeye başlamıştı.
"Seni görene kadar gayet iyiydik, Laden." diyen Demir ile gözlerimi kısıp "Sen konuşma kız düşkünü." dediğim sırada otobüsün gelmesiyle cümlelerimi yarıda kesip hızla cam kenarındaki yerimi aldım ve kulaklığımı takarak camdan dışarıyı seyretmeye başladım. Vefa, hemen yanımda Atlas ile konuşurken Demir ve Yankı da önümüzde oturuyor, sohbet ediyorlardı.Birinin omzumu hunharca dürtmesiyle başımı arka tarafa çevirip omzumu deşmek isteyen teyzeye ters ters bakmaya başladım.
"Müzik mi dinliyorsun, evladım?" diye sorunca sakin kalmaya çalışarak "Yok teyze, kuleden iniş izni istiyorum; pilotum ya ben." diyerek söylenmeye başladım. Hayır, ben zaten kulaklığı sizi duymamak için takmışım; daha ne demeye dürtüyorsun ki. Demir ve Yankı, kahkaha atarak bana bakarken "Dönün lan siz de önünüze pis sapıklar." diye kısık sesle bağırıp tekrardan kulaklığımı taktım. Trafik pek yoğun olmadığı için yaklaşık bir yarım saat sonra okula varmıştık neyse ki. Derin bir nefes aldıktan sonra "Hepinize bol şans." deyip yanlarından ayrıldım ve fakülteye doğru yürümeye başladım.İçimde anlamlandıramadığım bir heyecan oluşmuştu. Fakülteden içeriye girdikten sonra amfiye doğru ilerlerken aniden sert bir bedene çarpmamla adımlarımı keserek başımı kaldırdığımda iki kulağında da küpe olan, saçları dalgalı, ela gözlü, omzunda gitarı asılı olan bir erkek görmemle bir iki adım gerileyip mahcup bir şekilde yüzüne bakmaya başladım. Gitardan anladığım kadarıyla yüksek ihtimalle konservatuar okuyordu.
"Çok özür dilerim. Dalgınlığıma geldi, görmedim sizi." diyerek hızlı hızlı konuştuğum için durup birkaç saniye soluklandım.
"Sen de kimsin?" demesiyle bıkkın bir nefes verip gözlerimi devirdim. Ebenin amıyım, normal insanım işte amına koyayım; kim olacağım.
"Cidden mi?" diye sorduğumda alaylı bir sırıtma eşliğinde yüzüme bakmaya devam ediyordu. Bakışlarından rahatsız olduğum için yanından geçip gidecekken "Sadece şaka yapıyordum." demesiyle tek kaşımı kaldırıp "Mizah seviyen yerlerde, kendini biraz daha geliştirmelisin." deyip yanından geçtim ve amfiye doğru ilerlemeye başladım. Şaşkın bakışlarını sırtımda hissetsem de o an bunu umursamadım.
Nerede bir sorunlu insan varsa elimle koymuş gibi buluyordum resmen ya, asla affetmiyordum. Hayır, geri zekâlılarla mücadele vakfı mıyım ben; anlamıyorum ki.
Amfiden içeriye girdikten sonra gördüğüm kalabalık ile istemsizce nefesimi tutmaya başladım. Bu kadar kalabalık olacağını tahmin etmemiştim doğrusu. Ortalarda bir yere geçip oturduktan sonra hoca olduğunu tahmin ettiğim birinin içeriye girmesiyle sınıftaki uğultu yavaş yavaş azalmaya başladı ve geriye şu cümleler kaldı sadece.
"Merhaba arkadaşlar, sanırım bugünlük birlikteyiz."
![](https://img.wattpad.com/cover/113781613-288-k163383.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2+1 🎈
HumorAbisini kendi vesikalık resminden bile kıskanan bir kız düşünün. O tam olarak ben oluyorum işte. Sakarlığın vücut bulmuş hali olarak gelmişim dünyaya âdeta. Sucukla selfie çeken bir abiniz varsa siz=ben demektir. Sevgilimin olmama şekli hayatın ban...