8.Bölüm

10.1K 398 50
                                    

Sıcak kuma gömülü olan ellerimi yavaşça çıkardım. "Taş sektirmeyi biliyor musun?" Barlas'ın sorusuna karşılık masmavi olan denize gözlerimi kısarak baktım. "Bence bu iddiaya girmek istemezsin." Demiştim sırıtarak.

Damla damla alnından akan terini elinin tersiyle silip ayağa kalkmıştı. Yakıcı güneş yüzüne vurmuş tüm güzel o yüz hatlarını ortaya çıkarmıştı. Elini beyaz şortuna sildikten sonra elini uzattı. "Denemeye değer." Dişlerimi göstererek gülümsemiş elini tutmuştum. Parmaklarımızı kenetleyerek denize iyice yaklaşmıştık,tutuşan ellerimizi bozmadan yere eğilip boştaki ellerimizle minik taşlardan almıştık. Kaşlarımı çatarak ona bakmıştım. "Bu haksızlık,sol elimle atamam." Deyip elimi çekeceğim sırada buna izin vermemişti.

"Şartlar bunu gerektiriyor maalesef." Demişti. Dudak büzmüş ve taşımı atmak için gerinmiştim. "Kaybeden yemek ısmarlar." Demiştim. "Beleş yemeğe hayır demem." Demişti alayla. Onu taklit eder gibi yapıp taşı olabildiğince güçlü bir şekilde fırlatmıştım. Birkaç kere seken taşa gururla bakmış ve Barlas'a dönmüştüm. "Kolay olacak." Diyerek göz kırpmış ve taşı fırlatmıştı. Fırlatırken kenetli olan parmaklarımız ayrılır gibi olmuş ama tekrar sıkıca tutmuştu. Neden ayrılmamakta bu kadar ısrar ediyor bilmiyordum ama hoşuma gitmişti.

Taş bir kere bile sekmediğinde yüksek bir kahkaha atarak Barlas'a dönmüştüm. Sahte üzgün suratıyla bana bakıyordu. "Evet,ne yiyoruz bu akşam?" Diye sormuştum. Düşünür gibi yapmaya başladığında arkada oluşan hareketliliğe kaydı gözüm. Gözlerimi kısarak odaklanmaya çalıştığımda Barlas bir şeyler demişti ama duymamıştım. Siyah, kapkara bir silüet... Yaklaşdıkça bedenim titremeye başlıyordu. Görüntü gitgide belirginleştiğinde bir beden ortaya çıkmıştı. Siyahlı elini cebine götürdüğünde Barlas'ın önüne geçmiştim hızlıca.

Bağırmak,haykırmak,ağlamak istiyordum. Barlas'ı uyarmak,kaçmasını istemek istiyordum ama konuşamıyordum. Sesimi çıkaramıyordum. Siyahlı,tabancayı hızlıca cebinden çıkarıp bize doğrulttuğunda kalbim deli gibi çarpmaya başlamıştı. Barlas hiçbir şekilde siyahlıyı görmüyordu. Bir şeyler anlatarak önüme geçtiği anda o gürültüyü duymuştum. Kollarımın arasına düşen Barlas'a mimiksiz bir şekilde bakıyordum. Zihnim çökmüştü, elimdeki beden gitgide yere akmış ve sonunda kaybolmuştu.
...

Sıçrayarak uyanmış ve anında ağlamaya başlamıştım. İçim ağrıyor ve boğuluyor gibi hissediyordum. Terlemiş ve nefessizdim. Karanlığa yavaştan gözüm alıştığında hemen yanımda duran komidine uzanıp su dolu olan bardağı kana kana içmiştim. Gördüğüm rüya daha doğrusu kabus aklımda sürekli nasıl olduğu canlanıyordu. Kafamı yatağın başına yaslamıştım. Soluklanarak telefonuma uzanmıştım. Barlas'tan bildirimin görmeyince sinirle telefonu fırlattım. Sabah buna pişman olacaktım ama şu an mantıklı hareket edemiyordum. Neredeyse sabah olmak üzereydi, o berbat halimle gelip nasıl uykuya daldım bilmiyordum. Sonucunda da böyle olmuştu işte.

Aynı tayfayla aynı yerde sigara içiyorduk tek fark ise kimse konuşmuyor ve hiçbiri yüzüme bakmıyordu. Buna hazırlamıştım kendimi, gelecek tepkilere hazırlamıştım ama bu kadar ağrıma gideceğini düşünmemiştim. Daha fazla yanlarında durmayarak okula ilerledim. Sonrası ise klasik sahneydi. Çoğu kişi beni görünce kulaktan kulağa konuşmaya başlamış gülüşmüşlerdi. Bilmem kaç yılındayız ve hala insanlar zorbalık yapmaya devam ediyor.

Koridorda başımı yere eğerek ilerlerken kolumun tutulmasıyla kafamı kaldırdım. "Sırana ibne yazmışlar ve içeri girdiğin anda alay etmeye başlayacaklar." Dedi.  Şaşkınlıkla Savaş'a bakmıştım. Gerçekten buna gerek var mıydı? Uğraşacak bu hiçbir şeyi olmayan gereksiz insanlar başkalarının hayatına karışınca ellerine ne geçiyordu? Eşcinsel olmak neden bu kadar batıyordu? Tamam, böyle olacağını biliyordum ama kendi sınıfımdan böyle abartlı bir tepki vermelerini beklemezdim.

Barlas (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin