BÖLÜM 10

2.2K 139 20
                                    

'Zaman unutturmaz, uyuşturur.'🧚‍♂️

Bir kitabın kapağı her açıldığında bir ruh uyanır uykusundan, ve sessizce fısıldar.
'Satırların ardında gizlenmiş geçmişi hanginizin yüreği kaldırabilir?' Ve o günden sonra o kitap, rutubetin taht kurduğu, soğuk odalardan birinde, çürümüş tahta parçasına ait olan raflarda okunamamaya mahkum kalır.

Ve zaman geçer, geçmiş yine tüm inatçılığıyla karşısındadır insanın. Geçecekmiş gibi zannedilen şeylerin acısını hala hissettirdiği vakit ise o ruh yine fısıldar;

"Hiç bir şeyin geçtiği yok. Her şeyi geçiştiriyoruz."
O günden sonra insan ne yapsa da geçmeyeceğini hafızasına ince ince kazır.

'Bazı şeylere küstüm olmadı, barıştım olmadı, yanında kaldım olmadı, görmezden geldim olmadı, affettim olmadı, şans verdim olmadı, unuttum olmadı, yok yani olduramadım, olduramadın ve olduramayacağız.'

_

Eve gelir gelmez, direk odama çıkmıştım. İkiside bendeki farklılığı anlamış olsalar da ses çıkartmadılar. Üzerimi değiştirip, yatağa uzandığımda tek düşündüğüm, biraz uyumak ve aklımdakilerden kurtulmaktı.

Ama ne hikmetse normalde gözü açılmayan loya'nın bugün bir gram uykusu yoktu. Hemen yanımdaki komodine uzanıp, kitabımı aldım. Biraz okuduktan sonra ondanda sıkılmıştım. Kitabı bırakıp, kendimi uyumaya zorladım.

Yaklaşık 5 dakika sonra, kapımın açılma sesi geldiğinde açılmaya dünden razı olan gözlerimi araladım. Ela elinde bir krem olduğunu düşündüğüm şeyle yanıma geldi.

"Loya, bu krem sırtına iyi gelecektir. Sürmemi ister misin?" Ağrımın geçmesini istiyordum evet. Ama ne ona güveniyordum, ne de ona minnet duyacağım bir durum olsun istiyordum.

"Hayır, istemiyorum " suratı düşerken, itiraz etmek icin ağzını araladı.
"Kremi sürdüm diye senden bana iyi davranmanı isteyecek değilim. Amacım sadece iyi olman. " inanır gibi olsamda, yinede sürmesini istemiyorum.
"İyileşmek istediğimi de nereden çıkardın. Paso yatıyorum işte, daha ne? " sadece susup, suratıma bakarken, gözlerimle kapıyı işaret ettim. Arkasını dönüp, yavaşca cıktı. Gözlerimi tekrar kapattığımda, çok geçmeden yine kapı sesi gelince gözümü açmadan bağırdım.

"İstemiyorum diyorum! O beynin bunu algılıyamıyor mu? " Ne cevap geldi, ne de kapının kapanma sesi. Sinirle gözlerimi araladığımda Behram tam dibimde duruyordu. İki adım uzaklaşıp, elini kapıya vurdu. Kapı kapandıktan sonra, tekrardan yanıma yaklaştı.

"İnatçı bir keçi olmaktan vazgeç. " gözlerimi gözlerine dikerek, karşılık verdim.

"Seni ilgilendirmez. " yatakta boşta kalan, yere oturup, tek elini dizine koydu.
"Kız iyilik yapmak istemiş. Odadan niye kovuyorsun?" Buraya gelmekteki tek amacı onu savunmak mıydı yani?
"Sen neden polis oldun ki. Avukat olsaydın" gözlerini devirdi.

"Amacım onu savu--" lafını bıçakla böldüm.

"Amacın tam olarakta bu! Her seferinde ona nasıl davranmam gerektiği hakkındaki öğütlerini üzerime yağdırmaktan vazgeç. Ve kremi sürmesini engelledim, çünkü ona minnet borcum olmasını istemiyorum!" Bir süre susup, sadece suratıma baktı. Yüz hatları keskindi. Kirpikleri uzun, kemimleri belirgin. İlk defa onu bu kadar yakından inceliyordum.

"Bir insana minnet duymakla iyi veya kötü bir insan olmazsın. " amacım zaten iyi veya kötü olmak değildi ki.

"İyi veya kötü olmakla bir sıkıntım yok. Kimseye minnet duymadım. Bu saatten sonra duymamda, gerek yok!" Beni dinlemiyormuş gibi yapıp, elindeki kremi komodine bıraktı. Daha ne olduğunu anlamadan, yarım tşörtümü eliyle kavrayıp, yukarıya çıkardı.

Büyük Vurgun Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin