ŞÜPHE/20.BÖLÜM/FİNAL

134 17 5
                                    


ÖDEŞME VAKTİ...

Şu an Emine Hanım'ın müştemilatındayız. Kemal aylardır kapalı tutulduğu için kasları oldukça zayıflamış. Doğru dürüst beslenemediği içinde güçsüz düşmüş. Hele yaşadığı psikolojik travmayı hiç konuşmuyorum bile. Ona en başından anlattım tüm olanları. O beni koruyamadığı için ve bir şey yapamadığı için kendine kızıyor, bense ona bu kadar aşık iken hatırlayamayışıma ...

Kemal'den öğrendiklerim beni dehşete düşürmüştü. Demek ki Aylarca sırf benimle ilgili bilgi alabilmek için samimiyet kurmuş. Sık sık ilişkimiz hakkında sorular sormuş. Tabii Kemal şimdi parçaları birleştiriyor. Hep ilişkimizi destekleyen arkadaşı gibi davranmış. Ben yoğun bakıma kaldırıldığım gün Kemal'i "Karın elimizde!" diye telefonla arayarak o evin adresini vermiş. Kemal de eve girer girmez kafasına vurup bayıltmış sonrası da malum...Her gün öğleden önce uğrayıp yiyecek bırakıyormuş. Kemal 'e ait tüm bilgileri onu tehdit ederek öğrenip kullanıyormuş. Şimdi anlıyordum beni neden tenha yerlere götürdüğünü ya da tek başıma bir yerlere göndermeme sebebini. Tanıdık birilerine rastlamamam için. Ya o bana zorla içirmeye çalıştığı ilaçlar. Benim ve bebeğimin zarar göreceğini bile bile o ilaçları vermeye devam etmek istemesi korkunç...

Evet Kerem her şeyi ayarlamıştı. Kurduğu planda uzun süre tıkır tıkır işlemişti. Ama unuttuğu bir şey vardı. O da benim şüphelerim... Onunla ilgili her zaman içime sinmeyen bir şerlerin olduğunu seziyordum ama çözemiyordum.

Kemal'e bana birkaç saat vermesini istedim. Bunu yapmazsam hayatım boyunca kendimi hep suçlayacağımı ve mutsuz olacağımı anlattım. Kerem 'in bu yaptıklarını cezasız bırakamazdım. Önce cezasını ben vermeliyim, sen iyileşince ya da hazır hissettiğinde ona ne yapacağımıza sen karar verirsin demiştim. Kabul edince yanından ayrılıp onu Emine Hanım'a emanet ettim.

Şu an...

Kemal'in aylarca esir tutulduğu o evdeyiz. Oğlum babasının yanında güvende. Emin Hanım'la beraber uyku ilacı ile uyuttuğumuz Kerem'i o eve taşıdık. Yatağa yatırdık. Sonra Emine Hanım'ı Kemal ile oğlumun yanına gönderdim. Ben ise sabah uyandığında onun yüzünü görmek için sabaha kadar o evde kaldım.

Bir saniye bile gözümü kırpmadan ona bakıyorum. O ise halen ilacın etkisiyle uyuyor. Durmadan uyandığında ona ilk neyi soracağımı ya da ne diyeceğimi düşünüp duruyorum. Ama içimde ki kini, öfkeyi hiçbir şey bastıramayacak gibi görünüyor.

Nihayet kıpırdanmaya başladı. Parmaklığa yaklaşıp gözlerime bakmasını bekledim. Göz göze geldik. Adeta donmuş gibi bakıyor bana. Bense ona nefretle bakıyorum. O kadar çok şey var ki söylemek istediğim. Ama sinirden ağzım kurudu. Dişlerimi sıkıyorum. Aramızda parmaklıklar olmasa neler olacağını ben bile tahmin edemiyorum. İçimden soruyorum. Neden yaptın? Sen nasıl bir sapıksın? Hiç mi vicdanın yok senin? Şermin'i öldürdün, Kemal'in hayatını, özgürlüğünü karısını, çocuğunu çaldın! Bu kurduğun sahte hayatın bir gün biteceğini hiç mi düşünmedin? Pis katil! Adi adam! O... çocuğu

İşte içimden tam bunları söylüyorum ama onun suratına bir türlü söyleyemiyorum. Konuşmaya zorluyorum kendimi ama kelimeler çıkmıyor. Tıpkı hastanede gözlerimi açtığım o gün gibi...

Üç katlı büyük bir eve taşındık. Giriş katını Kemal ile beraber çalıştığımız iş yerimiz haline getirdik. Üst katını da ev olarak kullanıyoruz. Emine Hanım da bizim aileden oldu. Oğlum artık yürüyor ve konuşuyor. Emine Hanım bütün gün onun peşinde. Hem büroda hem de evde yardımcı olması için bir yardımcı tuttuk. Çünkü Emine Hanım'ın sadece oğlum ile ilgilenmesini istiyorum.

Çok uzun süre düşündüm ona vereceğim cezayı. Ya da verdiğim cezanın yeterli olup olmadığını. Yedi ay boyunca sadece ona yemek vermek için gittim yanına. Halen içimde ki öfke bitmedi. Kemal de her seferinde benimle gelmek istedi, ama o evde yaşadığı kötü anları tekrar hatırlamasını istemediğim için engellemiştim. Ama o eve bugün bende son kez gideceğim. Çünkü yarın doğuma gideceğim. Günlerce düşündüm bebeğimi aldırıp aldırmamayı. Ama Kemal "Onun hiç suçu yok ki! Kıymayalım ona! Onu Kerem'in değil de ikimizin bebeği gibi büyüteceğiz Sezgin'in kız kardeşi o!" deyip engelledi beni.

Şu an Kerem'i kapalı tuttuğum evin biraz uzağında gizli tanık olarak polislerin Kerem'i evden çıkarmalarını izliyorum. Onlara kamera kayıtlarını gönderdim. Yasalara göre;

Sonuç;

Şermin'i bile ve isteyerek öldürmekten,

Beni merdivenlerden iterek öldürmeye çalışmaktan.

Kemal'in yerine geçerek sahte evrak düzenlemekten,

Kemal'in özgürlüğünü elinden alarak onu aylarca kapalı tutma suçlarından, ömür boyu hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildi.

...Bugün kızımın doğum günü...

On yaşına basıyor. Kendisi ve Kerem ile ilgili gerçeği bilmiyor. Ağabeyi ve babası ile ona çok büyük sürpriz bir doğum günü partisi hazırladılar. Çok mutlu oldu. Her detayı ile ağabeyi ilgilendi. Zaten hep aklı fikri kardeşini mutlu etmekte. Anne iyi ki bir kardeşim var diyor. Çok iyi anlaşıyorlar. Ben de onların fotoğraflarını çekiyorum.

Ertesi gün...

"Alo Sumru Hanım, gönderdiğiniz doğum günü fotoğrafını Kerem Sezgin'e gösterdik. Bu sabah da koğuşta kendisini asmış olarak bulduk. Başınız sağ olsun..."

-S O N -

Değer verip, zaman ayırıp okuyan herkese sevgiler...

Sıradaki Arkası Yarın Demili Hikayemde yeni bir sürpriz ile buluşmak üzere..

ŞÜPHEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin