***
Harry Potter
Birden beynimin karıncalanmasıyla Ginny ve Ron'la beraber oturduğumuz masadan kalktım. Aynı şekilde Ginny ve Ron'da masadan kalkınca okulu inletecek şekilde bağırarak her yerde Hermione ve Draco'yu arıyorduk.
"Hermione!" Koridorun sonunda duvarın dibinde oturan Pansy'i görünce yanına gittim.
"Pansy, Draco'yu gördün mü?" Kafasını yukarı aşağı salladı.
"Evet, Hermione'yle okulun dışına doğru gittiler."
"Teşekkür ederim. Hey, sen iyi misin?"
"Evet. İyiyim." Hafif bir şekilde gülümsedim ve koşmaya devam ettim.
Okulun dışına çıktığımızda birkaç saniyeliğine durakladık."Okulun dışında nereye gidebilirler ki?" Diye mırıldandım. Ginny aklıma fikir geldiğinde parmaklarını şıklattı.
"Tabii ki göl!"
Göle doğru hızlı adımlarla yürümeye başladık. "Hermione! Hatırlıyoruz. Siz sevgiliydi-" Göğsüme konan elle durdum. Ginny gülümsüyordu.
"Harry, bence onlar çoktan hatırlamışlar." İkisine daha dikkatli baktığımda öpüştüklerini gördüm. Yüzümdeki gülümseme git gide yayılmaya başlağında kolumu Ginny'nin omzuna atıp kendime çektim. O da kollarını belime doladığında arkadan gelen öksürük sesiyle ikimiz de kıkırdadık.
"Harry, kardeşimle gözümün önünde fingirdeşmeseniz?" Gözlerimi devirdim.
"Sende bizi 2 dakika bırakmıyorsun ki." Ginny gülüyordu. Saçlarının arasına minik bir öpücük kondurduğumda kollarını belime daha sıkı doladı.
Film izler gibi Draco ve Hermione'yi izliyorduk. Ayrıldıklarında Hermione'nin deli gibi utanıp bizi azarlayacağına emindim.
Nasıl unutabilmiştik? Gözümüzün önünde gerçekleşen onca anıyı nasıl unutabilmiştik?
"Obliviate büyüsüne nasıl karşı gelebildiler?" Ginny gözlerini gözlerimle buluşturup cevap verdi.
"Aşkın yapamayacağı şey yoktur."***
Hermione Granger
Kaç dakika öpüştüğümüze dair en ufak bir fikrim yoktu. 3 ay geçmesine rağmen sanki yıllar, asırlar geçmiş gibiydi. Ayrıldığımızda nefes nefese kalmıştık. Nefeslerimiz birbirine karışırken ikimizin de yüzünde şapşal bir gülümseme vardı. Parmaklarımı boynunda kilitlemiştim, onun da elleri belime sıkıca sarılıydı. Sanki 1 santim bile uzaklaşmamı istemiyor gibiydi.
"Nasıl unutabildim bizi?" Gözlerim dolmuştu. Nasıl unutabildik birbirimizi. Yavaşça parmak ucuna çıkıp kollarımı boynuna sardım. Kokusunu içime çektim ve kollarımı boynuna daha çok doladım. Gözlerimi saniyelik açtığımda biraz uzağımızdaki Harry, Ron ve Ginny'nin bizi sırıtarak izlediklerini gördüm. Ellerimi yüzümle kapatıp kafamı Draco'nun göğsüne gömdüm.
"Noldu bebeğim?" Bebeğim demesi içimi titretirken fısıltıyla arkasına bakmasını söyledim. Kafasını çevirdiği gibi kahkaha atması bir oldu ve kollarını yine bana dolayıp saçlarımın arasına öpücük kondurdu.
"Sevgilim utanmış mı?" Çenesini kafama yasladı. Ben cevap vermediğimde gülmeye devam ettiğini inip kalkan göğsünden anlamıştım. Ben de gülmeye başlarken kafamı göğsünden çektim ve ellerimi boynuna koyup tekrar kafasını eğdim.
"Utanmaya sonra devam edebilirim."
Gülümserken kafasını daha da eğdi ve dudaklarımızı birleştirdi. Onun eğilmekten benim de kaldırmaktan boynumuz ağrıdı için ellerimi boynuna doladım. Draco'da ellerini kalçama koydu ve havalanmama yardımcı oldu. Bacaklarımı beline doladığımda ağzından ufak bir inilti çıktı. Bu gülümsememe neden olurken öpüşlerini sertleştirdi. Ellerimi saçlarının arasına sokup karıştırdım. Yavaşça ayrıldığımızda yine nefes nefeseydik. Draco beni yavaşça yere indirdi ve elini belime koyup beni yönlendirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Try To Remember / Dramione
Fanfiction''Seni seviyorum, Hermione.'' diye mırıldandı. ''Her zaman seveceğim. Sana söz veriyorum, ne olursa olsun seni seveceğim.'' Gözlerimi saçlarından gözlerine indirdim. ''Bende seni seviyorum Draco Malfoy. Her zaman seveceğim.'' Birbirimizi son kez öpe...