McGonagall'ın yalnız dolaşmamamızı söylemesi Draco'nun işine gelmişti. Ortak olmayan derslerimizde de gelmek istemişti, sonra profesörlerin bu duruma kızacağı aklına gelmişti ve ortak olmayan derslere girmememizi söylemişti. Attığım bakışlardan o kadar dersi aksatmayacağımı anlayıp pes etmişti. Uzun lafın kısası, sadece ortak olmayan derslerimizde görmüyordum onu.
Ders bittiği anda kapı açıldı. Kapının önündeki Draco'yu görünce kıkırdadım.
"Sence de biraz abartmıyor musun?""Az bile yapıyorum. Ee izni almışım rahat bırakır mıyım seni?" Kahkaha attım ve boynuna sarıldım.
"Herm, bu akşam Ginny'yi başka odaya mı göndersek?" Kafasına vurdum. Gülmemek için yanaklarımı ısırıyordum.
"Sende iyice kudurdun ama."
"Kızım aynı odada hatta aynı yataktayız ama sarılmaktan başka bir şey yapamıyorum."
"Onu yapabildiğine şükret." Dudaklarını büzüp bana yalvarırcasına baktığında kıkırdadım.
"Bakarız. Şimdi daha önemli bir işimiz var." Kütüphaneye doğru yürümeye başladığımda arkamdan gelip bana yetişti ve elimi tuttu. Slytherinlerin kötü bakışlarına aldırmadan kütüphaneye girdim ve en köşedeki masaya oturdum.
"Sana o kağıdı kimin gönderdiğini bulmanın bir yolunu bulmamız lazım."
"Parşömenden takip etmenin bir yolu var mı?" Aldığım birkaç kitabı incelemeye başladım.
"Kitaplardan bulamazsak Dumbledore ile konuşuruz." Kafasını sallayıp önüne bir kitap aldı.
Draco'nun sürekli sıkıldığını belirtmesi ve yaptıkları yüzünden kahkahalar eşliğinde yaptığımız saatler süren araştırmaya son vermemizin sebebi ikimizin de gözlerinin kapanmak üzere olmasıydı. Hiçbir şey yoktu. Yardımı dokunan tek bir şey bile yoktu. Oflayarak kafamı kitabın üzerine koydum ve gözlerimi yumdum.
***
"Hermione. Gece olmuş. Uyan." Gözlerimi kırpıştırarak kafamı kaldırdım. Bir süre hiçbir yeri göremedim, sonra gözlerim karanlığa alıştığında Draco'nun gözlerini gördüm.
"Herm, pelerinimiz yok. Yakalanmamız an meselesi." Küfür mırıldanarak masadan kalktım. Draco birden bana döndü ve gülümsedi. Bunu ilk sapık gülümsemelerinden biri sansam da sonradan aklına fikir geldiğini anladım ve merakla kaşlarımı kaldırdım. İç cebinden çıkarttığı harita ile derin bir nefes aldım.
"Bütün ciddiyetimle yemin ederim ki iyi bir şey düşünmüyorum." (Tam çevirisi böyle mi bilmiyorum. Yanlışsa kusura bakmayın :D)
Harita açıldığında Snape'in etrafta olduğunu gördük ve git gide bize yaklaşıyordu.
"Çabuk, yasak bölüme gidelim. Kenara saklansak bile göremez, çok karanlık." Koşarak yasak bölüme gittik ve ikimiz de bir kitaplığın köşesine saklandık. Nefes alış-verişlerimizi dizginlemeye çalışırken kütüphanenin kapısının açıldığını duyduk. Panikle Draco'nun elini tuttum ve kafamı göğsüne kapattım. O da elini enseme yerleştirdi ve olabildiğince az nefes almaya çalıştı. Adım sesleri yaklaştıkça kalbimin atışı da hızlanıyordu.Birden ayak sesleri durduğunda nefesimi tuttum. Ama ayak sesleri yasak bölgede durmamıştı, dışarıda durmuştu. Ayak sesleri uzaklaşırken yine kütüphane kapısının sesi duyuldu. Draco yavaşça haritayı açtı.
"Snape gitti." Yavaşça ayağa kalktı ve elini bana uzattı.
"Gryffindor Kulesi'ne kadar kimse gözükmüyor. Ama Bay Filch, Snape ve Dumbledore etrafta. Elimizi çabuk tutmalıyız." Kütüphane kapısından çıkıp adımlarımızı sessiz tutmaya çalışarak koşar adım yürüdük. Draco dakikada bir haritayı kontrol ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Try To Remember / Dramione
Fanfiction''Seni seviyorum, Hermione.'' diye mırıldandı. ''Her zaman seveceğim. Sana söz veriyorum, ne olursa olsun seni seveceğim.'' Gözlerimi saçlarından gözlerine indirdim. ''Bende seni seviyorum Draco Malfoy. Her zaman seveceğim.'' Birbirimizi son kez öpe...