BÖLÜM 16

1.7K 124 10
                                    

'Bir miktar delirdim.'🐾

'Madem o dilden anlamıyorsun, bizde behram'ca konuşuruz güzelim'

Yanımdan çekip gitmeden önce kurduğu son cümle buydu. Sırılsıklam bir halde, havuzun başında oturuyordum. Suya yansıyan görüntüme bakıp, sinirle gülümsedim.

Ciddi ciddi öpmüş müydü beni?
"Kahretsin ya!" Sinirliydim, en başta da kendime. Nasıl olurda o hayvanı itip, yumruk yağmuna tutmamıştım. Havuzdan çıktıktan sonra, resmen dilim lâl olmuştu. Son sözleride bana posta gibi koyup, yavaştan uzamıştı. Elimi anlıma götürüp, sertçe vurdum.

"Allah en başta seni kahretsin! Aptal kafa!" Bir yandan kendime saydırıyor, bir yandanda vuruyordum.

"Hey, hey! Ne yapıyorsun sen? " alper son anda kafama gecireceğim yumruğu tutup itti.
"Ne oluyor Loya ! Bu ne hal?" Gözlerimi tekrar sudaki gölgeme çevirdim. Şu silik ifadeyi gördükce, kendimi kurşuna dizesim geliyordu. Ayağımı havalandırıp, havuzdaki gölgemi yok ettim.

"Ne varmış halimde!" Madem gece gece yanıma gelmişti, sinirimi ondan çıkarmama da göz yumacaktı artık.
"Ne yok ki hâlinde." İki elimle kafasını tutup, sıktım.
"Alper, seni boğarım. Git başımdan. " kafasını ellerimin arasından kurtarıp, geri cekildi.

"Ne dedim ben şimdi ya?" Cevap vermeyip, sinirle gelen derin soluklarımı dışarı bırakmaya devam ettim.

Sürekli değişkenlik gösteren bu tavırlarımdan dolayı, muhtemelen Alper beni kafadan kontak biri olarak görecekti. Hoş, şuan bunun derdine düşmemiştim ama, derdimin bu olmasıni tercih ederdim.

"Yinemi Behram! " Ellerini iki yana açıp, havalandırdı.

"Allahım, senden sadece sorunsuz bir gün diliyorum. Ne olur bunu bana çok görme. " duasını da edip, sustuğunda nihayet ortam sessizliğe kavuşmuştu. Islak saçlarımı bir tarafa toplayıp, kafamı aşşağı doğru eğdim. Gök yüzümdeki yıldızlar, yine cok güzel görünüyordu. Aralarında en parlak olanı tekrardan gözüme kestirdim.
"Bu benim!" Etrafta tepki verecek, ne Sarya vardı, ne de İpek , Ege ya da Cenk . Kasfetle icimdeki bücür Loya, tekrardan kabuğuna çekilmişti. Etrafıma bakındığımda o neşeli hallerimiz ya da, cıvıltılı seslerimiz yoktu.

"Surat ifaden, konuşman, tavırların neden bu kadar sık değişkenlik geçiriyor? Cidden o kafanda ne yaşıyorsun merak ediyorum. " söylemiştim değil mi! Tahminlerimde genelde yanılmıyordum.

"Yaşayamıyorum, bunu bilmen yeterli. " cevapsız kalıp, susmayı tercih etti. Dizlerini kendine doğru çekip , önce ayakkabısını sonra da çoraplarını çıkardı. Paçalarını katladıktan sonra oda benim gibi ayaklarını havuza salladırdı.

"Hepimiz bir şeylerden sınanıyoruz Loya . Sadece tek fark, bazılarımızın imtahanları çok daha zor oluyor. Sanırım sen o bâzılarındansın. " belki öyleydi, belkide değil. Benden çok daha berbat halde olan insanlar tanıyordum ben. Sıkıntım şuanki yaşantımdan yakınıyor olmam değildi. Sıkıntım, anıların bilikmiş olmasındaydı. Ardıma baktığımda önceki hayatımdan bir kişiyi bile görememek, canımı fazlasıyla acıtıyordu. Ama yeri geliyordu ki, canımın acımasından rahatsızlık bile duymuyordum.

Sadistlik mi? Kesinlikle sebebi o değildi. Sadece bir insanı büyüten şeyin acıları olduğunu biliyordum.

Keşke daha cok acım olsada daha cok büyüsem..

"Hayır alper. Bâzıları diye bir şey yok." ayaklarını havuzda oynatıp, dalgalanmasını sağladı.
"Bilemeyiz " kafamı iki yana salladım.

"Evren, hepimizi eşit derecede seviyor. Bundan şüphen olmasın. Şu imtahanlar konusuna gelirsek, çok daha fazla şeylerle sınanmak isterdim" kafasını hızla bana çevirip , ela gözlerini gözlerime dikti.

Büyük Vurgun Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin