Öyle mutluyum ki
İnan,
Durmadan yakardım o gece
Gecemiz bir kat daha
Uzasın diye. –Sappho (çv. Cevat Çapan)2017, Nisan
Bir hafta.
Bir hafta geçmişti Im Yoona ve Kwon Yuri tanışalı. Bir hafta ne kadar uzun olabilirdi ki? Hele de işiyle meşgul olan Yoona ve bir haftada Seul'un her yerini gezmiş olan Yuri için ne kadar uzun olabilirdi bu hafta? Akıp gitmesi gerekirdi. Öyle olmalıydı. Ama işte... Olmamıştı. Olamamıştı. O günden beri, her an aklındaydı Im Yoona'nın esmer kız. Gittiği yerlerde sanki onu görüyormuş gibi oluyordu. Arkadaşlarının sözlerini duymuyordu ve bazen onları da Yuri ile karıştırıyordu. Gün saymak gereksizdi, saatleri saymıştı Im Yoona. Öte yandan Kwon Yuri ise... Kendisine söz vermişti, ne o günü ne de o kadını düşünecekti tüm hafta boyunca. Verdiği sözü ilk defa bu kadar hızlı bozmuştu. Onlarca kez söz vermişti o güzel kadını rüyasında görmeyeceğine ama o kimdi ki bilinçaltına söz geçirsin? İşte böyle, geçmemişti o bir hafta. Bir haftacık.
Şimdi.
Şimdi ise Jirisan'ın önünde yeniden buluşmuşlardı. Kwon Yuri, Im Yoona'yı gördüğünde o bu sefer simsiyah olan bir ATV'yi kiralamakla meşguldü. Nasıl göründüğünü hiç umursamadığı bir adamla Yoona'nın konuşmasını izlemeye koyulmuştu. Bir bacağını, yerde bulunan bir kamyon tekerinin üstüne koymuştu Yoona. Gri bir eşofman ve bordo, kalın bir kapüşonlu hırka giymişti. Saçlarını açık bırakmıştı. Sırtında yine kocaman bir çanta vardı ve bu sefer yanında çadır da getirmişti. Yuri'nin gözleri çadırdı donakaldı. Çadır. İkisi birlikte, sadece ikisi, bu çadırda uyuyacaklardı bu gece. Yanaklarının ısındığını hissetti, kalbinin oralarda bir yer düşüncelerinden dolayı sıkıvermişti. Ne düşünüyordu böyle? Ve tanrım, Im Yoona neden bu kadar sadeyken bile bu kadar harikaydı? Bu kadar güzel... Ona tüm o şaşaalı sözleri sıfat olarak verebilirdi ama güzel ile yetiniyordu. Güzel, Im Yoona güzeldi. Bunu çok ile ya da daha güçlü bir kelimeyle anlatmaya gerek yoktu. Güzel, güzel kelimesinin ilk anlamı, o anlamı somutlaştıran kişi...
Bir anda.
Bir anda, Im Yoona, Kwon Yuri'den tarafa döndü. Dudakları açık bir şekilde kaldı, eli havada, ne konuştuğunu unuttu adamla. Öyle güzel bakıyordu ki kendisine doğru, vücudunun titrediğini hissetti. Sadece bakışlarıyla titretmişti. Soğuk rüzgâr, sertçe eserken Yoona'ya doğru, Kwon Yuri'nin bakışları sıcacık bir hissi tüm damarlarında dolaştırdı Yoona'nın.
"Tamam, Pazar akşamı getiriyorum o zaman." Derken cebinden cüzdanını çıkarıp anlaştığı parayı adama verdi. ATV'nin anahtarını aldı ve Yuri'ye doğru koşmaya başladı. "Hey! Hoş geldin!"
Utangaç bir gülümsemeyle karşılık verdi Kwon Yuri. "Merhaba. Nasılsın?"
"Biraz yorgunum." Çantasını sırtından indirip Yuri'ye doğru uzattı. "Üzgünüm hanımefendi ama... ATV'yi kullanırken bana arkadan sarılmanız gerekecek. Çantayı siz taşımalısınız."
Yuri gülerek çantayı sahibinden aldı. "Şu şekilde konuşma."
"Neden? Köşkün küçük hanımı değil misiniz?" Yoona, esmere göz kırptıktan sonra arkasını dönüp ATV'ye doğru koşmaya başladı. Siyah ATV'nin önünde durduğunda elini kalbine koydu. "Ah..."
*
Bir günleri daha dağda hiçbir şey bulamadan geçmişti. Geçen hafta oturdukları yeri tekrardan bulup oturdular. Yoona, önce çadırı kurdu. Bu sırada Yuri ise Yoona'nın getirdiği yiyecekleri ve biraları diziyordu. Çantada bir de büyük bir battaniye bulmuştu. Onu da yanına alıp çimlere oturdu. Yoona, alışık olmalı ki çadırı hiçbir güçlük olmadan, hızlıca kurmuştu. Gülerek Yuri'nin yanındaki yerini aldı ve bira şişelerinden birini de eline alıp içmeye başladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sorrowful April
FanfictionRomantik bir Nisan yağmuru olabilirken bu gecenin adı, hüzünlü bir Nisan'a dönüşüyor. Genç kadının vücudu kaç tane bıçak darbesi aldığını unutuyor. Genç kadının kanları yağmur suyuna karışıyor. Ama avucu sımsıkı, gözleri kapalı... Beyaz gecelik kır...