8. Bölüm

2.8K 163 273
                                    

Ginny'i Harry'nin yanına göndermeyi denedik, fakat Ron hepimize sinirli bir bakış atınca Draco elimi tutup ortak salondan hışımla çıkmıştı. Gülmemi durduramazken zar zor konuştum.

"Hey, sakin ol. Gece bitmiş değil." Boğuk bir sesle kahkaha attı. Tanrım, bu çocuk neden böyleydi? Boş koridorlarda gülme sesim yankılanırken Draco yakalanacağız korkusuyla daha da hızlı yürümeye başladı. Arkamızdaki ayak seslerini duymamızla ikimiz aynı anda durduk ve arkamızı döndük.
"Vay vay, burada kimler varmış." O ses. Bu o sesti. Hafızamızı silen kişinin sesiydi. Alayla kahkaha atıyordu, fakat suratı karanlıktan gözükmüyordu. Draco sinirle burnundan solurken iç cebindeki asasını çıkarttı. "Lumos!"

Karşımda gördüğüm yüzle şoka girerken, arkadan Dumbledore, Snape ve McGonagall koşar adım yanımıza yaklaşıyorlardı. Adam son kez sinsice sırıttı. "Obliviate."

***

Gözlerimi açtığımda karşımda Dumbledore vardı. "Hermione, iyi misin?" Yavaşça doğruldum.
"Evet profesör. Neden iyi olmayayım?" Profesör Snape, Dumbledore ve McGonagall'ın gözleri şokla açılırken sorarcasına kaşlarımı kaldırdım.

"Ne olduğunu hatırlamıyor musun?"

"En son ortak salonda oturuyordum."

"Kiminle oturuyordun?"

"Harry, Ron, Ginny ve Draco."

"Draco senin neyin?"

"Efendim hatırlıyo-"

"Draco senin neyin?!"

"Erkek arkadaşım." Hepsi derin bir nefes almış yanlarındaki koltuklara çökerken yine sorarcasına arkama onlara baktım.

"Ne oldu? Ve Draco nerde?" Dumbledore gözlerini kapatıp alnını kaşıdı ve kısa bir süre sonra bana cevap verdi.

"Hafızanızı silen kişi karşınıza çıktı. Draco ve sen kim olduğunu gördünüz ama yine hafızanızı silmiş olmalı. Biz arkasındaydık, yüzünü göremedik. Sonra da cisimlendi." Hogwarts arazisinde cisimlendiğini duyduğumda daha da ürkmüştüm. Bu imkansızdı.

"Draco nerde? Belki o hatırlıyordur?" Tam o sırada Madam Pomfrey ile beraber Draco girdi. Ayağa kalkıp koşarak Draco'nun boynuna sarıldım. Aynı hızla beni geri itti.

"Çek ellerini üzerimden, bulanık."

***

Saatlerdir uyumadan, gözlerimi bile kırpmadan ortak salonun duvarlarını izliyordum. Ağlamaktan yorgun düşmüş, nefes almakta bile zorlanırken Harry, Ginny ve Ron'un sorularını yanıtsız bırakıyor, kahvaltıya götürmeye çalışmalarını umrsamıyor ve sadece duvarı izliyordum.

"Hermione, lütfen. Ne olduğunu anlat. Bir çözüm buluruz. Nolur anlat." Ginny'nin yalvarmalarına karşılık burnumu çektim ve yavaşça onlara döndüm. Derin bir nefes alıp her şeyi anlattım.

"... Ve odaya girdiğinde boynuna sarıldım. Sarıldığım gibi beni itip bana bulanık dedi." Harry'nin ağzı şokla açılırken Ginny şokla tek eliyle ağzını kapatmış bana bakıyorlardı.

"Herm, ilk seferinde birbirinizi öptüğünüzde hatırladınız. Belki de şimdi sen onu öpersen hatırlar."

"Hayır, Ronald. Hafızamız silindiğinde bile birbirimize aşıktık. Çünkü hafızamızın tamamını silememişti. Ama şuan, Draco beni sevmeden önceki haline döndü." Bu sefer Harry bana döndü.

"Bak, yılın başını hatırlıyor musun? İkinizin içinde de çok tuhaf bir his vardı. Bir şeylerin eksik olduğunu hissediyordunuz. Git ve ona sor. İçinde tuhaf bir his olup olmadığını sor. Eğer gerçekten varsa ki kesinlikle vardır, söyleyeceklerin dikkatini çekecek ve seni dinleyecektir. Hatta belki hatırlamaya bile başlar." Bu Ron'un fikrinden daha iyiydi. Gidip Draco'yu bulmalıydım. Kafamı sallayıp koşar adım ortak salondan çıktım. Bir yandan gözümden akan yaşları siliyor, bir yandan da etrafı arıyor ve gördüğüm kişilere Draco'nun görüp görmediğini soruyordum. Koridorun sonunda Blaise ile gördüğümde göz yaşlarımı silip onlara doğru yürüdüm. Bana hiç bakmadan yanımdan geçecekken kolundan tuttum ve bana dönmesini sağladım.

Try To Remember / DramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin