Öyle garip duygular içindeydi ki. Bir kaç saniye kadının yüzüne baktı sadece. Beyni durmuştu. Kalbine bir şeylerin battığını hissediyordu. Bu batan şeyler hayal kırıklığıydı. Ne diyeceğini, ne yapacağını şaşırmıştı. Az önce küçümsediği kadının söylediğine cevap bulamıyordu şimdi. İki saniye için de insanın duyabileceği en kötü şeyleri duymuş ve hissetmişti. Canı yanıyordu. Can yakmak istiyordu. Fakat acı çekmekten başka hiç bir şey yapamadı. O kadar beter bir durumdu ki bu. Hala inanamıyordu. Şaka olamayacak kadar gerçek, gerçek olamayacak kadar kötüydü. Ve her şey anlamsız gelmeye başladı. Güven yoktu, aşk yoktu ve en önemlisi ortada Emir ve Derin'den ibaret olan bir ilişki yoktu. Aynı anda vücudu bir şeyler batırılıyormuş gibi yanıyor, kulakları uğulduyordu. Gözleri yanıyor ama ağlamak için bile harekete geçemiyordu.
"Kim gelmiş sevgilim?"
Zar zor ağzını açtı. İçinde bir çok duygu barındıran sesiyle cevapladı bir kaç dakikaya kadar her şeyi olan adamı. Gülmek, delirmiş gibi kahkahalar atmak istiyordu. En çok da az önce duyduklarının yalan veya kabus olmasını istiyordu.
"Karın."
Şimdi çıkan ses Derin'e o kadar yabancıydı ki. İlk kez bu kadar soğuktu. Kızgındı , kırgındı ve parçalanmıştı. Bağıramamıştı bile. Emir'in yanlarına gelmesini beklemeden hızlıca salona girdi ve üzerindekini çıkarıp kendi elbisesini yerden alıp giydi. Koltuğun yanında duran ayakkabıları da hemen ayağına geçirdi ve salondan çıktı. Emir hızlıca gelmiş yalnızca altında ki eşofmanla ve yüzüne hakim olan çökmüşlükle Derin'e bakıyordu. Yıllardır korktuğu başına gelmişti. Derin'i kaybetmişti, ellerinden kayıp gitmişti. Tutamıyordu onu. Diyebileceği bir şeyi yoktu ki. Kendini ne diyerek savunabilirdi? Bir açıklaması mı vardı? Çaresizdi. Derin hızlıca yanından geçti. Sadece kısa bir saniye baktı gözlerinden bile okunan hayal kırıklığıyla ve kapıdaki kadının omzuna çarpıp çıktı evden.
"Derin!"
Emir'in bağrışını umursamadan merdivenlere yöneldi. Hızlıca inmeye başladı. Ayaklarında ki güç tükeniyordu. Hiç bir şeyi hissedemez olmuştu.
"Karısıyım"
Kulaklarında bu kelime çınlıyordu. Oysa bir gün o söyleyecekti bunu. Güvenle, eli Emir'in elinde ''Karısıyım'' diyecekti.
Koşmaya başladı. Emir'in arkasından gelip ona yetişmesini istemiyordu. Onu her zaman arayan gözleri şimdi onu görmek istemiyordu. Ondan nefret ettiğini bağırıyordu aşık kalbi. Yıllarca koca bir yalanla yaşamıştı. Ne kadar da komikti. Adamın ona ait olduğunu dile getirirken, o adam bir başkasının kocasıydı. Belki de alay etmişti Emir. Gerçekleri bilerek gülmüştü içten içe. Bir başkasının kocasına ait olmuştu. İş gezisinde olduğunu söylediği zamanlar o kadının yanındaydı. İşler hiç bir zaman uzamamıştı. Emir karısından ayrılamamıştı. Şimdi onu uyaran herkese hak veriyordu. Daha çok geçmeden Rüzgar haklı çıkmıştı. Emir'i sevdiğine pişmandı. Arzu haklıydı. Emir sadece gönül eğlendirmişti. Onu metres yerine koymuştu. Bilmeden o nefret edilen kadınlardan olmuştu. Belki de başkalarını yargılarken o kullanılmıştı. Genç ve aşık kalbi o kadar büyük bir acı içinde boğuluyordu ki. Buna dayanamıyordu. Emir ona küçüğüm derdi. Bu acıyı kaldıramayacak kadar küçük ve savunmasızdı. Yolun ortasında durdu. Nereye gideceğini bilmiyordu. Dün yanına almadığı parayı ve arabasını şimdi arıyordu. Evi buraya çok uzaktı. Yürüyerek gidemezdi. Bu saatte doğru düzgün taksi bile yoktu sokakta. Arzunun evi zaten karşı taraftaydı. Buraya tek yakın olan kişi vardı. Mesafeler kadar ruhen de yakındı. Rüzgar'ın evine doğru yürümeye başladı. En fazla on beş dakikaydı buraya. Gidebileceği başka kimse yoktu. Arkasına baktı. Emir'in evinden uzaklaşmıştı. Ve arkasından gelen yoktu. Sevinmiyordu buna. Daha çok acı oturmuştu içine. Gelmesin derken bile gelsin istemişti. Açıklasın, ellerini tutsun inanana kadar uğraşsın istiyordu. Hoş o şuan belki de karısına açıklama yapıyordu. Derin'den tek gecelik olarak bahsediyordu. Kendini affettirmeye çalışıyordu.Evin önüne geldiğinde üç yıldır uğramadığı eve baktı. Adresi hatırlaması bile şaşırtıcıydı. Bir zamanlar her gün buraya gelirdi. Bu unutulur muydu? Gidecek bir yer ararken mantıklı gelen şey şimdi hiçte mantıklı değildi. Daha fazla yürüyemezdi. Yığılmamak için zor tutuyordu kendini. Koşmaktan bacakları, yaşananlardan ruhu yorgun düşmüştü. Rüzgar'ın burada yaşadığından bile emin değildi. Şansını deneyecekti. Emir'in ihanetinden sonra Rüzgar'ın yüzünde oluşacak ben biliyordum sırıtışına bile dayanabilirdi. Bahçeden içeriye girdikten sonra bir süre kapının önünde durup zil ile bakıştı. Allah'ın ondan yana olup kapıyı açanın Rüzgar olması için dua etti. İçinden "Lütfen... Lütfen.." diye mırıldanıp zili çaldı. Kapıyı açan gözlerini ovuşturan, saçları dağınık bir Rüzgar olmuştu. ellerini gözünden çektikten sonra şaşkınca baktı. herkesi bir gün kapısında bulacağını tahmin edebilirdi ama Derin imkansızdı. Hele de dün ki konuşmadan sonra bu kadar çabuk gelmesi.
"Derin?"
Tanıdık bir sesi duymasıyla kendini zor tutan yaşlar akmaya başladı. Şimdiye kadar bile dayanması mucizeydi. Rüzgar bir kaç saniye inceledikten sonra dayanamadı.
"Hey gel buraya."
Derin'i kendine çekip sarıldı. Rüzgar buydu işte. Bir çok kişiden farklı kılan özelliğiydi bu. Ne olursa olsun ihtiyacı olan insanın yanında olurdu her zaman. Kucak açmayı, sığınan insana iyi gelmeyi bilirdi. Derin'in ise şu an başka kimsesi yoktu. En acısı ise şu an başkasına sarılmasına sebep olan Emir'di.
![](https://img.wattpad.com/cover/15383984-288-k145526.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkili Hayat
Teen FictionGösterişli, ışıklı, huzurlu, modern bir İstanbul ve kokusunda huzur bulduğu, sevdiği, sevildiği Derin.. Zorlu, zorunlu, nefret ettiği Mardin ve hiç bir zaman kalbinde yer edinemeyen karısı Selda... 29.12.2015 #80 Genç Kurgu Yalan içinde #212 12.05.2...