Apartmanlar,ağaçlar,insanlar,hepsi gözümün önünde kaymakta,Ay beni takip etmekteydi. Ellerimi dizlerime yerleştirmiş,kesik kesik nefesler almaktaydım. Kafamda oraya gidince neler yapacağımı planlıyor,sürekli düşünüyordum. Hata mı yapıyordum?Taksi ıssız bir sokakta durduğunda inmeye tereddüt etmiştim. Parayı ödeyip arabadan inmiş,ellerimi cebime sokmuştum. Taksi benden uzaklaşmış ve sonunda yalnız başıma kalmıştım. Etrafa bakınıp hangi mekan olduğunu anlamaya çalışıyordum. Yavaşça iki tarafı yıkık binalar ile dolu olan yolda ilerlemeye başlamıştım. Etrafta kimseler yoktu,sokak lambalarının yansıttığı gölgem ile baş başaydım. Telefonumu çıkarıp uygulamaya girip tekrardan hikayeye bakmıştım. Hemen karşıma baktığımda konumda yazan mekanın ismini görmüştüm,gelmiştim. Telefonu tekrar cebime koymuştum,titreyen bacaklarıma engel olamıyordum. Onunla karşılaşmaya,ona hesap sormaya cesaret edemiyordum. Bir süre boş yolda öylece beklemiş,büyük pencerelerinden ışık saçan binaya bakmıştım. Nasıl bir yerdi burası böyle?
Kendimden emin olduğum zaman sonunda gelmiş ve girişe doğru ilerlemiştim. Kapıda dikilen iri yapılı adam beni görünce gözlerini kısmıştı. Bir an onu koruma falan sanmıştım ama öyle değildi,sadece sigara içen birisiydi. Kapıdan gireceğim sırada ''Hiç buralara yakışan bir tipin yok.'' Diye seslice bağırmıştı. Duraksayarak ona dönmüştüm, ''Nasıl oluyor buralara yakışanların tipi?'' Demiştim. Adam sesli bir kahkaha atmış,yamuk olan burnunun kemerini kaşımıştı. ''Buralara hiç uğramadığın belli,içeriyi görünce anlarsın bebeğim.'' Demişti kirli sesiyle. Yüzümü buruşturmuş,bir şey demeden önüme dönmüştüm. Renkli ışıklarla dekore edilen koridordan ilerlemeye başlamıştım. Eninde sonunda ulaşacağım ortamı oldukça merak etmiş,sabırsızlanmıştım. Koridor en sonunda iki tarafa doğru ayrılmıştı. Sol tarafa baktığımda sadece kapılar olduğunu görmüştüm,sağ tarafta ise yol devam etmekteydi. Bana yakın olan kapılardan birinden yüksek sesli bir kadın inlemesi duyduğumda anına adımlarımı sağ tarafa yöneltmiştim. Barlas için böyle bir yere geldiğime inanamıyordum. Koridorun sonuna geldiğimde oldukça büyük bir lobiye vardığımı görmüştüm.
Etrafta oldukça açık giyinen kadınlar,içenler ve poker oynayanlar bulunuyordu. Lobinin biraz daha ilerisinde demir çitler örülmüştü ve kapısı bulunuyordu. Oraya doğru gözümü kısarak baktığımda Savaş'ın attığı hikayedeki yer olduğunu görmüştüm. Gri duvarlar ve malzemeler bulunuyordu. Heyecanla ilerlemeye başlayacağım sırada elinde tepsi tutan bir kadın bana çarpmıştı. ''Pardon.'' Deyip devam edecekken kolumdan durdurmuştu beni. ''Sen de mi ringe çıkmaya geldin?'' Demiş elime minik bardaklardan birini tutuşturmuştu. ''Lazım olur.'' Demiş,sırıtarak uzaklaşmıştı. Ring mi? Barlas gerçekten burada ne yapıyorsun?
Adımlarım hızlanmış,bardağı tek bir dikişte içmiş kenara fırlatmıştım. Demir çitlere geldiğim sırada kenarda telefonla konuşan Savaş'ı görmüştüm. Bir anda sinirlenmiş,gözüm bir şey görmez olmuştu. Savaş'ın yanına ilerlemiş telefonu tutan kolunu sertçe kavramıştım. Beni görmeyi hiç beklemediğini o şaşkınca bakan gözlerinden anlamıştım, dudakları kıvrılmıştı. ''Oo kimleri görüyorum?'' Evet,aferin bana. Amacına ulaşmasını sağlamıştım. ''Nerede?'' Demiştim uzatmadan. Kolunu benden çekmiş,elini çenesine koymuştu. ''Bir düşüneyim.'' Sinirden gülmeye başlamıştım,neden onunla muhatap oluyordum ki? Kendim de bulabilirdim. İlerlemeye başladığım sırada omzumdan durdurmuştu beni. ''Onu burada ararsan vakit kaybedersin,karşı taraftaki koridora gitmelisin.'' Dediğinde kafamdan aşağıya kaynar sular dökülmüştü. Bunun doğru olma ihtimali düşünmek bile istemiyordum. ''Savaş,zamanı değil.'' Demiş,ilerlemeye devam etmiştim. O tarafta olmadığını biliyordum,olamazdı. Ringin oraya vardığımda, dövüşenlerin arasında onu görmeyince rahatlamış etrafa bakmaya devam etmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Barlas (Gay)
Teen Fictionİçten, güzel olan her şey, daima bağışlatır kendini. -Fyodor Dostoyevski #boyxboy kategorisinde 1. #boy kategorisinde 2. angst