"Bir yiğitten daha üstün o erkek
Tanrılarla eş benim gözümde
o erkek ki yanında oturabiliyor
sesinin tatlı yankısını,
yüreğimi hızlandıran
can alıcı gülüşünü
yakından duyabiliyor.
Birden karşıma çıksan,
soluğum kesilir –
dilim tutulur;
ince bir alev dolanır
derimin altında;
gözlerim kararır,
yalnız kendi uğultusunu
duyar kulaklarım, ter dökerim;
ürpertiyle sarsılır her yanım,
kurumuş ot gibi solar rengim.
Nerdeyse ölümle yüz yüzeyimdir,
ama yoksulum, katlanmaktan başka
elden ne gelir!" –Sappho (çv. Cevat Çapan)2017, Ekim
"Nasıl gidiyor arayışlar?" Jessica Jung pijamalarının içinde bile çekici bir kadındı, parmağının ucunda kalmış kremayı yalarken esmer olana sorduğu soruya cevabını bekliyordu.
"Yoona durmak istiyor," elindeki kırmızı kalemle haritanın üzerinde işaretlemeler yapmaya devam ediyordu. Gittikleri yerlere çarpılar atıyor ve terk edilmiş köşkü nerede bulabileceklerine dair tahminlerini ise yuvarlak içine alıyordu. Haritanın bir köşesinde ise kulübenin yeri işaretliydi. "Havalar soğudu. Dağlar daha soğuk oluyor tabii."
"Yoona'nın üşüdüğünü bilmezdim," Jessica bir kez daha önünde duran kabın içindeki kremadan bir parmak yürüttü. "Soğuk bir bahane, o seni eve kapatmak istiyor."
"Neden ki?" Yuri haritanın üzerindeki işine devam ederken Jessica'ya bakmıyordu bile.
Jessica Jung küçük bir kahkaha attıktan sonra esmerin kulağına eğilip fısıldadı, "pardon, seni eve atmak istiyor, demeliydim."
"Ne alakası var ya!" Im Yoona kısa saçları dağınık bir şekilde odaya girdiğinde mutfağın ortasında duran canavar Jung'a sinirli sinirli bakıyordu. "Hem, kremamı rahat bıraksana sen!"
"Pasta yaparken uyuyakalanı da ilk defa duyuyorum."
"Bana garezin mi var senin Sica unnie," Yoona mutfak masasının üzerinden kaseyi kaptıktan sonra Yuri'nin gülümseyen dudaklarına bir günaydın öpücüğü bırakmıştı. Daha doğrusu bir tünaydın, bazıları için ise iyi akşamlar öpücüğü olabilirdi.
"Bana unnie dememen konusunda anlaşmıştık."
"Yaşlı olman benim suçum değil."
"Yuri ile aynı yaştayım."
"Hiç de bile!"
"Sakin olun," Yuri Jessica'ya gülümseyip Yoona'nın yanaklarını sıktı. "Sen de yaşlılarla saygılı konuş Yoong."
Im Yoona'nın neşesi yerine gelirken çocuksu bir şekilde gülmeye başlamıştı. "Bak yaşlıymışsın işte!" Mutfaktan ayrılıp televizyonun karşısındaki özel mekânına giden Jessica'ya dil çıkardıktan sonra görevini tamamlamıştı ve mutluydu artık.
"Bu akşam yola çıkalım mı Yoona?" Yuri haritayı toplamaya başlamıştı, kalemlerini kalemliğe yerleştirirken Yoona'nın dudak büktüğünü gördü. "Biliyorum, hava soğuk..."
"Annem bile Los Angeles'a geri döndü hava burada soğuk diye," Im Yoona kısa saçlarını düzeltmek için bir savaş girmişti. Aynı zamanda şirinliğini bozmuyor ve dudaklarını bükmeyi ve o büyülü ceylan gözlerini kullanmayı da unutmuyordu.
Kwon Yuri haritasını kolunun altına sıkıştırıp kalemliğini eline aldığında gülümsüyordu, "annem?"
"Sana ne, istediğimi derim."
"Kızmamıştım," kız arkadaşının burnunun üzerine bir öpücük bıraktıktan sonra odalarına yöneldi. "Çok şirinsin. Annemin geri dönmesinin nedeni yaşlı olması, sen gençsin Yoona."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sorrowful April
FanfictionRomantik bir Nisan yağmuru olabilirken bu gecenin adı, hüzünlü bir Nisan'a dönüşüyor. Genç kadının vücudu kaç tane bıçak darbesi aldığını unutuyor. Genç kadının kanları yağmur suyuna karışıyor. Ama avucu sımsıkı, gözleri kapalı... Beyaz gecelik kır...