3.Bölüm

7.6K 321 5
                                    


Hiddetle kalktı yerinden. Amacı saygısızlık yapmak değildi elbet ama eğer çocuk yapacaksa bu Selda'dan veya bir başkasından değil Derin'den olacaktı. Evet çocuk hayalleri vardı. Kendisini karşılıksız seven, tatlı sesi ile  baba diyen, peşinden ufacık boyu ile dolanan kendinden ve en önemlisi sevdiği kadından olan bir parçayı istiyordu. Zoraki bir evliliğin getirdiği zoraki bir çocuğu değil.

"Şimdiye kadar herseye göz yumdum ama bu kadarı olmaz ağam. Onu sevmediğimi dahası  onunla zoraki bir şekilde evli olduğumu biliyorsunuz daha neyin çabası bu?"

Dişlerinin arasından çıkan kelimeler birazdan patlayacağını gösteriyordu. Yine de karşısındaki kişinin bir ağa oldugu için değil babası olduğu için kendini sakinleştirmeye çalıştı.

"Oğlum bizim-"

Annesinin lafını böldü. Zaten her şey onun başının altından çıkıyordu buna emindi. Bir de açıklamasını dinleyip daha fazla sinir olmak istemiyordu.

"Ben biletimi aldım işlerimde bitti İstanbul'a dönüyorum."

Hanımağa tekrar lafa karışacakken Rıza Bey onu durdurdu. Birbirlerinin kalbini kırmanın lüzumu yoktu. Elbet tekrar dönecekti buraya Emir. En azından sakinleşmeliydi.

Emir hızlıca çıktı konaktan. Şoföre haber verdikten sonra gelen arabaya bindi. Havalanına yaklaştığı her saniye biraz daha yaklaşıyordu Derin'ine.
Süpriz yapacaktı. Kapıyı açtığında yüzünde oluşacak gülümsemeyi hayal etti. Ve tekrar huzuru hissetti. Bu kıza duyduğu aşk az uz bir şey değildi. Her hücresine kadar içine işlemişti küçüğü. Kısa bir yolculuktan sonra havaalanına geldi. İşlemleri hallettikten sonra uçağın kalkmasını sabırsızlık ile beklemeye başladı.

Derin sinirle elinde ki kaşığı bangonun üstüne fırlattı.

"Yemek yapmak bu kadar zor olmamalıydı."

Manikürlü tırnaklarını bangoya vurarak ritim tutmaya başladı. Oflarken biçimli kaşlarını çattı.

"Yapabilirsin kızım."

Kendini motive ettikten sonra etrafta ki yarı pişmiş yarı pişmemiş malzemeleri çöpe attı. Dağınıklıkları topladıktan sonra telefonundan basit bir tavuk tarifi açtı. Tavuğu ve renk renk süs biberlerini çıkardıktan sonra kesme tahtasını çıkardı. Derin bir nefes aldıktan sonra hızlıca verdi ve tavuğu kesmeye başladı. Bir kere inat etmişti ne yapıp edip yemek yapacaktı. Yeteri kadar herkesin diline düşmüştü zaten. Kestiği tavukları mutfağıyla aynı renk olan tenceresinin içine koydu. Her ne kadar mutfağı kullanmıyor olsa da mutfak eşyalarına bir o kadar özeniyordu. Tavuklara biraz da yağ koyduktan sonra tencereyi ocağa bıraktı. Başarmışlığın verdiği mutlulukla gülümsedi. Biberleride kesmeye başladı. Biberleri de kendi kişiliği gibi renkliydi. İki üç renk biberin birlikte oluşturduğu uyuma gülümsedi. Yirmi dakika sonra ince ince kesme işini bitirmişti. Kaşık alıp tavukları karıştırdığında hâlâ pişmediğini gördü. Oysa bunca zamanda pişmeliydi.

"Ama neden pişmiyorsunuz siz ?"

Dedi ağlamaklı sesiyle. Tamam bu konuda deneyimsiz olabilirdi fakat bu kadar sürede pişmesi gerektiğini biliyordu. Hem tarifte de yirmi dakika diyordu. Kafasını eğip ocağa baktı. Ocağın kapalı olduğunu gördüğünde bir kaç küfür mırıldandı. Ocağı açtıktan sonra tavukları karıştırmaya başladı. Gelen cızırtılar piştiğinin bir simgesiydi. Dudaklarında kocaman bir gülümseme belirdi. On dakika sonra biberleride ekledi ve baharatları da koydu. İçin de oluşan başarı sevinci yerinde durmasına mani oluyordu. Hemen bir şarkı açtı. Bir yandan yemeği karıştırıyor bir yandansa kalçasını sallayarak şarkıya ayak uyduruyordu.

"La la la ben hep böyleydim."

Kapının çalmasıyla kaşığı elinden bıraktı ve telefondaki müziği kapattıktan sonra hızlıca kapıya koştu. Kapıda ki her kimse çok bekletmişti onu. Kapıyı hızlıca açtı. İçinde bir kaç tonu barındıran gözleri birden kocaman oldu.

"Emir!"

Attı kahkaha ile birlikte kendini de Emir'in kucağına atmıştı. Emir kolayca kırk kilo olan sevgilisini kollarıyla sardı. Onun bir çocuğa ihtiyacı yoktu ki zaten Derin bir çocuktan farksızdı.

"Hoşgeldin."

Diye şakıdı adeta. Emir bu haline gülümsedi. Şimdi içinde ne sinir ne de başka bir şey kalmıştı. Mardin'de yaşadığı tüm olumsuzluklar, sıkıntılar ve yol boyunca beynini yoran düşünceler son bulmuştu.

"Hoşbuldum."

Emir'in kokusu dışında bir koku daha burnunu doldurun hemen çok sevdiği o kollardan ayrıldı.

"Eyvah yemek!"

İkili HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin