Bölüm16

81 4 5
                                    

Sabah tatil olduğundan dolayı biraz geç kalktım. Hiçbir planım yoktu. Evde boş boş oturmayı planlıyordum ki sabah kalkar kalkmaz telefonuma gelen bir sürü mesajı farketmeden önce hepsi Mete'den geliyordu mesajların ve bana sinemaya gitmeyi teklif ediyordu.
Mete Yılmaz: bugün vizyona çok güzel bir film girecek seninle gitsek çok mükemmel olur hem ben sana dünkü dersten dolayı teşekkür etmiş olurum.
Onu kırmamak için tamam yazdım. 13.30 seansına girecektik aşağıya inip güzelce kahvaltımı yaptım. Kahvaltıda bugün sinemaya gideceğimden kısaca anneme de bahsettim. Haftasonu olduğu için çok birşey demedi ama dünde kafeye çıkmıştım ve annem alttan biraz şüphelenmeye başlamıştı. Kahvaltıyı yaptıktan sonra yukarıya çıktım ve üzerime ne giyineceğimi kararlaştırmaya başladım. Sonunda bir tişört ve bir kot giyip kendimi dışarıya attım. Anlaşmamıza göre saat tam 12.30 da AVM de olacaktık önce birşeyler yiyecektik sonra da sinemaya gidecektik. Geldiğimde orada beni bekliyordu. Önce beraber pizza yedik ve daha sonra da sinemaya girdik. Arkadan sürekli birinin Mete'nin koltuğuna sertçe vurduğunu farkettim. Arkdamı döndüğüm de şaşırdığım bir yüzle karşılaştım. -mert? Yüzüme baktı ve sessiz ol diyerek perdeyi gösterdi. Yanında da Hayat vardı. Burak'ı aradım ama galiba o gelmemişti. Film çok güzeldi. Çıktıktan sonra beni evime kadar bıraktı yine Mete. İyi hoş çocuktu mete hem zararıda yoktu bana kötü de etkilemiyordu beni. Ama işte ben ne zaman böyle düşünsem aklıma bir yerden Burak geliyordu. Onun bana bakışları, gülüşü. Dünyada en güzel gülüşe sahip  olabilirdi kendileri. Eve geldiğimde üzerimi değiştirip sınava çalışmaya devam ettim. 2 gün tamamıyla sınav çalışarak geçti. Eğer bu kadar çalışmaya başaramazsam kendimi 3. Kattan atacaktım. Sabah okul vardı Hızlıca üzerimi giyindim ve alta inip servisi beklemeye başladım. Bir 10 dakika sonra gelmişti. İçeriye girdiğim de herkes serviste ders çalışıyordu. Boş bir koltuğa oturdum. Kitaba bakıp kafamı karıştırmayacaktım onun yerine kulaklığı takıp müzik dinlemeye başladım. Okula geldiğimizde hızlıca sınıfa girdim. İlk ders sınav vardı. Mete hemen önüme oturmuştu tabi Burak'ta yanıma. Sınav başladığında soruların o kadar zor olmadığını gördüm ama öndekine baya zor gelmişti galiba kalemi masaya koyup boş boş etrafı seyrediyordu. Kalemle dürttüm onu çaktırmadan arkasını döndü. -efendim
-yapamadın galiba birşey dedim. Gülmeye başladı. Hızlıca göz ucuyla kağıdımı süzdü. Kağıdına  yaptıklarımın çoğunu geçirdi. Kafamı yana döndürdüğümde Burak bana bakıyordu. Ben ona bakınca hemen yüzünü çevirdi. Sınav bitmişti ve benim ki fena değildi. Kantine inip birşeyler alıp yukarıya geri çıktım teneffüste. Mete yanıma geldi. -sana şimdi teşekkür etmem lazım çünkü bomboş verecektim kağıdı ama senin sayende yarısına yakınını doldurdum. Gülümsedim.-o kadar da ders anlatmıştım sana hiçbirşey anlamamış mıydın?Bu sefer o gülümsedi. -o sıra sadece sana odaklanıyordum üzgünüm sadece seni izliyordum. Bir anlık bir şok yaşadım. Hafifçe gülümsedim ve peki diyerek arkamı dönerek sırama oturdum. Arkamdan  sesli bir şekilde konuştu. -bunu utanman için söylemedim doğruydu ama utanınca çok tatlı oluyorsun. Kafamı sıraya çevirdim daha fazla yüzüne bakamayacaktım utançtan geberiyordum çünkü. Aniden içeriye Burak girdi. Yanıma oturup sadece tahtaya sinirli bir şekilde bakıyordu. Ne olduğunu sormakta sormamak arasında kaldım. Şimdi kesin bana kötü birşey söyleyecekti ve bende ikinci kere utanacaktım ondan kafamı deftere eğip saçma saçma şeyler çizmeye başladım. Birkaç dakika sonra Burak bana doğru döndü. -artık ne olduğunu da sormuyoruz galiba? Kafamı efendim der gibi ona çevirdim. -şey ondan değil ben kızarsın diye sormamıştım. Bana anlamaz bakışlarla baktı. -kızarım diye derken? -evet kızarsın diye sağın solun belli olmuyor dedim gülerek. Bana döndü ve bitmesini hiç istemediğim sürece boyunca ki bu baya uzun bir süreydi bana göre gözlerime baktı sadece sonra oda gülümsedi. -nasıl oluyor da iki dakika önce dünyanın en sinirli insanıyken senin yanında sakinleşiyorum? Sadece yüzüne baktım çünkü cevap veremeyecektim. Bu çok güzel bir cümleydi ama ne diyeceğimi bilmiyordum çünkü daha önce kimse bana böyle birşey dememişti. Ama o ısrarla bir cevap bekliyor gibi yüzüme bakıyordu. Konuşmam gerektiğinin farkındaydım. -şey bilmiyorum seni sakinleştirebiliyorsam mutlu oldum. Bana baktı yine anlamadığım kadar uzun bir süre sonra sanki birşey olmuş gibi toparlandı. -neyse sınavın nasıl geçti? -iyi dedim bu kadar çabuk neden sıkılıyordu yada neden duygularını söylemekten nefret ediyordu anlamıyordum. Kafasını güzel anlamında salladı. Sonra telefonuna gelen mesajla konuşmamız bitti. Bana hiçbirşey demeden ayağıya kalktı ve sınıftan çıktı. Bu kadardı işte Burak özen buydu. Adam gibi Mete'yle konuştuğumuz gibi konuşamıyorduk bu gidişle konuşamayacaktık da ama neden Mete ile uzun süre konuştuğum zaman Burak ile yarım yamalak konuştuğumuz kadar heyecanlanmıyordum yada mutlu olmuyordum. Hayat biranda sınıfa girdi ve yanıma oturdu. -Burak çağırıyor hadi okulun arkasında buluşacağız. Gülerek baktım yüzüne - yani o kadar yaptığın şeyden sonra yine senle oraya geleceğim öyle mi karşında salak mı var hayat diye sordum. -ipek bu sefer cidden gelmelisin Burak çağırıyor şaka değil diyorum. -eğer gerçekten Budak çağırıyorsa kaçtığım yok gelip yanıma çağırabilir. Hayat derin bir nefes aldı. O sırada Burak içeriye girdi. -nerdesiniz hayat siz? Hayat ona döndü.-yeni plan arkadaşımızı ikna etmeye çalışıyorum bana inanmıyor da. Burak bana döndü. -ne yani  o yaptığı son şeyden sonra kalkıp bir de ona inanma mı beklemiyorsun herhalde? Hayat birden Burak'a baktı. -ben demedim dedikçe hala bana suç atıyor Burak anlamıyorum ben sana öyle yap demedim ipek. Ben şaşkınca hala inkar etmesini izliyordum ve üzücü olan galiba Burak hala ona inanıyordu. Sonra beklemediğim bir şey oldu. Burak hayata doğru baktı. -sıkmadımı  artık yalan konuşman tamam hadi yaptın bırak artık. İkimizde anlamayarak Burak'a bakıyorduk. Hayat benden daha önce kendine geldi ve konuşmaya başladı. -bana mı diyorsun Burak? -tabi ki sana diyorum hayat İpek'in beni müdüre yakalandırmadığını biliyorum senin başından çıktı bu iş ve artık komik değil İpek'e suç atmayı kes ve bir daha böyle birşey yaparsan bu sefer bu kadar iyi bir şekilde kurtulamazsın dedi. Tam sınıftan çıkacakken arkasını döndü. -aşağıya gel hayat bu arada sizi de bekliyoruz ipek hanım oldu mu? Diye sordu bana bakarak. Gülümsedim.-oldu. Hayat orada Burak'ın arkasından bakarken önünden geçtim ve aşağıya inmeye başladım. Artık emindim bu çocuk sandığın kadar normal bir çocuk değildi ve bu kadar çok şeyi bilmesi biraz tehlikeliydi.

Sonunda yeni bölüm geldi atamamıştım çünkü hastaydım ve yeni yeni toparlanıyorum size özür dilemek için baya uzun bir bölüm attım umarım beğenirsiniz yine bölüm hakkında ki yorumlarınızı atarsanız çok mutlu olurum hepsini okuyacağım. Sizi seviyorum iyi ki varsınız

Instagram sayfamız;sana_ihtiyacim_var_wattpad oraya da bakabilirsiniz ve bana yazabilirsiniz❤️❤️❤️

SANA İHTİYACIM VAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin