15.Bölüm

6.5K 299 44
                                    

Merhaba arkadaşlar ben yıllar sonra yeni bölüm atan yazarınız. İnanın düzene sokmaya çalışıyorum her şeyi. Artık her cuma bölüm yüklemeye çalışacağım ya da başka bir gün de olabilir bu ama her hafta bölüm kesin gelecek. Hazırlık okuyorum şu an ve o kadar fazla ödevim var ki, pandemi şu bu derken modum olmuyor hiç ve bölüm atamıyorum. Sizden bunun için çok özür dilerim. Buna rağmen mesaj atıyorsunuz, yorumlar geliyor teşekkür ederim desteğiniz için. Düzenli şekilde bölüm atmaya çalışacağım, iyi okumalar. <3 

Savaş'tan

Neden bu kadar heyecan yapmıştım?

Koridordaki aynada hızlıca saçımı düzeltip kapıya yöneldim. İlk defa Barlaslar dışında evime okuldan birisi gelecekti. Kapıyı açtığımda Yağız gülümseyerek bana baktı. ''Hoş geldin.'' Ayakkabısının bağcıklarını çözüp içeri geçti. ''Hoş buldum.'' Meraklı gözleriyle etrafa bakıyordu. ''Odam hemen koridorun sonunda, gel.'' Kafasını sallayıp beni takip etti. Kapıyı açıp ilk onun girmesi için bekledim. Sırtındaki çantasını eline alıp odada yürümeye başladı. ''Tam hayalimdeki gibi.'' Dedi bana dönüp. Kaşlarımı çatarak ona baktım. ''Hayalin.'' Dedim sorarcasına. ''Odanı tam olarak böyle hayal etmiştim.'' dedi. ''Odamı mı hayal ettin sen?'' Bir süre yüzüme baktıktan sonra ''Yani sonuçta evine çağırdın, istemeden düşünüyor insan nasıl bir yer diye.'' Omuz silkip sandalyeyi gösterdim. ''Oraya oturabilirsin.''

Kapının yanındaki tabureyi alıp masanın yanına çektim.  Nasıl anlatacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu. Çantasından birkaç kitap ve defter çıkardı. Elimdeki kalemi çeneme yaslayarak onun hazır olmasını beklemeye başladım. Yumuşacık gözüküyordu o dalgalı saçları, sarı sarı olan tutamlarına parmaklarını geçirerek geriye doğru yatırdı. Elleri hafif titriyordu. Genel olarak böyle miydi, yoksa şu anlık bir durum muydu bilememiştim. Hızlıca defterin sayfalarını karıştırdı. Hemen sonra kitabın başlarından bir kısım açıp ikimizin de görmesini sağlayacak şekilde çevirdi. Tabureyi çekip iyice yanaştım masaya, hemen yanımda da o oturuyordu. ''Ha daha başları bile anlamadın yani.'' Dedim. Suratını astı. Vücudumu biraz ona çevirdim ve derin bir nefes aldım, anlatabilirdim. 

Öylece beni izliyordu, dinleyip dinlemediğinden emin değildim. Arada kısa kısa not tutuyor tekrar bana dönüyordu. Test kitabından herhangi bir soruyu açıp çözmesi için uzattım. Yine onu süzmeye başladım.  Yüzündeki rastgele simleri fark ettiğimde gözlerimi kıstım. Dikkatlice baktığımda yüzünde simli bir kapatıcı olduğunu fark ettim. Soruyu bitirip bana döndüğünde hızlıca bakışlarımı kaçırıp soruya döndüm. Soruyu doğru yapmıştı, en azından anlattıklarım boşa gitmemiş. Elimi uzattım, o da uzattı. ''Bir haltlar becermeye başladın yavaştan.'' dedim elini sıkarak. Gülerek bana baktı. ''Sınava kadar beni satmazsan daha iyilerini yapabilirim.'' dedi. Ayağa kalkıp ''Biz de satma olmaz merak etme.'' dedim. Meraklı gözlerle bana bakıyordu.  Tabureyi camın önüne çekip camı açtım. ''Küçük bir mola verelim.'' Yatağın üstünden paketimi alıp içinden bir dal sigara çıkardım. Yakıp tekrar yatağa fırlattım. ''İçecek bir şeyler ister misin?'' Dedim dumanı üfleyerek. Kafasını sağa sola sallayıp sandalyesini sürükleyip yanıma geldi. ''Neden içiyorsun?'' Boş gözlerimle ona baktım. ''İçiyorum işte.'' Elini parmaklarıma uzattığında sorgularcasına ona baktım. ''Saçmalama istersen.'' dedim alayla.  ''Sadece tadına bakacağım.'' Gerçekten çevreme çok güzel örnek oluyordum. 

''Pişman olacaksın.'' dedim. ''Hadi ama, kaç yaşıma geldim her şeyi kendi bilincimle yapıyorum şu an. Sen vermezsen dönüşte alırım kendim.''  Oflayarak sigarayı ona uzattım. Tebessüm ederek parmaklarına yerleştirdi. ''İçime çekip üflüyorum değil mi?'' Alnımı ovuşturarak ''Evet.'' dedim. ''Neden bu kadar ısrarcısın.'' Cevap vermeden sigarayı içine çekti hemen ardından öksürerek dumanı üflemeye çalıştı. ''Sen içtiğin için merak ediyorum.'' dedi. Yüzünü buruşturarak sigarayı geri uzattı. Ben içtiğim için mi? Bir şey demeden sigarayı söndürüp camı kapattım. Şu an garip bir ortam vardı, neden öyle demişti şimdi? Tekrar masaya geçtiğimizde ikimizden de ses çıkmıyordu. Eşyalarını toplamaya başladığında merakla ona baktım. ''Nereye?'' dedim. ''Sonra devam edebiliriz, yeterli bu kadar. Halin yok gibi.'' dedi. ''Hayır, gayet iyiyim.'' dedim hızlıca. ''Savaş, sorun değil. Zorla kabul ettin zaten zorlamaya gerek yok.'' Israr etmeyecektim çünkü o da garipliğin farkındaydı. 

Kapıya kadar geçirdim. ''Diğer dersin ne zaman olacağını sana haber ederim.'' Kafasını sallayıp merdivenlere yöneldi. Belki de aşırı abartıyordum ama dediği şey arkadaşça değil gibiydi. Daha fazla üstünde durmadan odama geçtim. Masanın üstünde Yağız'ın defteri kalmıştı. Öylesine elime alıp yatağa uzandım. Sayfaları karıştırmaya başladım. Her sayfanın kenarında çizilmiş karikatürler vardı. Hep bir şeyler karalanmıştı. Yazısı da fena değildi. Defterde dersler karışık yazıyordu, sadece biyoloji yoktu. Böyle yaparsa tabii ki de anlayamazdı ki. Boş sayfalara atlayıp defterin sonuna geçmiştim. Sağ alt köşede bir şiir vardı;

Ben sana hep üşüyordum,
Çünkü kıştım.
Nakıştım, bakıştım.
İnkar etmiyorum da bunu,
Seni sevmek gibi büyük işIere kaIkıştım.
Ve Iütfen inkar etme;
Sana en çok ben yakıştım.

Bunu biliyordum, Özdemir Asaf 'a aitti. Hiç dışarıdan bu tür şeylere ilgi duyuyormuş gibi durmuyordu. Tekrar tekrar okudum şiiri. Kime karşı ne hissediyordu merak etmeden edememiştim. 

Görkem'den

''Ya sevmiyorum diyorum sana.'' Uzattığı bardağı ittirip. ''Bir insan neden limonatayı sevmez ya?'' dedi. ''Bir insan neden kahvaltıda limonata içer?'' dedim alayla. ''Yalnız öğlen oldu ama sen bilirsin.'' Gözümü devirdim. ''Biz yeni kahvaltı yapıyoruz ama.'' dedim. Uzanıp saçlarımı dağıttı. ''Kimin yüzünden acaba?'' Otelde kahvaltı saati geçtiği için çıkışımızı yaptırıp herhangi bir kafeye gitmiştik. ''Hayvan gibi uyuduğun için olabilir mi?'' dedim, saçımı düzeltirken. ''Gece beni çok yorduğun için olabilir mi?'' Dediğinden sonra yediğim lokma boğazıma takılmıştı. Öksürmeye başladığımda kahkaha atarak sırtıma vurdu. ''Helal, helal.'' Yüzüm yine kıpkırmızı olmuştu. ''Kaşınma bence.'' dedim. Aniden aklıma gelen şeyle Barlas'ın kolunu hızlıca tuttum. Birden bana dönüp ''Ne yapıyorsun oğlum?'' dedi. ''Bugün Savaş bir çocuğa ders verecekti. Ne yaptılar acaba?'' Boş boş bana baktı. ''Görkem sen herkesi eşcinsel falan sanıyorsun sanırım.'' Sinirle kollarımı önümde birleştirdim. ''Çocuğu bilemem ama geçen Savaş ağzından bir şeyler kaçırdı.'' Yutkunarak bana baktı. ''Ne dedi?'' dedi. Öyle dümdüzce konuşuyordu. Her Savaş konusu açıldığında aynı şey oluyordu. Hala Savaş'a ısınamamış mıydı? ''Biraz erkeklerden hoşlanıyor olabilirim, dedi.'' dedim. Biraz daha dikkat kesilmişti şimdi bana. ''Görkem, alay ediyor olabilir mi acaba?'' dedi. ''Görürsün Barlas. Gel iddiaya girelim. Bu ikisi çıkacaklar.'' Barlas kendinden emin bir şekilde serçe parmağını uzattı. ''Çıkmayacaklar.'' dedi. 

Ben de uzattım ve parmaklarımızı kenetledik. ''Neyine?'' diye sordum. Kısa bir süre düşünüp ''Kim kazanırsa o an, o kişi ne isterse karşı taraf yapacak.'' dedi iddialı bir şekilde. ''Ne isterse mi?'' dedim emin olmak için. Kafası aşağı yukarı salladı. ''Benim ne istediğim belli aslında.'' dedim sırıtarak. ''Neymiş?'' dedi, iyice yaklaştı bana. ''Bir kere bile olsa üstte ben olacağım.'' dedim muzip bir şekilde. Alayla güldü. ''Hayır.'' dedi. Suratımı asarak ona baktım, parmaklarımızı bozmamıştık hala. ''Ne demek hayır?'' Bir süre yüzüme baktıktan sonra ''İyi, tamam. Ben kazanacağım için zaten sorun yok.'' dedi. ''Hı hı, giriyoruz o zaman.'' Parmaklarımızı sallayıp ''Girdik.'' dedi. Lütfen Savaş, yüzümü kara çıkarma. 



Barlas (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin