***
Uzun bir süre bekleyen okuyucularıma sabırları için teşekkür ediyorum. Ve... Sizlere keyifli okumalar diliyorum...***
"Tamam ben hallederim sen telaşlanma. Bir saate oradayım. Merak etme geleceğim." yazıp yolladı Asiye Çiğlem'e ve dışarı kıyafetlerini giyinmeye başladı.
***
Kıyafetlerini giyinip hazırlanan Asiye durumu Cihangir'e nasıl anlatacağını düşündü. 'İşim çıktı mı desem..? Çiğlem çağırıyor mu desem..? Evdekilere görünmeden çıkabilir miyim ki..? Buradan çıktım diyelim. Ya Candar ağa beni konağa almazsa..? Ya da almak zorunda mı kalsa..? Evet... Evet kesinlikle...' diye sevinerek banyoda üzerini giyinen Cihangir'e doğru ilerledi Asiye. Kapıyı tıklatıp "Cihangir, hazır mısın..?" diye sordu.
"Evet" diyerek banyonun kapısını açan Cihangir'e kurnazca bir bakış attı Asiye. Ve hemen Cihangir'in koluna girerek "Hadi o zaman dışarı çıkıyoruz..." diyerek onu odalarından dışarı doğru sürükledi.
Ne olduğunu anlayamayan Cihangir kolundaki Asiye'yi durdurarak "Nereye gidiyoruz..?" diye sordu.
"Annem kahvaltıya çağırdı. Ben sana söylemeyi unutmuşum. Çok geç kaldık saat öğlen oldu. Acele edelim ki daha fazla ayıp olmasın." dedi Asiye telaşla.
"Tamam..." diyebilen Cihangir, Asiye'nin ittirmesiyle kelimeleri boğazını dizilmişti.
Hızla hareket ederek konaktakilere kısaca bir açıklama yapıp aceleyle konaktan çıktılar. Onları Karagöz konağına bırakacak olan Fatih Cihangir'in arabasını getirdi ve yola koyuldular.
O sırada Asiye telefonunu çıkarıp Çiğlem'e hızla mesaj attı. 'Bizi kahvaltıya çağırdın ve evdekilere söylemeyi unuttun. Tamam mı? Yoldayız, geliyoruz, hazırlan.' yazıp yolladı.
"Fatih abi, konakta çok kalmayacağız yakınlarda ol olur mu..?"
"Olur."
"Birde yoldaki bir baklavacı da duralım, elimiz boş gitmeyelim," dedi Asiye.
"Tamam." dedi Fatih.
Ve konağa geldiler. Yanında Cihangir olduğundan ne abisi ne de babası Asiye'ye hiçbir şey yapamazdı. Hatta iyi davranmak zorundaydılar. Asiye yolda tüm planı yapmıştı. Cihangir babası ve abisini oyalayacaktı, o da Çiğlemden belgeleri alacaktı. Sonra hemen konağa geri döneceklerdi. Asiye bunları düşünürken annesi avludan içeri giren ikiliye doğru kollarını açmış geliyordu. İlk önce Asiye sımsıkı sarılıp öptü. Ardından Cihangir'e sarılıp onları salona doğru ilerletti. Salonda Candar ağa, Sercan, Çiğlem ve Mahmut vardı. Çiğlem ve Mahmut salondaki masanın kurulmasına yardım ediyorlardı. İçeri giren ikili tüm dikkatleri çekerken onlara doğru koşup ilk sarılan Mahmut oldu.
"Abla... Çok özledim seni..."
"Bende seni çok özledim kuzum..." dedikten sonra küçük kardeşine sıkı sıkı sarıldı Asiye. Ardından yanlarına gelen Çiğleme de sıkıca sarılıp özlemini dillendirdi.
"Görmeyeli ne kadar büyümüşsün cadı..." diyerek sarılan Asiye, kız kardeşinin kollarını sıkmayı da ihmal etmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜZN-Ü MASUMANE
Ficción GeneralHüznün masumca, zalimce duyulanı olur mu demeyin... Olur... Kimi masumca içinde saklar hüznünü, kimi zalimce dışarı vurur! Hüzn-ü Masumane : Masumca Duyulan Hüzün *** Bir zihinsel engellinin eşsiz dünyasını keşif edip, bizde artık onun gibi Mavi'yi...