Bu bölümü sabırla bekleyen @eslemmnuur2 okuyucuma ithafen yayınlıyorum. Kitaba verdiğin destek ve bana verdiğin motivasyon için çok teşekkürler ☺️😘🧡🙈
Tekrardan çok beklettiğim için üzgün...
Sabırla beklediğiniz için müteşekkirim 😘🧡***
Keyifli Okumalar... 💪
***
Kahvaltıdan sonra yola çıkan Bozan ailemiz gül ekili tarlalara geldiler. İşçilerin çoğu olgunlaşmış gülleri toplamıştı bile. Fakat arkadaki tarlalara henüz gelmemişlerdi. Bunu gören Semih arabasını o tarlanın yakınına park etti. Arabadan inen ahali hayranlıkla etrafı izlemekteydi. Asiye koşarak tarlanın içine doğru ilerledi. Ve içine mis gibi gül kokusunu çekti. Sonra Cihangir'e dönerek "Cihangir, bunlar aynı gül gibi kokuyor... Yani sen siyah gül diyince farklı kokar veya kokusuz olur gibi düşünmüştüm. Bunlar, bunlar çok güzel kokuyorlar." dedi. Ve ardından güllerin arasına yapılmış ince toprak yolada ilerleyip ortalara gelince oturdu, kapattı gözlerini ve sessizce bu anı zihnine kazımaya çalıştı.
O sırada Cihangir de eline eldivenlerini giydi ve arabasının arkasından aldığı makas ile gül toplamaya başladı. Hem gözüne kestirdiği olgun gülleri topluyor hem de Asiye'nin oturduğu yere doğru yaklaşıyordu. Asiye arkasından birinin geldiğini fark edip hafifçe kafasını çevirdi. Cihangir'i elinde güllerle görünce meraklı sorusu döküldü dudaklarından.
"Kime topluyorsun onları?"
Asiye gözleriyle taradı Cihangir'i. İçindende 'Kesin annesine topluyor. Annesi gelemedi ya, aman eksik kalmasın diye toplayıp ona götürecek besbelli... Yoksa o çok gelmek isteyen yerden bitme Zeynep'e mi topluyor?' diye düşünmeye başladı Asiye.
"Sana topluyorum Asiye. Çok sevdin ya, evde de kurutur odamıza koyarız diye düşündüm. Birazda Leyla ablama vereceğim." dedi Cihangir tüm sevimliliği ile.
"Bana mı topluyorsun diye?" soran Asiye ise istemsizce gülümsemişti. Ardından ayağa kalkıp Cihangir'in yanına geldi. "Nasıl toplanıyor bana da göster," dedi Asiye.
Cihangir de Asiye'ye sıcak bir gülüş gönderdi ve olgun bir gülü gözüne kesti. "Kurutacağız ya olgun gülleri toplamamız lazım. İyice açılmış olsun ki, hem kokusu daha çok duyulsun hem de daha çabuk kurusun," dedi Cihangir bilge sesiyle.
Ardından elindeki makas ile güle 15-20 santimlik bir gövde bırakarak kesti. Eline aldığı gülü Asiye'ye yaklaştırdı ve "Gülü toprağından koparsanda onun koruması olan dikenleri gül solsa bile sapasağlam kalırlar. Yaralanmamak için onlarıda kesmemiz gerek," dedi. Elindeki makas ile gülün gözdesideki, yaprak kenarlarındaki ince, küçük ve keskin dikenleri temizledi.
"Şimdi onu rahatça tutabilirsin," diyen Cihangir elindeki gülü Asiye'ye uzattı. Gülü hemen alan Asiye, burnuma götürerek o aheste kokuyu derince içine çekti.
"Aynı topraktan besleniyorlar, aynı güneşe bakıyorlar, aynı gövdede bulunuyorlar ama biri keskin diken olurken diğeri ipeksi gül oluyor. Mucize gibi değil mi?" diye sordu Asiye sakin bir ses tonuyla.
"Belki de seçim meselesidir. Ne olmak istiyorlarsa içlerindeki arzu ne ise, onları o yöne yönlendiriyordur ve seçtikleri oluyorlardır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜZN-Ü MASUMANE
Fiction généraleHüznün masumca, zalimce duyulanı olur mu demeyin... Olur... Kimi masumca içinde saklar hüznünü, kimi zalimce dışarı vurur! Hüzn-ü Masumane : Masumca Duyulan Hüzün *** Bir zihinsel engellinin eşsiz dünyasını keşif edip, bizde artık onun gibi Mavi'yi...