Sevinçten havada zıplıyordum. Sürekli Barlas'a bakarak sırıtıyordum. Barlas ise sert bir ifadeyle Savaş'a bakıyordu. ''Ben kazandım. Yağız'la arasında bir şeyler olacağını biliyordum.'' Bahçedeki kamelyada oturuyorduk üçümüz. Savaş'ın yanağına eğilerek minik bir öpücük bıraktım. Elinin tersiyle yanağını silip bize baktı. ''Benim ilişkilerim hakkında iddiaya mı girdiniz cidden?'' Barlas hala çok sinirliydi. Kaybettiğinde bu kadar sinirleneceğini düşünmemiştim. ''En azından insanları kandırmıyoruz.'' dedi. Solan tüm sevincimle onlara uzak olacak şekilde oturdum. Ne saçmalıyorlardı?
Savaş alayla güldü. ''Hayatıma devam etmem suç mu?'' dedi Savaş. ''Hayır Savaş, demek istediğim o değil. Sen Yağız'dan hoşlanmıyorsun.'' Tamamen benim varlığımı unutup hararetli bir şekilde tartışmaya başladılar. Neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. ''Nereden biliyorsun? Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?'' dedi Savaş kollarını masaya yerleştirerek. ''Belli ediyorsun. Her şeyi çok belli ediyorsun. Böyle bir karaktersizlik yapacağını tahmin etmezdim.'' Barlas'ın dediği ile hızlıca ona döndüm. Savaş sadece gelip Yağız'la birlikte olduklarını ve ondan hoşlandığını söylemişti. Savaş sinirle ayağa kalktı. ''Dediklerine dikkat et.'' dedi Barlas'a yaklaşarak. Barlas'ta ayaklandığında hızlıca kalkıp aralarına girdim. ''Salak gibi davranmayı kesin!'' dedim yüksek sesle. ''Bir sorun mu var?'' Yağız'ın sesini duyunca hepimiz ona döndük. ''Hayır, yok. Gidelim biz.'' dedi Savaş. Yağız'ın yanından yavaşça geçip ilerlemeye başladı. ''Görüşürüz arkadaşlar.'' dedi Yağız ve hemen arkasından ilerledi. Barlas ile öylece birbirimize bakıyorduk. ''Ne yaptığını sanıyorsun?'' dedim birden sinirle. ''Ne yaptığımı gayet iyi biliyorum.'' Yüzünde öyle bir kin vardı ki. Bir an Savaş'ı kıskandığını bile düşünmüştüm. ''Barlas.'' dedim üstüne basarak. ''Neden böyle yapıyorsun?'' Eliyle yüzünü sıvazladı. ''Savaş.'' dedi. Derin bir nefes aldı. Çok kararsız gibiydi deyip dememekte. ''Benden hoşlanıyor.''
Beynimde şimşekler çakmıştı, afallamıştım resmen. O anda kafamın içinde tüm yaşananlar hızlıca geçmiş ve her şey iyice yerine oturmuştu. Hayır, yalan söylemiyordu Barlas. Bir yere yaslanma ihtiyacıyla kollarımı masaya koyup başımı eğdim. Savaş benim dostumdu. Yıkılmıştım. Nasıl anlamamıştım bu zamana kadar? Ya da sadece böyle bir şeyin olma olasılığını kabullenmek istememiştim. ''Görkem.'' dedi. Çenemden tutarak ona bakmamı sağladı. ''Kendisi de bu durumdan hoşnut değil, sana çok değer veriyor. Yağız'la olup bir şeyleri atlatması iyi bir şey tabii ki ama olan Yağız'a oluyor. Evet bir gün başkasından hoşlanacak ama o kişi Yağız değil.'' İttirdim onu kendimden. ''Bu kadar emin konuşman beni şüphelendiriyor.'' dedim. İstemiyor gibiydi. Savaş'ın başkasını sevmesini istemiyor gibiydi. Kahkaha attığında kaşlarımı çattım. ''Sana diyecek bir şey bulamıyorum.'' dedi. ''Neden kızdın bu kadar? Neden seni ilgilendiriyor bu durum bu kadar? Nereden biliyorsun hoşlanmadığını ondan? Her şeye rağmen ona destek olsaydın bu durum için daha iyi bir adım atabilirdi.'' Sesim ağlamaklı çıkıyordu. Bir süre gözlerime keskin bir şekilde baktı. ''Görkem, böyle karşılamam daha doğru oldu emin ol.'' Dönüp oturduğı yerden kitaplarını toplamaya başladığında ''Daha konuşmamız bitmedi.'' dedim. Beni duymazdan gelerek işine devam etti.
Kolundan tutup kendime çevirmeye çalıştığımda sertçe çekmişti kolunu. ''Savaş için beni karşına almayı bırak.'' dedi. Omzuma çarparak koşar adımlarla gitmişti yanımdan. Hayretle arkasından bakakalmıştım. Dikilmiştim orada kaç saat tek başıma. İkisine de o an hiçbir duygu hissetmemiştim. Savaş'a gram bir sinirim, kinim yoktu. Çok şaşırmıştım sadece duyduğumda. Barlas, Barlas hakkında ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Sertçe yutkundum, ellerimi cebime koyarak odamıza doğru yürümeye başladım. Öğle yemeği vaktinin yaklaştığını fark ettiğimde adımlarımı geri yemekhaneye yönlendirdim. Bugün hiçbir şey yemediğimi fark etmiştim. İçeri girdiğimde kalabalığa şöyle bir göz gezdirip yemek için sıraya girdim. Yemeğimi aldıktan sonra öylece dalgın dalgın yürüdüm, boş yer aradım. Yakınlarda bana el sallayan kişiyle dikkatimi oraya verdim. Yağız yanlarına gelmem için beni çağırıyordu. Savaş'la birlikteydi. Savaş tebessüm ederek bana baktığında yanlarına gittim. Savaş'a bildiğime dair hiçbir şeyi belli etmeyecektim. Onu hala çok seviyordum, bu durumu olgunlukla aşmaya çalışacaktım. Elinden geleni yapıyordu düzelmesi için, farkındaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Barlas (Gay)
Teen Fictionİçten, güzel olan her şey, daima bağışlatır kendini. -Fyodor Dostoyevski #boyxboy kategorisinde 1. #boy kategorisinde 2. angst