Sevgili Okurlarım, korona ile mücadele ediyordum. Ben ve tüm ailem bir iki ay hastanede mücadele verdik. Yeni yeni kendimi toparlayıp bölüm yazabildim.
Bölüm yazamadığım ve sizleri beklettiğim için çok üzgünüm.
***
Yazarınız Keyifli Okumalar Diler..
***
Candar ağa evinin balkonundan geceleri ıssız olan sokağa dalıp gitmişti. Kahvesinden bir yudum aldı... Ardından hafifçe sağ dudağının kenarı kıvrıldı. Bu bir gülümseme miydi, yoksa küçümseme miydi belli değildi... Galiba her ikisiydi...
Candar ağa ıssız yola dalıp gitmişken eski anıları canlandı biran gözünde... Yine böyle ıssız bir gece de görmüştü Demir ile Asiye'yi yan yana. Asiye'nin o hiç görmediği tüm yüzüne yayılan gülümsemesini istesede unutamazdı. O anki öfke, sinir ve kıskançlıkla Asiye'ye yaptığı eziyetler de aklındaydı fakat Candar ağa o kısmı hızlıca geçti.
Ve yine o ıssız caddede birkaç hafta önce bu sefer Demir ile o karşı karşıya duruyordu. Kızının ona kaçacağım diye yeminler ettiği, babasının da ona vermeyeceğim diye yeminler ettiği o caddede ikisinin de bir zamanlar sevdiği kişiyi bitirmek için buluşmuşlardı.
Demir'in söyledikleri kulaklarına gelirken bir yudum daha aldı kahvesinden.
"Madem Asiye o deliyi seçti, sonuçlarına da katlanacak. Tüm bunları yapmamın nedeni kandırılan duygularımın intikamını almak. Onu o adamla mutlu mesut göremem.. Seni çağırdım ki, gerçekleri bil istedim. O ikimizin de mutluluklarını elinden aldı. Candar ağa, başından beri tüm işlerine taş koyan Asiyeydi. Oğlun Sercan'ın yaptığı hatalar, işte anlaşmalarda çıkan sıkıntılar... Hepsi Asiye'nin planıydı. Bu uğur da beni de kullandı. İşi bitince de attı kenara..."Candar ağa kaybettiği ihalelerle girdiği onca borcun harcın sebebinin Asiye olduğunu öğrendiğin de adeta çıldırmıştı. Hemen sonuç alacağı yıkıp dökmek aklına gelse de bu sefer öfkesine hakim olmaya çalıştı. Borçlarından kurtulmalıydı, itibarını yeniden kazanmalıydı. Asiye'ye iyi bir ders vermeliydi... Asiye'ye ve ona yardım eden küçük faresine...
Candar ağa Asiye'nin Çiğlem den yardım aldığını, haber aldığını biliyordu. Fakat iş hakkındaki gizli görüşmeleri belki o kadar da gizli kalmamış bir fare tarafından gizlice dışarı çıkarılmıştır diye düşünmüştü. Ve bu sefer Çiğlemin de canını geçici acılarla yakıp ders vermek istemedi. Düşündü durdu ve ikisine de ömürlük bir ders vermeye karar verdi.
İlk zamanki öfkesine kapılmadığı için mutluydu. Kahvesinden bir yudum daha alarak ıssız sokaktaki gözlerini yavaşça kapattı. Derin bir nefes aldı. İçinde bir yerlerde kızlarının kendisini zekalarıyla alt etmesi birazcık olsun hoşuna gitmişti. "Candar ağayı anca kendi kanı yenebilirdi.." dedi ve yine sağ dudağı birazcık kıvrıldı. "Ama yine de ağasına ihanet etmiş fareler kuyruklarından asılarak ibreti alem olacak..."
***
Asiye başını yasladığı göğüste donuk gözlerle duvarı izliyordu. Kendisini kollarıyla saran kocası bir şeyler anlatıyor olsa da hiçbirini duymuyordu. Durmak bilmeyen göz yaşları nihayet durmuştu, artık ağlayamıyordu bile.. Toparlanması için ne gerekiyordu bilmiyordu. Biri kollarından tutup sarssa bile tek bir söz söyleyecek mecali yoktu.
Oturduğu yerde yine o baş dönmesi kendisini bulmuştu. O döngüden kaçmak ister gibi gözlerini kapattı ve Cihangir'e doğru biraz daha sokuldu. Tüm bedeninin titrediğini hissetti. Sanki uyuştuğu için karıncalanan ayağın tekrardan his kazanması gibiydi bu titreyiş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜZN-Ü MASUMANE
General FictionHüznün masumca, zalimce duyulanı olur mu demeyin... Olur... Kimi masumca içinde saklar hüznünü, kimi zalimce dışarı vurur! Hüzn-ü Masumane : Masumca Duyulan Hüzün *** Bir zihinsel engellinin eşsiz dünyasını keşif edip, bizde artık onun gibi Mavi'yi...