ŞÜPHE/18.BÖLÜM

106 14 0
                                    


       GERÇEK...

       Kemal'in bugüne kadar yaptıklarını düşünmekten o kadar yorulmuştum ki; başım ağrıdan çatlayacak duruma gelmişti. Sonrasını hatırlamıyorum. Korkuyla kan ter içinde uyandım. Korkudan yatağın içinde oturmuş gördüklerimi birleştirmeye çalışıyordu. Kemal sesime uyanmış bana doğru bakıyordu. Göz göze geldik neredeyse korkudan bayılacaktım. Çünkü rüyamda onu görmüştüm...

       Benim bazı şeyleri hatırladığımı anlayacak diye, kötü bir rüya gördüm ama şimdi geçti merak etme, seni de uyandırdım kusura bakma diyerek onun iyice ikna olmasını sağladığım gibi hatta bana sarılmasına dahi izin vermiştim. Ama ilerleyen saatlerde gözümü bir saniye dahi kırpmamıştım. Sabah o işe giderken de sesimi çıkartmamış uyuyor numarası yapmıştım. Onun evden gitmesini bekledim. Hemen oğlumu alıp aşağıya indim. Öğrendiklerimi bir an evvel Emine Hanım'la paylaşmak istiyordum. Ona güvenebileceğimi biliyordum. Gördüğüm rüya sonucunda kaybolan hafızam yerine gelmişti. Bir yandan ağlıyor bir yandan da anlatıyordum;

       Okuldan eve geldiğim o gün. Kapıyı açıp içeriye girerken birden arkamdan beni itip eve girdi. Kurtulmak için yukarıya kaçtım. Yakaladı beni. Benim olacaksın dedi. Tecavüze edecekti. Yapma ne olur dedim. Dinlemedi. Komedinin üzerinde duran çerçeveye uzandım kafasına tüm gücümle vurdum. O acıyla beni bıraktı. Bende aşağıya doğru kaçmaya başladım. Aman Allah'ım! Hatırlıyorum beni itti. Merdivenlerden aşağıya yuvarlandım. Kafamı tırabzanlara çarptım kanıyordu. Ona baktım kanı görünce korktu sanırım kapıya doğru kaçmaya başladı. O gidince son bir hamle ile telefonumu aldım. Salondaki koltuklara uzandım çünkü başım dönüyordu. Koltuk kan olmuştu. Şimdi anlıyorum bu koltukları değişmiştir. Burada açık yeşil renkte koltuklarım vardı. O yüzden bana siyah koltuk tuhaf gelmişti.

       Sonra son aramayı çevirdim. Şermin çıktı telefona. Yetiş beni öldürecek dediğimi hatırlıyorum. Ama gerisi yok. Demek ki Şermin bana bakmaya geldi. Onu da öldürmüş. Sonra da sokağa bırakmış. Zaten benim hastaneye yoğun bakıma kaldırıldığım gün o da hayatını kaybetmiş. Canım arkadaşım beni kurtarmaya gelmiş ama canından olmuş.

       En kötüsü ne biliyor musun Emine Hanım? Ben onu kocam sandım. Bu adamla aylarca aynı evde evcilik oynadım. O Kemal gibi saçlarını tarıyor, onun gibi giyiniyor, onun kokusundan kullanıyor ben anlayamadım. Çünkü o Kemal değil. Benim kazada hafızamı yitirmemi kullandı. Ve Kemal'in yerine geçti. Ondan iğreniyorum. Kendimden de...

"Siz ne diyorsunuz Sumru Hanım. Yani bu adam..." Evet, Emine Hanım. İnanın bana, bu adam benim kocam Kemal değil. Her şeyi hatırlıyorum. Adı Kerem. Kemal'in arkadaşı. Peki, Kemal nerede...? Allah'ım ne olur onunda başına bir şey getirmemiş olsun. Yaşayamam...

       "Kötü şeyler düşünmeyin Sumru Hanım. Sizin ne suçunuz var ki sizin hafızanız yerinde değildi ki. Bence hemen polise haber vermeliyiz. Bu adam çok tehlikeli. Aylarca ne büyük bir tehlikenin içinde kalmışız. Hele Sezgin. Yavrucak ya ona zarar verseydi" deyince birden dün çekmecesinde gördüklerim aklıma geldi ve anlattım o da birden, Sumru Hanım bulduk işte cevabı. Bence Kemal Bey yaşıyor yani kocanız. O resimleri neden çeksin saklasın ki. Sonra her gün saat ona doğru bir yere gidiyor. Belki de onun yanına gidiyordur. Ne bileyim bu çektiği sakladığı fotoğrafları ona gösteriyordur. Acaba düşmanlık mı besliyordu size ya da Kemal Beye?

       Bilemiyorum Emine Hanım. Şu an tek isteğim Kemal'in yaşıyor olması. Bu şüphe ile yaşayamam. Öğrenmemin tek yolu var. Onu takip etmek. Bulduğumda Kerem'e kendi ellerimle cezasını vereceğim. Yarın Emine Hanım bende onun arkasından çıkacağım. Oğlum size emanet. Takip edeceğim. Belki ne bileyim beni Kemal'e götürür. Yalnız bu durumu hissetmemesi lazım. Yani her zaman ki gibi davranacağız. Anlaştık mı...?

ŞÜPHEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin