"TEHLİKE"

642 51 6
                                    

"her gün biraz daha gecikiyorsun dün ölmüş olabilirdim".

19.BÖLÜM

gözyaşlarımı yeterince tutmuştum artık bırakma vaktiydi onsuz bir hayat istemiyordumki ben. ona olan herşey banada oluyordu en çokta kalbime deyiyor ve sızlatıyordu. uzun ince parmaklarına son bir öpücük daha bırakıp gözyaşımın parmaklarına temas etmesine izin verdim.gözlerimi saçlarına çevirdim ve uzanıp  öpücük bıraktım.

hastaneye nasıl geldik,bu iki gün nasıl geçti hiçbir fikrim yoktu tek bildiğim elini hiç bırakmamıştım eğer sahiden giderse onunla olmak içindi...

gözümü her kırptığımda kirpiklerimden gelen ıslaklıkla titriyordum kulağımda gitarla bana eşlik ettiyi şarkı uğulduyordu.ve akıl almaz bir sancı daha canımı ölesiye yakıyordu düğüm düğüm kalıyordu çıkmak için savaş veren sözler ardından kısık bir sesle "yanındayım ömrüm" diyebiliyordum.

çünkü başka bir şey gelmiyordu elimden hiçbirşey gelmiyordu işte!!!

koltuğu biraz itikliyip kapıya yöneldim seren ve tutku kolidorun sonundaydı farkedince yanıma geldiler söylüyücek birşey bulamıyordum tek istediğim uyanmasıydı.

SEREN=otele dönüp biraz dinlenmelisin

ASYA=evet dönücem ama bir saate gelirim diyip hastaneden çıktım bunun hesabını sormak zorundayım ılgaz mutlaka bu işin içindedir  artık bize yapılan hiçbirşeye sessiz kalmıycaktım hastaneden çıkıp bir taksiye atladım birarada serap hocaya herşeyi anlatmam gerekiyordu her ne kadar durumu anlasada belli etmemişti çok geçmeden taksi otelin önünde durdu.

hava serinlemişti birdenbire iki gündür askılı badi ve şortla geziyordum bunun sonunda hastanede yatan ben olursam şaşmam kendimi düşünücek halimde hiç olmadı tek istediğim eymenin iyileşmesi.

otelin kapısında sigara içen kıvanca baktım yorgun bir hali vardı ve beni fark etmemişti benimde ona görünmeye niyetim yoktu bana engel olmasını istemiyorum hızlıca ılgazın odasının bulunduğu kata çıktım avuçlarım terliyordu dizlerimde hiç olmıycak yerde titriyordu bu hiçte hayra alamet değildi.

odaya ulaştığımda kapının sonuna kadar açık olmaı beni iyice ürkütmüştü. gecenin bir vakti böyle dolaşmak kulağa hoş gelmiyordu evet ama en az benim onlardan korktuğum kadar onlarında benden korkmasını istiyordum.

bu tarz olaylarda ece asla tek başına hareket etmezdi iyi ama ona yardım edenler kimdi?

 EYMENİN GÖZÜNDEN

vücudumdaki ağrıyla ufak bi inilti çıkardım nerdeydim böyle?  hastane? kalkmaya çabalarken ayağımdaki ve kolumdaki alçı dikkatimi çekti.

geniş oda camından kalktığımı farkeden tutku içeri girdi ve beni geri yatırdı elimi çekip "bırak" dedim pek aldırış etmedi.

EYMEN=asya o nerde dedim çekingen bir tavırla.

TUTKU=otele gitti ama iki gündür hep yanındaydı.

kendime engel olamıyarak gülümsedim benim yanımdaydı bilseydim daha önceden hastanelik olurdum tutku kaşlarını çatıp "ibnelik yapma "dedi gülmek istiyordum fakat kaburgamı kaplıyan ağrı buna izin vermiyordu.

EYMEN=bu nasıl oldu?

TUTKU=yılan attan düşmene sebep oldu dedi. öfkeyle mırıldandım kıvançın kazanmak için hile yaptığını düşünüyordum  ama seren odanın kapısından "at o fikri kafandan diye" çıkıştı.

EYMEN=ozaman kim bana zarar verdi böyle birşeyi kim isterki?

SEREN=ece!!!

şaşkınlığımı gizliyemiyordum iyi ama bundan ne gibi bir çıkarı olabilirdiki?

ASYANIN GÖZÜNDEN

adımlarımı büyük büyük atıp odaya girdim  ikidebir arkamı kontrol ediyordum geride bıraktığım kolidorun ışıkları ardımdan yanıp sönmeye başladı açık camlardan giren rüzgar yanağıma temas edip kapının sertçe kapanmasına neden oldu.

iç sesimin bana sövmesine izin verdim buraya tek girmek akkıllı işi değildi.

ASYA=ılgaz  burdamısın?

odanın ışığıda yanıp sönmeye başladı karanlık olduğu sırada önümden birinin geçtiğini farkettim ve çığlık atmamak  için elimle ağzımı kapattım ışık yandığında önünde durduğum aynanın üstündeki not gözüme ilişti.

NOT
cevabı yanlış yerde arıyorsun şanslı sürtük tehlike içinizde.....

kağıdı yere atıp odadan çıktım kolidordaki bütün odalara girip notu bırakanı aradım ama kimse şüpheli görünmüyordu zaten herkimse çıkıp ben yaptım demezdi saklanmayı bilen biri olmalıydı.

TUTKUNUN GÖZÜNDEN

eymeni dinlenmesi için odada bırakıp bahçeye çıktık serenin sessizliği beni delirtiyordu bana kızgın olduğunu biliyordum ama  sesini duymaya ihtiyacım vardı.  geçen bir kaç  dakikanın ardından seren bana dönmüştü sonunda benimle konuşmaya karar verdiğini düşündüm ama ağzı açık bir şekilde arkama bakıyordu sıcak çay parmaklarından ayrılıp zeminle buluştu.

gözlerindeki korku geriye bakmamı emretsede kısık sesle hastaneye kaçmamı istedi hiçbirşey söylemeden girişe doğru koştum biraz arkamdan oda koşuyordu yangın merdivenlere ulaşmamız uzun süreceğinden en son kata indik nefes nefese kalmıştık oldukça sessiz bir kattı kendimizi arızalı yazan bir kapıdan içeri zor attık.

SEREN=silahlı adamlar ellerini kollarını sallıyarak bize doğru geliyordu dedi güçlükle sesi ağlamaklı ve kısık çıkmıştı.

TUTKU=sakin ol bir yolunu bulucaz diyip arkadaki kırık dolaplara yönlendim adamların kafasına geçirebiliceğimiz sert birşeyler lazım?

SEREN=ellerinde silah vardı cümlesinde neyi anlamadın?

gözlerimi onun korku dolu mavi gözlerine sabitledim  "HIRSIZ-POLİS oynuyucağız".

SEREN=ne?

anlamıyıcağını biliyordum dolaptan iki demir çıkardım ve birini ona uzattım.

SEREN=sert derken demirimi kasdediyordun  bununla şansımız yaver giderde onlara vurursak ölürler diye bağırdı bunu kasdetmediğimi biliyordu adamların sesi kapıdan yükselince asılı naylonun arkasından boş bölüme geçtik sırtımda hissettiiğim silahla ellerimi kaldırdım demir yere düşüp kulaklarımı çınlattı neredeyse 5 kişiydiler serenin kafasına silahı dayıyıp kahkaha attı yüzlerindeki maske onları saklıyordu.,

X=sizin HIRSIZ-POLİS serüveninizde buraya kadarmış.....

"MAVİYİ SEVEMEZSİN

                  SİYAHA AŞIKKEN"

multimedya(asya,eymen,tutku,seren)

YANLIŞ ROL ...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin