***
Yazarınız Keyifli Okumalar Diler..
***
"Merhaba... Uyuyor musunuz..?" dedi Cihangir yorganın altında.
"Beni uyku tutmadı. Bugün 3 aylık olduğunuzu öğrendik. Doktor büyümüşler dedi, fotoğrafınızı bile çekti." dedi ve kıkırdadı.
Elini Asiye'nin karnında sol tarafa koydu. "Soldaki çocuğum, annenin karnında güzelce büyümüşsün bunu görünce çok sevindim. Ama kardeşine de biraz ver. Bak o küçük kalmış.." dedi.
"İkiniz beraber büyüyeceksiniz, oynayacaksınız. İkinizinde sağlıklı olması gerek." dedi ve çocuklarına yaklaşıp birkaç kere öptü. "Siz doğunca her şey çok güzel olacak. Ben baba olacağım. Büyük adam olacağım.. Aile reisi olacağım. Sizi çok seveceğim, koruyacağım. Bana baba diyeceksiniz, babanızım ben.." dedi ve kendisini göstererek tanıttı. "Bakın bu da anne..." diyerek Asiye'nin saçlarına dokundu. "Anneniz çok güzel... İnşaAllah ona benzersiniz.." dedi üzgünce.
Çocukları kendisine de benzesin istiyordu ama öyle olurlarsa diye de çok korkuyordu. Anormal olmak zordu. Dışlanmak, anlaşılmamak...
İlk evleneceği zaman da insanlar, evlendirmeyin onun gibi hasta olur çocukları demişlerdi. Cihangir bu korkunun ve üzüntünün üstesinden gelememiş, rutin muayene gittiği doktoruna sormuştu. Doktoru onun sonradan hastalandığını bu yüzden çocuklarının iyi bakılırsa, hasta olmayacaklarını söylemişti. O anı düşündü Cihangir. Hafifçe gülümseyerek iki eli ile yeniden Asiye'nin karnını sardı.
"Size çok iyi bakacağım. Çok güzel ve sağlıklı olacaksınız. Annenizin sarı saçları gibi saçlarınız, yeşil gözleri gibi gözleriniz olacak. Çok mutlu olacağız... Anneniz olacak, babanız olacak, bir sürü kardeşiniz olacak. Birbirinize sahip çıkacaksınız. Tam bir aile olacağız. Babanız da artık normal olacak. Normal olan her şey onda da var olacak. Artık anormal demeyecekler. Yalnız ölecek, kimsesiz kalacak, yük olacak herkese, yazık ona demeyecekler. Ben hikayelerdeki güçlü babalardan olacağım. Babam gibi bir baba olacağım ama merak etmeyin sizinle daha çok oynayacağım."
Asiye uzun zaman önce Cihangir kendisine ilk yaklaştığında uyanmıştı ama sessizce onu dinlemeyi tercih etmişti. Ne güzel hayalleri istekleri vardı. Ne şanslıydı ki hayal kurabiliyordu. Asiye uzun zaman önce bırakmıştı hayal kurmayı.. istemeyi.. mutlu olacağını düşünmeyi..
Cihangir'in çocuklarına şimdiden çok bağlanması onu hem mutlu etmiş hem de üzmüştü. Sağlıkla doğmazlarsa, çocuklarının başına bir iş gelirde ölürlerse diye korkuyordu. Çocuklarının canından endişe ettiği yetmiyormuş gibi bir de bu durumun Cihangir de nasıl yıkıcı bir etki bırakacağını düşünüp üzüldü. Göz yaşları yeniden meydana saçılmak için sıraya girmişti bile...
"Neden baba olmayı bu kadar istiyorsun..? Olmazsan ne olur ki..?" diye fısıltı gibi hafif bir soru duyuldu Asiye'den.
Cihangir yorganın içindeki kafasını çıkarıp Asiye'ye baktı. Hem yakalanmış olmasından dolayı çekinmişti, hem de onunda uyanık olmasına sevinmişti.
"Sevilmek istiyorum. Benim babamı sevdiğim gibi birilerinin beni sevmesi muhteşem bir şey. Bunu düşündükçe yerimde duramıyorum. Hissettiğim bildiğim bir duyguyu onlar da hissedecek.. Sonsuz, koşulsuz, içten gelen aile sevgisi.." diyerek anlatan Cihangir'in gözlerinin içi parlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜZN-Ü MASUMANE
Fiction généraleHüznün masumca, zalimce duyulanı olur mu demeyin... Olur... Kimi masumca içinde saklar hüznünü, kimi zalimce dışarı vurur! Hüzn-ü Masumane : Masumca Duyulan Hüzün *** Bir zihinsel engellinin eşsiz dünyasını keşif edip, bizde artık onun gibi Mavi'yi...