•25

400 40 0
                                    


Akşam üstüne doğru,birlikte yemek hazırlamaya başladık.

Justin salatalıkları doğrarken konuştu. "Umarım yemek yapabiliyorsundur Sel."

"Parmaklarını yiyeceksin." dedim gülerek. "Bugünkü menümüzde ne var?" diye sordu.

"Sushi yapacağım.Kendi ellerimle." diye ekledim. "Hadi be!" dedi. "Sen? Sushi. Emin miyiz?" dedi şaşkınlıkla.

"Bekle ve gör." diye kıkırdayıp malzemeleri yerleştirmeye başladım. 16 tane yeterdi sanırsam. Ellerimi yıkayıp saçlarımı geriye attım.

Salata'nın sosunu hazırladım ve güzelce karıştırdım. Sushi varken diğer yemeklerin yeneceğini düşünmediğimden başka bir şeye gerek olmadığını söyledim.

Tabakları masaya götürdüm ve chopstick'leri,salata içinde çatal koydum.

Justin şarapları nazikçe doldurdu ve daha sonra masaya oturduk.

Önüme gelmesin diye bağladığım topuzumla kötü göründüğümü tahmin ettim ve "Şu aşçıya benzer halimle çirkin görünüyorum ama yapacak bir şey yok malesef." diyip chopstickleri paketinden çıkardım.

Justin'in çatalı sushiye batırmasına kahkaha atarak "Ciddi misin?" dedim.

"Ben chopstick midir nedir,kullanamıyorum onu.Hep çatal isteyerek yiyorum." dedi ve dudaklarını üzgün temasına uygun bir şekilde büzdü.

Onun bu haline gülüp "Göstermemi ister misin?" dedim ve chopstickleri elime aldım. "Olur." dedi.

"Şimdi bu..." sözümü kesti ve "Yanıma gelip gösterir misin? Karşıdan tersime geliyor da."

Kalkıp yanına oturdum. Eline chopstickleri yerleştirmeye başladım. "Şimdi bunu da işaret ve baş parmağının ortasına aldın mı her şey t-" dudaklarımda aniden sert bir sıcaklık hissettiğimde şoka uğramıştım.

Gözlerim kapanırken karşılık vermeye başlasamda aniden geri çekildim ve hızlıca "Seni pislik. Biliyordun değil mi kullanmasını?" dedim kızgınca.

Justin kahkaha atarken "Ne kadarda akıllı bir sevgilim var." dedi. "Her fırsatı değerlendireceğim." dedi ve sonra kulağıma eğilip tahrik edici bir sesle "Sen de kanmaya devam edeceksin." diye fısıldadı.

O fısıldamaya devam ederken gözlerim istemsizce kapanmıştı sonra tekrar bir sıcaklık hissettim. Bu sefer yavaşça öpüyordu.

Bir gün içinde bu kadar midemdeki kelebeklerin hareketine izin vermiştim zaten,çok fazlalardı ve dayanamayacaktım.

Sinirle geri çekildim ve hızlıca yerime geçip sushimi yemeğe başladım. Justin hala gülüyordu ve bende sinirle yemeğe çalışıyordum.

"Artık gülmeyi keser misin Bieber? Sinirimi bozmaya başladın." diye ciddi bir şekilde söylendim.

"Ama çok tatlısın." diye masumca söylendi. "Şaka bir yana nasıl bu kadar lezzetli yapabildin merak ediyorum." dedi.

Aklıma Kanada'daki anılar geldi.

Throwback

Elimdeki siparişleri müşterilere güler yüzlü bir şekilde bırakıp "Yemeğinizden keyif alın!" derken birinin "Sel!" dediğini duydum.

Tepsiyle sesin geldiği yöne ilerledim. "Selly,bugün Kath'in arkadaşının eğlencesi olduğu için izinli ve sabahtan beri tek başıma mutfakla ilgileniyorum. Her tarafımdan terler akıyor." diye hızlıca konuşmaya başladı Brenda.

"Sen yemekte iyi misin? Bana yardımcı olabilecek misin? Çok kötü oldum." diye devam etti.

"Ben anlamam ki..." dedim telaşla. "Ama bana öğretirsen elimden geleni yaparım." dedim. "Chloe ve diğerleri senin yerinle ilgilenirler." dedi ve beni mutfağa çekti.

İlk başta kek,makarna,pilav gibi küçük yemeklerle başladık. İlk deneyimlerim biraz kötü ilerledi ama Brenda sürekli bana becerikli olduğumu söylüyordu. Sadece birkaç malzemeyi fazla ya da az koyduğumu,onlarında zamanla düzeleceğini söylüyordu.

Kath'te geldiği zaman bana yardım ediyordu. 3-4 gün içinde insanlara yemek götüren kızdan çıkıp,tesadüfen aşçılığa yöneltilmiştim!

İlk günün akşamı Harry(Hatırlamayanlar için ilk bölümde vardı,Selena'nın o zamanlar tek arkadaşı) beni almaya gelmişti ve onun evine gitmiştik.

Ona yemek yapmaya başladığımı söylediğim zaman sevinçten havaya uçup -benim hiç yemek yapmadığım gerçeği vardı- marketi satın almış ve bütün gece yemek yapmıştık.

Sonra bana hem Harry'den yardım alarak hem de kafe derken Sushi bile yapar olmuştum.

Throwback End

Aklıma gelince gülümsedim ve gözlerim doldu. Elimde bir damla yaşı sildim ve "Kanada'da kafede Brenda ve Katherina'dan yardım alarak küçük çaplı bir şeyler öğrendim." dedim.

Bana gülümsedi ve "Çok iyi bir aşçısın." dedi. "Birde Harry vardı." diye ekledim. 'O kimdi?' bakışları attı.

"Kanada da ki tek arkadaşımdı." dedim. "Bir gün geldi ve ailesinin ona İngilterede bir iş bulduğunu,bu nedenlede Kanada'dan ayrılacağını söyledi." dedim gözlerimdeki yaşlar akmaya başladı.

"Ama Justin söz vermişti." dedim. Yanıma geldi ve bana sarıldı. "Bana sık sık yazacağını ve haber vereceğine söz vermişti." dedim.

"Sadece New York'a ilk geldiğim zaman napıyorsun yazmıştı ama sonra bir daha yazmadı.Onu aradım ve o aptalca cümleyi duydum." dedim sonra devam ettim. "Bu numara artık kullanılmamaktadır." sonlara doğru sesim kısılmıştı.

"Sana eminim ki geri dönecektir.Güven bana." dedi. "Onunda annesi benim gibi ölmüştü ve babasıda çok kötü biriydi. Aptal bir kadınla evlenip hayatını mahvetmişti. Harry'i de yanlarında sürüklediler işte." dedim.

"Kendin diyorsun,belki yazamıyordur." dedi. Gözlerimi sildim. "Beni hep korur,kollardı.Beni asla yarı yolda bırakmamıştı." dedim.

"Şimdi sakin ol.Güzelce yemeğimizi yiyelim güzelim tamam mı?" dedi. Başımı salladım ve şarabımdan bir yudum aldım.

Kafamdaki toka başımı ağrıtmıştı.Kıskaçlı tokayı çıkardım ve rüzgarın etkiyisiyle saç tellerimin tenime değdiğini hissettim.

Sabah

Esneyerek gözlerimi açtım. Bugün New York'a dönecektik. Başlasın o zaman uçak yolculuğumuz...

x

Kızgınsınız banaaa galiba! Neyse bugün 2 hikayemide yayınladım,affettirdim sanırım kendimi.💖

25 Ağustos Doğum günüüüm!

•Unaware Escape• (Tamamlandı.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin