Bölüm 5

7.5K 391 98
                                    

"Nereye gidiyorsun doktorcuk?Yoksa kaçıyor musun?Sana uslu bir kız olmanı söylemiştim.Ama sen beni dinlemedin.Sanırım işkencelerimin tadına bakmak istiyorsun?"
Korkan gözlerle yavaşça arkamı döndüğümde bana sinirle bakıyordu.Tanrı aşkına bu adam niye bu saatte uyanıktı.Acilen bir yalan bulmam lazım.
"Ha-hayır,kaçmıyordum.Bahçeye çıkmak istemiştim sadece..."
"Bu saatte mi?"dedi bana inanmayan gözlerle bakarken.Evet,bu saatte gerizekalı.(Birgün çarpılıcam ama dur bakalım.)

Aslında yalan söylemekte iyiyimdir.Biraz zorlamalıyım sadece.
"Evet,bu saatte.Peki siz niye bu saatte uyanıksınız?"
Alayla sırıtıp bana doğru yaklaşmaya başladı.Hala kapı kulbunda olan elimi oradan çekip beni hızlıca kapı ile arasına aldı.
"Sen bana soru soracak durumda değilsin doktor!Ayrıca yalan söylemeyi hiç beceremiyorsun!"
Bana yasladığı bedeni işleri daha da zorlaştırırken yüzüm kızarmaya başlamıştı bile.Daha önce hiçbir erkekle bu kadar yakın olduğumu hatırlamıyorum.
"Gerçekten.ya-yalan söylemiyorum.Hava almaya çıkacaktım"
"Sana inanmalı mıyım?"dedi hala inanmazken.Başımı hızlıca sallayıp rahatsızca kıpırdandım.Benden biraz uzaklaştı fakat hala yakınımdaydı.

"Sana inanmış değilim.Bu son olsun doktor.Bu kapıyı bahçeye çıkmak için  dahi olsa benden izinsiz açamazsın."dedi emir verircesine.Başımı tekrardan salladım.Bedenimden ayrılırken rahatlamıştım.Sanırım bu kaçma işini biraz ertelemeliyim.

Hava tamamen aydınlaşmıştı.Salona doğru yürürken bende onu takip ettim.Salona geldiğimizde büyük bir dolaba yöneldi.İçinden ismini bilmediğim ama görüntüsünden tahmin ettiğim kadarıyla içki çıkardı ve de bir bardak.İçkiyle pek aram olmadığı için ne içtiğini bilmiyordum.Aman neyse canım.Belki aç karnına içip mide ağrısından ölür.Bende kurtulurum.Evet bir doktor olabilirim hatta şu anda onu uyarmadığım için hipokrat yeminimi bozmuş bile sayılabilirim.Ama umrumda değil.Belkide bu saatten sonra doktorluk bile yapamayacaktım.Düşündüğüm şeyle yüzüm düştü yine.

Bana boş bakışlar atarken sordu:
"Orada dikilecek misin ağaç gibi?"
"Ah!Doğru ya"deyip büyük koltuğun kenarına oturdum.
"İçki içiyorum doktor beni uyarmayacak mısın?Hah!Benim doktorluğum mu kaldı artık?
"Acımayana acımam kusura bakma!"
Yanan adamları hatırlayınca tekrardan ürperdim.Ya biz oraya gitmeseydik...Ama belkide bu manyak tekrardan yakmaya çalıştı.Kim bilir?

"Sen hala orada mısın doktor?Merak etme adamları yakmadım."
Yakmamış mıydı?Belkide serbest  bırakmıştı...
"Öldürmedin mi yani?"dedim sevinçle.
"Yakarak öldürmedim."Yani öldürmüştü.Birde bunu mağrifet gibi söylüyor muydu?
"Nasıl öldürdün peki?"dedim.Umarım şu bana yapacağını planladığı işkencelerle değildir.İki parmağını silahmış gibi başına dayadı ve:
"Bam! Vurdum ve cehennemin en dibine yolladım."
Sessizce mırıldandım
"Senin ait olduğun yere..."
"Birşey mi dedin doktor?"
"Ha-hayır..."dedim kekeleyerek.
"Bende öyle tahmin etmiştim."
Alaycı sırıtışı yüzüne yayılırken sinir olmuştumAdı neydi acaba?Ona nasıl hitap etmem gerekiyordu?Evet benim gözümde mafya bozuntusunun tekiydi ama ona böyle hitap edersem bahsettiği işkenceleri uygulayabilirdi.Tam adını sormak için ona dönüyordum ki o bana sordu:
"Adın ne doktorcuk?"Aslında o bana doktorcuk diyordu.Bende ona mafya bozuntusu desem ne olurdu ki?
"Lee Hwa Rin.Senin?"Birbirimize neden saygı ifadesi kullanmadığımız hakkında hiçbir fikrim yoktu.

"Jungkook.Jeon Jungkook."
Başımı onaylarcasına sallayıp önüme döndüğümde yine konuşan taraf o olmuştu:
"Kaç yaşındasın?Hwa Rin-sshi"
Birden saygı ifadesi kullanmaya başlamıştı.Benden küçük müydü acaba?
"26.Sen Jungkook-sshi?"Herşey karşılıklıydı.
"29.Az önce saygı ifadesi kullandım.Pardon.Benden büyük duruyorsun da..."dedi sırıtışı yüzüne yayılırken.Bana yaşlı görünüyorsun mu demeye çalışmıştı yani?Sinir olmuştum.
"Hah!Bak bu kırışıklıkları görüyor musun?"dedim elimle anlımda olmayan hayali kırışıklıkları gösterirken.
"Bunlar insanlarla uğraşırken oldu.Senin gibi..."deyip onun deminki yaptığı hareketi tekrarladım.İki parmağımı birleştirip kafama dokundurup çektim.

"Bir bamla bitmiyor benim işim!"Kıkırdayıp önüne döndü.Bende dudağımı yalayarak önüme döndüm.Hızlı konuştuğum için kurumuşlardı.Ona baktığımda karşıya bakıyordu ve gülümsüyordu.Ona ilk defa yakından ve sakince bakıyordum.Gerçekten yakışıklıydı.(Tabi yakışıklı olcak Jungkook bu boru değil.)Gülümserken öne çıkıp bir tavşanı (düzeltiyorum tavşan değil davşan 🐰)andıran dişleri ve dağılmış saçlarıyla çok tatlı gözüküyordu.Aniden bana döndüğünde kafamı diğer tarafa çevirdim.Alaycı sesini kulağımda hissetmemle kızarmaya başlamıştım:

"Yakaladım seni doktor..."Ah!Gerçekten!Aklıma birden bu evde ne yapacağım geldi.
"Ben ne yapacağım şimdi?"
Kaşları çatılmıştı ama sinirden değik.Anlam veremediğinden.
"Ne demek ne yapacağım?"Soruma soruyla cevap verilmesinden nefret ederim.
"Yani diyorum ki 18 yıl boşuna mı okudum,diploma aldım.Doktorluğumu ne yapacağım?"
"Hee!O mesele buradaki yaralılara bakarsın doktor.Zaten merak etme hergün en az iki yaralı gelir."
En azından hala doktorluk yapacağıma sevinmiştim.Hala bu evde tutsak ta olsam...

"Bu arada bugün senin için bir oda ayarlarız.Maaşın hakkında da daha sonra konuşuruz."
Maaş+Ev+İşyeri!Aslında bu iyi bir fırsa-!Cidden mi?Hala en ufak bir yanlışında seni öldürmekten çekinmeyecek bir mafyanın evinde duruyorsun!

Esnediğimde bana baktı.Ne var hiç mi esneyen insan görmedin.
"Uykun varsa git yat şimdilik o koltukta.Odan hazır olur öğlene.Zaten bir saat sonra kahvaltı hazır olur..."deyip bana döndü.Bu sefer gözlerinde ciddi bir ifade vardı.Korkmalı mıydım?
"Dün neden akşam yemeğine gelmedin?"Bu soru biraz afallamama neden olmuştu.Nereden çıktı ki şimdi?
"Canım istemedi,kurabiyeleri yememiştim onları yedim."
"Sözümü dinlemedin ama doktor...Ona sana söylemesi için ben görevlendirdim.Bundan sonra o nederse yapmak zorundasın.Çünkü ona talimatları ben veriyorum..."Başhekim bitti şimdi bumu başladı.Emir almaktan nefret ederim.Ama yapacak birşeyim var mı?Yok!
"Tamam,yaparım."dedim uysal bir şekilde.

"Aferin!Uslu kızları severim."dedi çapkınca gülümseyerek.Acımasızdı şimdi de sapık bir mafya mı oldu.Ağzım kuruduğu için ona birşey demeden mutfağa yöneldim.

Meraklıca sordu:"Nereye?"
"Susadım,mutfağa gidiyorum su içmeye."dedim anlamaz bir tavırla.

Birden ayağı kalktı ve konuşmaya başladı:
"Ben getiririm sen otur!"

Bu iyilikte nereden geliyor böyle?Tekrar aynı yere oturup başımı geriye attım.Uykum vardı.Gerçi olmayan bir zaman yoktu da.O bana su getirmek için mutfağa giderken artık göz kapaklarımın ağırlığına dayanamadım...

♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤

Jungkook'un ağzından

Doktorcuk birden ayağa kalktığında şaşırdım.Nereye gidiyordu böyle?
Yaptığım uyarılardan sonra kaçamayacağını biliyordum çünkü ona işkence uygulayacağım şaka falan değildi.Yaramazlık yaparsa ona cezasını verirdim.Herşeyin bir karşılığı vardı.

"Nereye?"diye sorduğumda bana boş gözlerle bakıp konuştu:
"Susadım,mutfağa gidiyorum su içmeye."Mutfağın arka kapısı açıktı,belki kaçamazdı ama yinede güvenmemek lazım.

"Ben getiririm sen otur!"dediğimde ikiletmeden oturdu.Uslanmaya başlamıştı.Mutfağa gidip bir bardağa soğuk su doldurup tekrar salona geri gittim.

Uyumuşa benziyordu.Yanına yaklaşıp baktığımda uyuduğunu doğruladım.Suyu sehpaya bıraktım ve yanına oturdum.

Derin bir nefes aldığımda kadınsı ama ferah olan kokusu burnuma doldu.Bu koku...Hoş hissettiriyordu.Tanrım!Ne diyorum ben.İstemsizce yüzüne yaklaşıp incelemeye başladım.Beyaz tenine zıt düşen siyah saçları vardı.Yüzü güzel ve bebeksiydi.

Kırmızı ve uyurken büzülmüş olan dudakları beni gülümsetmişti.Ne?Ne yapmıştı?Ben gülümsemedim.Saçmalama!Kendine gel Jungkook!Bu kızın ağına düşme!

Kendime hafif bir tokat atıp kızın yanından kalktım.Odama üstümü değiştirmek için ilerlemeye devam ederken niye aklımdan kiraz rengi dudaklarınıı silemiyordum...

♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤
983 kelimeeeeeeeğğğğ!!!!!!
Sizin için upuzun ve güzel olduğunu düşündüğüm bir bölüm yazdım.Lütfen voteleyin ve bol bol yorum yazın...❤❤❤❤

Mafya/Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin