5. Bölüm: Saklı Cennet

2.2K 176 47
                                    

Arkadaşlar bu bölüm hem eski hem de yeni okurlarımız için yeni bir bölümdür ☺️

***

Keyifli Okumalaaarrr! 💪

***

Odalarından çıkan ikili yavaşça aşağıya avluya doğru iniyorlardı. Avluya çıkmadan önce geniş mutfak kapısında yüzü olabildiğince asık bir kız ikiliye bakmaktaydı. Çiftimizde kapı taraftaki kıpırtıya baktıklarında karşılarında Zeynep'i gördü. Zeynep'i gören Asiye gülmesini durduramıyordu. Onun kıskanç ve mutsuz bakışları içindeki şeytan-i kızın ruhunu okşuyordu. Kendine yeni bir oyuncak edinmişçesine mutlu oluyordu. Onun bu halini daha çok görmek isteyen Asiye yine yaptı yapacağını...

Boşta duran elini Cihangir'in bavul taşıyan koluna doğru sardı. Hafifçe koluna girip yüzüne 'Düşman Çatlatan' adını verdiği gülümsemesini yerleştirdi. Tavırları, bakışları, konuşması... Herşeyini değiştirdi. Şimdi düşmanının kalbini dağlamalıydı. Hatta onu yakmalıydı. Gücünü, sahip olduklarını göstermeliydi...

"Cihangir, balayımızdan sonrada seninle bol bol tatile gidelim olur mu? Ben böyle eve kapalı yaşayamam. Gezip tozmam, gülüp eğlenmem gerek..." dedi Asiye cilveli sesiyle. Ve bir yandan da  Cihangir'in kolunu sıvazlıyordu.

Cihangir kendisine garip davranan Asiye'yi hemen fark etmişti. Fakat bunu nasıl soracağını bilemedi.
'Asiye niye cilveli konuşuyorsun?' mu demeliydi? Ya da 'Bu gezinin senin için ilk olduğunu söylemiştin. Daha önce evden dışarı hiç çıkmadığını söylemiştin. Gezmeden duramam ne demek? Kafam karıştı...' diyerek kendinimi açıklamalıydı. Tam karar veremesede düşündüklerini Asiye'ye söylemek istedi. Derin bir nefes alıp yanındaki Asiye'ye doğru döndürdü yüzünü.

Fakat Asiye Cihangir'in konuşacağını önceden sezmişti. 'Bu çocuk herşeyi mahvetmeden çıkalım şu evden...' diye düşündü. Ve konuşmak için ağzını açan Cihangir'in dudaklarına işaret parmağı ile bastırdı. Onu susturduktan sonra, "Nereye gideceğimizi sonra konuşuruz. Şimdi bizi bekliyorlar geç kalmayalım canım." dedi. Ve başı dik tüm havasını atarak hızlı yürümeye çalıştı. Ama Cihangir'in kafası karışmıştı ve düşünceleri arasında pek iyi yürüyemiyor, hem düşünüyor hemde savsak adımlar atıyordu. Ardından Cihangir durdu ve tekrardan Asiye'ye doğru döndü.

"Ama Asiye..." diye başladı Cihangir cümlesine fakat işgal kuvvetlerinin savunmaya engel olmasıyla cümlesini tamamlayamadı Cihangir.

Asiye hemen elini Cihangir'in yanağına koyarak sıkıca tuttu onu. Hatta yanağı olabildiğince çekip zavallı Cihan'ı konuşamaz bir hale soktu.

Yanağının çok fazla çekilmesinden dolayı kıvranan Cihangir canının yandığını belli eden sesler çıkarıp kıvranıyordu. Fakat Asiye bu kıvranışı umursamamıştı bile... İçinden 'Bu anımı mahvedemezsin!' diyerek görmezden geldi Cihangir'in acısını.

"Cihangir'im... Yanakların ne kadar tatlı..." diyerek sıkmaya devam etti. "Oy oy... Yerim onları ben.... Hadi hemen aşağıya inelimde, diğerlerini bekletmeyelim. Yoksa ben dayanamayıp yanaklarını ısıracağım." dedi Asiye hafiften gösterdiği dişleriyle 'Sözümü dinle ve sus!' bakışı attı, ardından yüzünü yine Zeynep'ten tarafı döndürüp hafif bir kahkaha eşliğinde ilerledi.

Cihangir yüzündeki acıdan dolayı konuşamasada başını hızlı hızlı salladı ve onu yönlendiren Asiye'ye itaat etti. Çünkü bu yanak işkencesinin biran önce bitmesini istiyordu.

HÜZN-Ü MASUMANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin