*"Marie bir baksana." diyen sese şaşkınlıkla döndüm. "Harry?" dedim. "Burada ne işin var?" diyip ona sarıldım.
"Gidiyorum." dedi. "Nereye gidiyorsun?" dedim kaşımı kaldırıp. "Taşınıyoruz, ailemle. Bana iş bulmuşlar." dedi.
"A-ama sen daha üniversiteyi bile bitirmedin." dedim gözlerim yanmaya başlarken. "Sen sanki bitirdin mi?" diyip sözü bana çevirdi.
"Bak ben çalışmak zorundayım. Olayları biliyorsun, ama senin bir zorunluluğun y-" sözümü kesip "Evet,var. Ailem." dedi.
"Nereye gidiyorsun?" dedim gözlerim yaşlı bir şekilde. "İngiltere." dedi. "Hah?" dedim. "İngiltere de ne işi bulmuş?" dedim bilmiş bir şekilde.
"Orayı çok küçümsüyorsun küçük Marie'm." dedi. "Hayır küçümsemiyorum, daha güzel bir yer olabilirdi." dedim.
"Demek ki orayı bulmuşlar ve oraya gidiyoruz. Kendi atanmaları da oraya çıkmış. Nasıl tutturduysa?" dedi göz devirip.
"Ama sen benim tek arkadaşımsın. Sen benim kardeşimsin. Sen gidersen ben ne yapacağım?" dedim ağlayarak.
"Böyle yapma. Bak görüşürüz söz veriyorum." dedi teselli edercesine." dedi. "Çaresiz hissediyorum." dedim.
"Söz veriyorum sürekli haberleşeceğiz." dedi. "Öyledir." dedim. "Hep öyle derler." dedim gözlerimi devirirken.
"Görüşürüz Selena Marie Gomez. Seni özleyeceğim." diyip beni yanaklarımdan öptü ve sarıldı.
Sonra da hiçbir şey demeden olduğumuz yerden çıktı ve burdan uzaklaştı.
Gitmişti işte. Tek arkadaşımda gitmişti.
Telefonumun çalmasıyla pantolonumun arka cebinden çıkarmam bir oldu. İsim beni şaşırtmamıştı.
"Ne var?" diyerek açtım. İçkiliydi, tam tahmin ettiğim gibi. "Selena, sana müthiş haberlerim var." dedi o bezik sesiyle.
"Duymak istemiyorum Brian siktir git." dedim. "Ama ben senin babanım." dedi.
"Derhal her zaman geldiğim bar'a geliyorsun." dedi. "Ne bok yiyorsan." diye ekledi.
İşte çalıştığımı bilmiyordu, bilse bunu da mahvederdi. Neden mi diyeceksiniz?
Babamdan başlayalım. Uyuşturucu bağımlısı,alkolik kısaca iğrenç bir adam.
Anneme gelirsek o öldü. Trafik kazası. Klasik öyle değil mi? Çok klasik. Babam annem'den sonra böyle oldu zaten.
Annem öleli 2 yıl öldü ve 2 yıldır hayatım 3 harften oluşuyordu. Bok. Boktan bir hayatım vardı.
22 yaşındaydım ve Üniversite'yi 2.senesinde bırakmıştım. Neyle gidecektim? Nasıl gidecektim?
"Hey Sel." dedi biri. İş arkadaşımdı. "Bugün izin aldım. Sende izin al. Birlikte bir şeyler yapalım." dedi Chloe.
"Babam derhal bar'a gitmem gerektiğini söyledi. Gitmessem beni öldürür. İzin alıp çıkacaktım. Ama nasıl gideceğimi bile bilmiyorum. Beni bırakır mısın?" dedim.
"Tabiki canım." diye yanıtladı. Patronun yanına gidip olanları söyledim ve çıkmama izin verdi. Bende hemen Chloe'nin arabasına atladım ve o beni gideceğim yere bıraktı.
Saçlarımı arkaya itip bara giriş yaptım ve o bok'un yanına gittim. "Ne var?" dedim sinirle. Yanında birde meymenetsiz,çirkin bir oğlan duruyordu.
"İşte. Evleneceğin çocuk. Tanışın." demesiyle afallamam bir oldu. "Anlamadım? Ben evlenmiy-" sözümü kesip ayağa kalktı ve beni kenara ittirdi.
"Zengin aileden biri. Tek kurtuluşumuz evlenmeniz. Ve seni seviyor. Şimdi onunla düzgün konuş." diyip yerine döndü.
Yanlarına gittim. "Merhaba ben David." diyerek elini uzattı. "Bende asla evlenemeyeceğin kızım." diyip gülümsedim.
"Selena." diye kızdı babam. "Babamdan duyduğun isim." diyip elimi uzattım.
Yarın ilk iş buradan kurtulma yolu bulmak olacaktı.*
3.hikayemle karşınızdayım💁🏼 Kurgusunu Eylül önerdi, aralara bir şeyler ekleyip devam ettirdim bende. Benimde aklımda böyle bir şey vardı zaten, Eylül üstüne bastı.
Çok hızlı ilerletmek istemiyorum. O yüzden spoi gibi olucak ama 5.bölümde anca karşılaştıracağım. Bilginiz olsun, sıkılmayın yani.
Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. Lütfen eksik etmeyin. Sizi seviyorum. ✨
-Yonca☘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•Unaware Escape• (Tamamlandı.)
FanfictionSelena Marie Gomez. Annesi ölen ve hayatını babasıyla geçirmek zorunda kalan Selena'nın hikayesi.Babasının bağımlılığı bir yana, borçları bir yana, eline geçen paraları kumara yatırması bir yana. Selena, babasından gizlice bir işte çalışıyor. Eline...