VOTE ATMAYI ve YORUM YAPMAYI UNUTMAYINIZ... ☺️
Keyifli Okumalaaaarrr... ☺️💪💪💃🏻💃🏻
***
Ağalar toplanmıştı, karar en büyükleri olan Kasım ağa tarafından duyurulacaktı. Kaç gündür bu olay üzerinde tartışan ağalar sonunda ortak bir karara varabilmişlerdi. Hazemşah, Bozan ve Karagöz aşiretlerinin ağaları çağrılmıştı. Yan yana oturmakta kararın açıklanmasını beklemekteydiler..
Kasım ağa, salondaki tüm ağalara selam vererek başladı sözlerine...
"Selamün Aleyküm Ağalar! Bugün burada toplanmamızın nedeni aşiretler arasında çıkan kan davasını sonuça bağlamaktır. Gönül isterdi ki bunların hiç birini yaşanmamış olsun, bizde hayırlı bir iş için toplanmış olalım. Lafı uzatmadan söze gireceğim. Allah bize bir daha böyle acılı günler göstermesin, evlatlarımızada akıl, fikir ve dirayet versin." dedi Kasım ağa ve bir müddet düşünür gibi bekleyip yeniden söze girdi.
"Ağalar yere dökülen bir kan vardır... Bunun bedeli ise berdeldir, biz kan dökülsün canlar yitip gitsin istemeyiz. Atıf, Ahuşen kızımızın kanını dökmek istemiştir. Kan davasını başlatmıştır. Karagöz ailesinden Atıf, Bozan ailesinde Ahuşen kızımıza zarar vermesede onu korumaya çalışan Hazemşah ailesinden Baran'ı yaralamıştır. Şimdi bu üç aile arasında başlayan bu kan davasını bitirmek gençlere düşer...." dedi Kasım ağa ve etrafındaki ahaliye kısa bir bakış attı.
Ardından yeniden söze girdi. "Hazemşah oğlu Baran, canı pahasına koruduğu Bozan kızı Ahuşen ile evlenecektir. Bozan ailesi kız verdiği için kız almalıdır, bu üç ailede akraba olup kan bağı ile birbirlerine bağlanmalıdır. Bu yüzden Karagöz ailesinden Atıf'ın kardeşi Asiye, Bozan ailesinden Ahuşen'in kardeşi Cihangir ile nikah eğleyecektir, bu da Karagöz ailenin kan bedelidir. Allah hayırlı uğurlu eğleye, gençlerin kalbine sevgi, saygı, şefkat vere..."
O gece karar belli oldu...
Üç aileye de büyük bir ateş gibi düşmüştü bu karar...
Üç aile babası da evlerinin yolunu tuttu...
Kimisi endişeli...
Kimisi hüzünlü...
Kimisi de öfkeliydi...
Şimdi en zor kısım kalmıştı, bu kararı kabullenmek...
---/---
"Cihangir'im, müsait misin, girebilir miyim?" diyerek Cihangir'in odasının kapısını çaldı Dilber hanım. Ne kadar hasta olsada, ona normal biri gibi davranması gerekiyor, özeline saygı duyması gerekiyordu. Cihangir'i de böyle edepli terbiyeli bir çocuk olarak yetiştirmişti. O artık ufacık yaralı yavrusu değildi, bunun farkındaydı anası, şimdi de düğünü olacaktı. Hem endişeli hem mutluydu Dilber hanım. Oğlunun bir yuvası olacak, yaşlılığında Allah izin verirse elini tutacak biri olacaktı. Belkide çocukları olacaktı. Oğluna bu meseleyi uzun uzun en doğru şekilde açıklayacaktı.
" Gel ana, Araz ile boyama yapıyoruz."
"Aferin benim aslanlarıma, Araz yavrum sen ananın yanına gitte biz amcanla biraz sohbet edelim." dedi Dilber ana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜZN-Ü MASUMANE
Ficción GeneralHüznün masumca, zalimce duyulanı olur mu demeyin... Olur... Kimi masumca içinde saklar hüznünü, kimi zalimce dışarı vurur! Hüzn-ü Masumane : Masumca Duyulan Hüzün *** Bir zihinsel engellinin eşsiz dünyasını keşif edip, bizde artık onun gibi Mavi'yi...