Öncelikle kitabımı tutkuyla takip ettiğiniz için tüm okurlarıma teşekkür ederim ☺️
Arkadaşlarınıza da kitabımızı önermeyi ihmal etmeyin 🙈
Yazarınız Keyifli Okumalar Diler...
***
Sabah namazı vaktinde kalkan ikili sırayla banyoya girdiler. Asiye normal davranmaya çalışıyordu. Ne çok samimi ne çok soğuk... Gerekmedikçe konuşmayan bir normallik... Hatta aralarında hiçbirşey olmamış gibi davranmaya çalışıyordu. Ürkek ürkek kendisine bakan sanki her an kaçıp gidecekmiş gibi tetikte bekleyen Cihangir'i kaçırmak istemiyordu. Ama yinede üzerinde bir rahatlık, bir gevşeme gelmişti. Cihangir'in kendisine olan arzusu cesaretini, özgüvenini arttırmıştı. Korkularını bir çırpıda silmişti...
Cihangir ise dalgın ve düşünceliydi... Yaptığıyla söyledikleri birbirine ters düştüğü için içsel olarak karmaşada olduğu her halinden belliydi. Elini eteğini nereye koyacağını bilemiyordu... Asiye'ye bakamıyordu, adeta nevri dönmüş, rotasını kaybetmişti. Gece aklına biran olsun bile gelmeyen düşünceler şimdi peşin sıra dizilmişlerdi... 'Küstük ama öpüştük... Çocuk istemiyordu ama özel an yaptık... Acaba yine ilaç aldı mı..? Çocuk istemiyorsan neden özel an yaptı ki.? Neden beni durdurmadı..? Ben neden duramadım..? Çocuk için özel an, özel an için de evlilik değil miydi..? Biz niye evlenmiştik..? Niye özel an yapmak istiyorduk, ama o çocuk istemiyordu..? Biz şimdi küs müyüz..? Barıştık mı..?'
Asiye'nin gözleri, çorabını giyen ve bazen kaşlarını çatan, bazen şaşkınlıkla kaşlarını yukarıya doğru kaldırıp bir şeyleri çözmeye çalışan, dışarıya karşı sessizliğini koruyup kendi zihniyle konuşmaya devam eden Cihangir'in üzerindeydi. Üzerini giyinerek Cihangir'in kendisini görmesi için karşısına geçti. Fakat mesafesi ne çok yakın, ne çok uzaktı...
"Cihangir bugün beraber kılalım, sen kıldır. Cemaat olalım..." dedi.
Cihangir başı hala ayağına doğru eğik sessizce dinledi Asiye'yi. Bir yanı başını kaldırıp gözlerinin içine bakmak istiyor, diğer yanı hızlıca bu odadan çıkıp kuytularda saklanmak...
"Olur..." dedi Cihangir gözlerini yerden ayırmadan. Üzerinde bir kabahat işlemiş çocuk suçluluğu vardı. Kendisine ihanet etmişti... Belki de hayatında ilk defa kendi sözünü çiğnemişti.
Cihangir öne seccadesini serdi. Birkaç adım gerisine yanına da Asiye seccadesini serdi. Bu beraber ilk namaz eda edişleriydi. 'Neden daha önce hiç birlikte cemaat olup kılmadık ki..?" diye düşündü Asiye.
Ve ilk defa beraber cemaat olup namazlarını kıldılar. Asiye ilk defa Cihangir'in Kur'an okurken ki sesini duymuştu. Duyduğu o ses, o tını itemsizce kalbine işlemişti. Kendini tutamıyor, 'Ne kadar güzel okudu...' diye içinden geçirip tekrar tekrar onun sesini dinlemek istiyordu. Namazlarını kıldıktan sonra tesbihat yapmaya başlayan Cihangir'e Asiye de katıldı. Adeta karda yürüyen iki insan gibiydiler... Cihangir bir adım atıyor, Asiye de onun geride bıraktığı adım izlerine basarak onu takip ediyordu.
Semaya açılan ellerle de dualarını ettiler. Kalplerindeki korkular için, çözemedikleri sorunlar için, huzur ve mutluluk için dua ettiler... Nefislerinden, korktuklarından, bela ve musibetten korunmak istediler... Sonra uslarına birbirleri düştü. Birbirleri için de safi temiz, günahsız ağızla dua ettiler...
Cihangir biraz olsun aklını ve kalbini ferahlatmıştı. Namazları bitmiş olsada seccadesinden kalkmak istemiyordu. Şu an en ait olduğu yer burasıydı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜZN-Ü MASUMANE
Narrativa generaleHüznün masumca, zalimce duyulanı olur mu demeyin... Olur... Kimi masumca içinde saklar hüznünü, kimi zalimce dışarı vurur! Hüzn-ü Masumane : Masumca Duyulan Hüzün *** Bir zihinsel engellinin eşsiz dünyasını keşif edip, bizde artık onun gibi Mavi'yi...