H8 | Tehdit

159 18 0
                                        

Sabah kalktığımda akşam ki olanları hatırladım ve kendimden utandım o anda. Yani ben nasıl oldu da Umutla aynı yerde yattım. Ama şu anda yanımda değildi. Her halde yine alev hanımın yanındadır. Aden de odada yok. Gördüğüm kadarıyla ama masa da nefis bir kahvaltı ve bir de not duruyor. Bakalım kim içinmiş bunlar.
Önce notu aldım belki Umut'a ait olabilir yani sonuçta ben daha akşam taşınmış sayılırım buraya hem başka kime ait olacak ki. Üstündeki isim benimdi ama bu çok tuhaf alev hanım biliyordu sadece burda olduğumu ona da Umut söylemişti. Belki önemli bir şey olabilir.

" Merhaba Hayat,
Seninle işimin bittiğini zannediyorsan çok yanılıyorsun seni uyarmış olmam gerekiyordu ama senden beklemediğim bir şey yapıp benim olanın yanında durdun. Sana söylemiştim. Umut benim olacak diye. Ama sen ona daha çok yaklaştın. Hemde benden bile yakın ancak şunu unutma benim intikamım daha acı verici olacak. Dünkü olayı hala unutmadım. Son süvari olman ecelin olmayacağım anlamına gelmiyor. Bunlar iyi günlerin tadını çıkar..."

Demek bu o kem gözlü biliyordum bir şey yapacağını ama mektup beklemiyordum. Neyse Umut'u bulup da mektubu göstersem iyi olacak yoksa sonradan öğrenirse onun gazabına uğramak istemiyorum. Galiba şu okulda bir tek onun kurallarına uyacağım. Dün akşam bana bahsettiği arkadaşlarıyla bugün tanıştıracağını söylemişti. Yemekhane de olabilir oraya gidip baksam iyi olur zaten masadakini yiyesim gelmiyor. Mektup sayesinde iştahım da kaçtı zaten. Saçımı her zaman ki gibi örüp çıktım. Koridoru ilk defa bu kadar kalabalık görüyordum. Tabi herkes benim bu odada ne yaptığımı merak ediyor gibiydi. Şimdi bunu nasıl anladığımı merak ediyorsunuz hemen açıklıyorum. Hepsi odanın kime ait olduğunu biliyor ve ben o kişi değilim ki onların benim için bir hazırlık yaptığını da öğrendim. Ama ben tabikisi de o hazırlığa katılmak yerine günümü mahvetmekle meşguldüm. Sanırım birkaç kişi beni tanıdı çünkü yeni bir canlı türü görmüş gibi bakıyorlardı. Ben böyle bakılan bir insan olmaktan hep korkmuşumdur. Hemen onlara bakmadan gideceğim yeri bildiğim için o yöne ilerledim. Merdivenleri inerken duyduğum sesle olduğum yerde dona kaldım. Sesler aşağıdan geliyordu. Ve bu ses kime ait olabilir acaba diye düşünmeye gerek yok çünkü bu cırtlak ses tek bir kişiye ait o kişi de zaten beni öldürmek istiyor bende bu istediğini yapabilmesi için yavaş adımlarla merdivenden inip yanına yaklaşmaya başladım. Beni görünce önce inanmadı. Tabi bende öldürmek istediğim bir kişiyi mektupla onu tehditler savurduktan sonra karşımda görmeyi beklemezdim. Durum normal değil yani anlayacağınız.

- Sen ne cüretle hala karşıma çıkabiliyorsun! Sen kendini ne zannediyorsun galiba mesajımı almamışsın. Tabi ben seni korkak sanıyordum. Okuldan da korktuğun için kaçtın ya hani. Bugün önüne yemek koyunca özür dilemek için mi geldin ama boşuna uğraşma seni öldürcem ve bundan da büyük bir zevk alıcam.

- Ahahahahaaaa ben kendimi kim mi zannediyorum. Açıklıyorum ben son süvari seninle tanışmak benim başıma gelen en talihsiz şey SÜLÜK! Noldu zoruna mı gitti üzülme canım kıyametin habercisi değilim merak etme. Hem kısmetini de kapatmadım. Ha bu arada bir düelloya ne  dersin hem sende beni öldürme girişimini erken gerçekleştirmiş olursun. Belki hayalin gerçek olur.

- Sen beni yenebilecek kapasiteye sahip bile değilsin gelmiş bana bir de meydan okuyorsun! Sen kendini çok üstün görüyorsun galiba ama unutma herkesin gücü bir yere kadardır.

- Pekala ben sana fırsat verdim. Değerlendirmek senin elinde ama şunu da sen unutma senin gibi bir sülüğe yenileceğime diri diri toprağa gömülürüm daha iyi!

Kızı resmen domatesten patlıcana çevirdim. Keşke bunu herkesin önünde yapsaydım ama maalesef bu katta kimse yoktu. Acaba o burada ne yapıyordu. Aman banane canım hem ben ne için odadan çıktım. Ah hatırladım. Umut'u ve Aden'i arıyordum. Ve en son yemekhaneye bakacaktım. Oraya gitsem iyi olacak.

Yemekhanenin kapısını açtığımda bütün gözler bana döndü. Onları umursamadan gözlerimle bütün masaları taradım ve sonunda Umut'un olduğu masayı gördüm. Bu masa diğerlerine göre daha büyük ve açık maviydi. Galiba bu masaya sadece en güçlü olanlar oturuyordu. Oraya ilerlemeye başladım. Masa da Umut'un dışında üç erkek iki kız vardı. Bunlar bana anlattığı arkadaşları olmalı. Masanın yanına geldiğimde merhaba deyip Umut'un karşısına oturdum.

- Merhaba canım ben Cansu. Belki Umut bizden bahsetmiştir ama birde bizden dinlemeni isteriz. Ben suya hükmediyorum. Bu karşımdaki Çınar o toprağa hükmediyor. Onun yanındaki Bora o da havaya hükmediyor. Onun yanındaki de Deniz o benim gibi suya hükmediyor. Benim yanımdaki Toprak adı üstünde toprağa hükmediyor.

- Peki neden masanız farklı onu anlamadım diğerleri de birşeylere hükmetmiyor mu?

- Evet Hayat onlarda hükmedebiliyor ama en güçlü olanlar biz olduğumuz için Alev hanım bizi ayrı tutuyor.

- Neyse bunları sonra da konuşabiliriz. Müsait bir yerde ama ben bunları konuşmak için gelmemiştim.

Herkes ne olduğunu anlamaya çalışır gibi kimi ifadesiz kimi şaşkın bana bakıyordu. Umut'a baktığımda başından beri bana baktığını anladım. Cebimden mektubu çıkartıp ona uzattım.

- Bu ne Hayat yapılacaklar listesi mi hazırladın. Yoksa odana istediklerin mi?

- Salak saçma konuşmada oku şunu o zaman anlarsın ne olduğunu!

Umut'un okumasını beklerken diğerlerine Aden'i sormak istedim ama bunu Umut'a sormaya karar verdim.

- Buna cesaret edemez. Yarenin seninle derdi yoktu. Nasıl bir anda düşman edindin anlamadım. Hem de geleli daha bir gün anca oldu. Başka bir şey yaptı mı sana?

- Şe... şey odadaki masanın üzerine yemek bırakmış. Daha temin de buraya gelmeden önce merdivenlerde rastladım. Yine tehditler savurdu bende ona gel düello yapalım hayalin belki gerçek olurda beni öldürürsün demiş olabilirim.

- Sen ne yaptığının farkında mısın!? Daha yeteneklerini bile keşfetmekte zorlanıyorsun gelmiş bir de düello talep etmişsin senin derdin ne kendini öldürmeye çalışmaktan vazgeç artık ölemezsin anlasana artık!!

- Bana sakın sesini yükseltme! Sana söylememeliydim. Sen de beni küçük görüyorsun işte o sülük yüzünden burada kalmak istemiyordum. Ama senin yüzünden mecburen burdayım ve müdirenizin değil de senin kurallarına uymaya çalıştım ama belli ki boşunaymış. Ben gidiyorum hem Aden de ortalarda yok onu bulmalıyım! Peki siz onu gördünüz mü?

- Bak üzgünüm tamam mı? Sana kötü davranmak istemem ama bu senin yaptığın çocukça hem neden meydan okumaya kalktığını da anlamıyorum. Anlasana seni kışkırtmaya çalışıyor. Sen de ona fırsat veriyorsun. Hem Ejderha en son odadaydı. Ben erken çıktım. Oda uyuyordu. Belki Bahçededir. İstersen beraber bulabiliriz. Hem Toprakla Çınar canlıları bulmada çok iyidirler. Buradaki herkesin bir aurası yani enerjisi vardır ve hepsinin miktarı farklıdır. Ejderha enerjileri diğerlerinden daha da farklıdır. Onlar bulur bence eğer sen izin verirsen.

- Pekala öyle olsun sana son kez güveniyorum. Bundan sonra bana karışmana izin vermiycem. Ve düelloya da çıkıcam sende bana engel olamayacaksın ya da olmayacaksın! Ben bir söz verdim onu yerine getirmek de benim görevim!

Son Süvari Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin