"Neden evli olduğumuzu unutma istersen."
Telefonu yatağın üstünden aldı ve hızlıca odadan çıktı. Ne kadar zaman geçerse geçsin Selda bazı şeyleri anlamıyordu."Emir ağam ne oldu?"
Hanımağanın bu sorusu Emir'de bir kahkaha isteği uyandırdı. Ne olduğunu sanki bilmiyorlarmış gibi birde soruyordu. Hele Hanımağa yok muydu, o her şeyi çok daha iyi bilirdi. Açıklama yapmak ile uğraşmaktan sıkılmıştı. Nasıl olsa anlamayacaklar veya her zaman ki gibi anlamazdan gelecekleri. Aynı en başındaki gibi. Bu işten de Selda'dan da kurtulamayacağını biliyordu. Kaderi bu konakta bir ağa olarak yazılmıştı. Emir bunları sorgulamayı bırakalı çok olmuştu. Sorgulamak veya yaşananları kafayı yercesine düşünmenin hiç bir faydası olmuyordu. Emir merdivenlerden inerken Sevim Hanim da Emir'in çıktığı odaya girdi.
"Ne oldu yine Selda?"
"Hanımım Emir benden çok uzaklaşıyor. Daha doğrusu hiç yakınlaşmadı ki."
"Onun karısı olacak yapman gereken onu konaktan kaçırmak değil bağlamak! Ve sen hala bunları anlamadın. "
Son sözü söyleyerek dik omuzlarıyla odadan çıktı. Etraftaki kızlara emirler yağdırdıktan sonra kahvaltı masasına indi. Emir'in gitmesini bekliyordu açıkçası. Onu sofrada görmek şaşırtmıştı.
"Ağam ben buradaki işleri bitirdim İstanbul'a dönmek istiyorum"
Babası kafasını tabağından dahi kaldırmadan cevapladı.
"Son ihaleyi bekle."
Ağanın sözüne karşı çıkılmayacağını biliyordu Emir bilmesine fakat yeşil gözlüsünden uzak kalmak ona iyi gelmiyordu bir an önce gitmeliydi.
"Burayı Sinan halledebilir.İstanbul daha önemli."
Her zaman ki gibi Emir'i dinlememiş veya duymazdan gelmişti.
"İkiletme lafımı."
Emir dişlerini sıktı. Son sözü yine babası söylemişti. Bura da ki adalet hiçbir yerde yoktur herhalde diye geçirdi içinden.Oysa dışarıdan konağın içindeki yaşam ne kadar da imrendiriciydi. İçine girdikçe çatlaklıklar artıyordu. Kimse bilmezdi burada yaşananları hanımağa çok güzel saklar rakiplerinin gözüne güçlüyüm bakışlarıyla bakardı. Hoş herkes bu güçten memnundu ya bu konakta. Emir hariç tabi. Belki de Derin'i konağa getirmeliydi. Sonra onun burada ne kadar eğreti duracağını düşündü. Herkes bir yere aitti ve Derin kesinlikle buranın insanı değildi.
"Afiyet olsun."
Peçeteyi fırlatır gibi bıraktıktan sonra hızla konağın koca kapısından çıktı. Adamlar hızla arabayı konağın önüne çekerken Emir'de vakit kaybetmeden bindi arabaya. Gaza bastıktan sonra telefonunu eline alıp küçüğünün numarasını tuşladı.
"Efendim."
"Nasılsın güzelim?"
"Aç."
Emir yarım saat önceki mutfakatan gelen kırılma seslerini hatırlayınca kahkaha atmamak için kendini zor tuttu. Derin ne zaman mutfağa girse bir şey yapamıyor üstelik mutfağın yarısını kırıyordu.
"Dışarıdan söyleseydin bir şeyler."
"O alay tınısını hemen sesinden at elbet döneceksin buraya. Hoş artık gelmeyeceğini düşünmeye başladım ya."
Derin'in hiçbir şeyi içinde tutamaması Emir'in hoşuna gidiyordu. Tam olarak şeffaftı. Hiç bir zaman bir şey saklayamazdı. Bunu açık sözlülük veya patavatsızlık olarak görmüyordu. Bir çok durum da işine yarıyordu.
Şimdilik dönmek konusun da söyleyebileceği bir şeyi olmadığı için o konuyu es geçti ve direk en baştaki kısma cevap verdi."Atmazsam ne olur?"
Diye sordu Emir muzipçe. Derin'in sinirlenmesi çok hoşuna gidiyordu. Yüzünün halini görmek isterdi. Sinirlenince yeşil gözleri büyüyor, eli kavgacı kadınlar gibi belini buluyordu yanakları ise sinirle kızarıyordu.
Bir süre Derin'in hımlamaları duyuldu. Düşündüğü belliydi."Öpemezsin."
Diye mızmızlandı.
"Ama dayanamam ki."
Dedi Emir sesini çocuk gibi çıkarmaya çabalarken. Derin'in yaşam enerjisi kesinlikle geçiciydi. Kimsenin Emir'i görmediği hallerde Derin görüyordu.
"Düşündüm de bende dayanamam."
Sesinde ki cilve Emir'in bir an önce İstanbul'a gitme isteğini arttırıyordu.
"Ah kim bana dayanabilir ki?"
"Ukala."
Diye cırladı birden başkalarının Emir'e baktığı düşüncesi bile sinirlerini hoplatmaya yetiyordu.
"Kıskanç sevgilim benim."
"Ergenler gibi itiraz edemeyeceğim. Kıskancım evet."
Emir gülümsedi. Ardından Derin'in Selda'yı öğreneceğini düşündü. Birisinin Emir'e bakması bile onu çıldırtırken sevgilisini paylaştığını öğrenmesi? Derin'in töreyi, Mardini, kuralları umursamayacağını biliyordu. Bazen söylemeyi düşünmüyor değildi fakat sonra olacakları tahmin ediyor ve vaz geçiyordu. Gülümsemesi solmaya başlamıştı. Hep böyle mi olacaktı acaba? Gerçekler aklına üşüsünce hep içinden çıkılmaz hallere girip söyleyecek bir şey bulamayacak mıydı?
"Böyle daha çekicisin."
Derin bir kahkaha attı. Hep gül diye geçirdi içinden Emir. Bir gülüş tüm dertlerini unutturabiliyordu.
"Ya benimsin ya kara toprağın hayatım. "Bu kez kahkaha atma sırası Emir'deydi. Belki de Derin o kadar da kötü durmazdı burada?
"Seninim."
"Bende senin"
Genç kadın bir gün bunu söyleyeceğini düşünmezdi aslında. Benimsin, seninim tarzı kelimeleri hep itici bulmuştu. Ta ki Emir'e kadar. O farklıydı. Ona teslim olmaya gönüllüydü. Ve ekledi;
"Sonsuza kadar birbirimize aitiz..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkili Hayat
Ficțiune adolescențiGösterişli, ışıklı, huzurlu, modern bir İstanbul ve kokusunda huzur bulduğu, sevdiği, sevildiği Derin.. Zorlu, zorunlu, nefret ettiği Mardin ve hiç bir zaman kalbinde yer edinemeyen karısı Selda... 29.12.2015 #80 Genç Kurgu Yalan içinde #212 12.05.2...