Rüzgar sonunda Derin'i ikna edip yatırabilmişti. Kendisi de bir süre kapıda durup yıllardır ayrı kaldığı güzelliği izledi. Ve sonra onunla aynı evde olmanın verdiği huzur ile odasına gidip kendisini huzurla yatağına bıraktı. Sanki iki oda öteden bile kokusunu duyabiliyordu. Yanına gitmeyi o kadar çok istiyordu ki ama bu durumda yanına gitmek fırsatçılık olurdu. Rüzgar bunu yapacak değildi.
Emir ise tüm gece boyunca içmişti. Selda ise uzaktan Emir'i izlemişti. Yanına yaklaşmaya cesaret edememişti ama eninde sonunda konuşmadan kaçamayacağını biliyordu ve bunun huzursuzluğuyla bir odaya gidip kıvrıldı ve huzursuz bir uykuya daldı.
Yeni bir güne herkes farklı bir yerde gözlerini açarken hepsinin ortak bir yanı vardı oda içlerindeki huzursuzluk ve hüzündü. Derin gözlerini mide bulantısıyla açtığında hızlıca banyoya koştu. Yavaşça klozetten doğrulduğunda elini duvara yasladı ve kendine gelmeyi bekledi. O an dönen başı ile sanki tutunacak bir yer bulamamış gibi yere çöktü. Bir kaç gündür ertelediği bulantılar onu bulmuştu. Hiç derdi yokmuş gibi birde sabaha biraz daha huzursuz açmıştı gözlerini. Hoş dünden sonra huzuru pek bulamayacaktı ya. Gözü klozete takıldığında bir anda eli karnını buldu.
"Olamaz."
Diye fısıldadı eli hala karnındayken. Böyle bir şey bu durumda olamazdı.Yerinden doğrulmaya çalıştı ama karnına giren sancıyla gözlerini yumdu ve tekrar bıraktı ince bedenini soğuk zemine. Bir an önce kafasında ki soru işaretini gidermek adına eczaneye gitmeliyd . Ama bunu yapabilecek ne gücü vardı ne de üzeri müsaitti. Rüzgardan da isteyemezdi ki. Ama mecburdu da. Yoksa içindeki huzursuzluklara yeni bir tane daha eklenecekti. Yavaşça yerinden kalktı ve yüzünü yıkadı. Karşılacağı tabloyu bildiği için aynaya bakmadan çıktı banyodan. Kapıyı açtığı anda Rüzgar ile burun buruna geldi .Rüzgar gülümsiyerek Derin'e bakıyordu. Derin'de zoraki bir gülümsemeyle karşılık verdi.
"Günaydın."
Derin için pek aydınlık bir gün değildi. Yaşadığı hayal kırıklığından sonra bir de bebek şüphesi içine yerleşmişti.
"Hadi mutfağa geçelim. Kahvaltı hazırladım."
"Sen ve kahvaltı hazırlamak?"
Büyük yeşil gözlerini kısarak Rüzgar'a baktı.
"E insan kafe açınca öğreniyor."
"Yoksa menüde seninde spesiallerini görebilecek miyiz?"
"Yok onu göze alamadım. Müşteri kaybetmek istemiyorum."
Derin çok hafifçe gülerken, üzerinde ki huzursuzluğu çok azda olsa atmıştı ve bu Rüzgar'ın gözünden kaçmamıştı. Onu az da olsa güldürmek kendisini de çok mutlu ediyordu. Derin'im dedi içinden. O kadar anlamlı ve güzeldi ki. Aklından çıkan konu tekrar kendini hatırlattığını eski huzursuzluğundan daha büyük bir huzursuzluk kaplamıştı içini.
"Rüzgar ben senden bir şey isteyeceğim."
"Tabi."
Rüzgar iç sesiyle boğuşurken birden dikkatini Derin'e verdi. Derin yere bakmaya başladı. Nasıl söyleyeceğini bilemiyordu. Sonuçta bu ekmek veya telefon istemek gibi bir şey değildi ki. Üstelik isteyeceği kişi hala kendisini sevdiğini söyleyen eski sevgilisiydi.
"Hamilelik testi alır mısın?"
Bir kaç dakikanın sonrasında anca Rüzgar'a bakabilmişti. Derin'im diyemeceğini çok iyi anlamıştı. Derin'i başkasına aitti. Bu canını yakıyordu ama yapabileceği hiç bir şeyi yoktu.
Emir sabah erkenden evden çıkmış ve Derin'i aramaya başlamıştı. Neredeyse tüm arkadaşlarına bakmıştı fakat bir türlü bulamamıştı. Telefonu Emir'de kalmıştı. Bulması daha da imkansızlaşıyordu. Ailesine bile gitmişti. sat akşamın yedisini gösterirken arkadaşını arayıp Derin'in bilet alıp almadığını araştırmasını istemişti. Oradan da bilet alınmadığı bilgisi gelince iyice telaş sardı genç adamın içini. Ya biricik küçüğünün başına bir şey gelmişse. İşte o zaman yaşayamazdı Emir. Evine yaklaştığında Selda ile yapacağı konuşmaya da yaklaşıyordu. Sinirleri iyice gerilmişti. Selda'dan her şeyin hesabını soracaktı ama bu halde giderse elinden kaza çıkmaması imkansızdı. Biraz daha oyalandıktan sonra eve girdi. Selda koltukta oturmuş bir noktaya bakıyordu.
"Ne yapmaya geldin buraya?"
İrkildi ve Emir'e baktı.
"Emir ben... ben.""
Diyecek bir şeyi yoktu. Evet Emir hep soğuktu ama daha önce hiç bu kadar korkutucu olmamıştı. Bu emir çok farklıydı ve bu Selda'yı korkutuyordu.
"Sen ne? Hayatıma girip düzenimi bozma hakkını sana kim veriyor? Ben senin yüzünden hayatımın kadınını kaybettim. Dua et Selda ona bir şey olmasın. Dua et yoksa onun başına gelenden çok daha beterini yaparım ve bu sefer seni Hanımağa'n bile kurtaramaz. Yarın ilk işin Mardin'e dönmek olacak!"
Sinirle odasına gidip kapıyı çarptığında arkasında hıçkırıklara boğulan bir kadın bırakmıştı. Tokat yemiş gibi hissediyordu Selda. Her zaman olduğu gibi yatakta tek başına kıvrıldığında düzgün bir aileyi hayal ederdi. Düzgün bir çocukluğa sahip olmamıştı. Sıcak bir ailesi yoktu. Sürekli hır gür eksik olmazdı. Küçük yaşta evlenmişti. Sonra kocasını kaybetmişti. Emir ile tekrar evlendirildiğinde, ufakta olsa hayalleri olmuştu. Emir etrafında ki adamlardan farklıydı. Ne ağabeyleri ne de babası gibi kaba sabaydı ne de ilk eşi gibi sadece emirler yağdırmayı bilirdi. Süs bebeği diye tanımladığı kadına o kadar özenmişti ki. O kadın böyle bir adam tarafından sevilmeyi yaşamıştı. Emir'in onun gidişinin arkasından nasıl çöktüğünü görmüştü. Basit biri değildi o süs bebeği. Emir için çok derin anlamları vardı. Yavaşça koltuğa kıvrıldı ve göz yaşlarını akıtmaya başladı. Bu gece uyku haramdı ona.
Derin elinde ki teste bir kez daha baktı ve bağırarak testi fırlattı. Biten yaşlar tekrar başlarken eli istemeden karnına gitti. O oradaydı işte içindeydi. Düne kadar güvendiği, sevdiği, canını bile feda edebileceği adamın bir parçasıydı o. Rüzgar ses duysa bile girmeye cesaret edememişti içeriye. Derin'in hamile olduğunu anlamış ve içeriye girmeye cesaret edememişti. .Derin banyodan çıkıp kendini yatağa attı. Yaşlar hızlı hızlı akarken hıçkırıklarını içinde tutamaz oldu. Eğer bu haberi düne kadar öğrenseydi ne kadar da güzel olurdu her şey. Ama şimdi o gecelerden pişmanlık duyuyordu. Eli yine istemeden karnını bulmuştu. İstese de istemese de o oradaydı ve Derin Allah'ın verdiği canı alamazdı. Hem ne yaşanmış olursa olsun bu bebek sevdiği adamın bir parçasıydı. Ve tek başına çocuğunu büyüten bir çok anne vardı. Derin de bunlardan biri olup tek başına büyütebilirdi bebeğini. Yavaşça göz kapakları yorgunlukla kapandı.
Sabah gözlerini açtığında hala aynı pozisyonda olduğunu gördü ve bir kez daha karnındaki gerçek aklına geldi. Gözleri bir kaç saniye karnında takılı kaldıktan sonra tekrar kulaklarında geçmişin İzleri yankılandı. '"arısıyım." Yavaş yavaş akmaya başlayan yaşları sildi. Daha fazla ağlamak istemiyordu. Gözleri iğne gibi batıyordu. Ve ağlamak yalnızca güçsüzler içindi.
"Neden seni tek başıma büyüteyim ki? Senin de mutlu bir aile de büyümeye hakkın var. O kadın babanın hayatından çıkacak. Annen senin babasız olmana izin vermeyecek bebeğim. Bir başka kadın yüzünden eksik kalan sen olmayacaksın. Bundan sonra hepsi korkacak annenden. Çünkü benim gücüm sensin."
Ağlayarak uyuyan kadın çaresizdir
Gözyaşlarını silerek uyanan kadın tehlikeli.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkili Hayat
Fiksi RemajaGösterişli, ışıklı, huzurlu, modern bir İstanbul ve kokusunda huzur bulduğu, sevdiği, sevildiği Derin.. Zorlu, zorunlu, nefret ettiği Mardin ve hiç bir zaman kalbinde yer edinemeyen karısı Selda... 29.12.2015 #80 Genç Kurgu Yalan içinde #212 12.05.2...