Rüzgâr vardı havada. Yaprakları uçuruyor, ağaçların dallarını bir o tarafa, bir bu tarafa sallıyordu. Rüzgâr mektubu da savurdu etrafa, şimdi ne olacaktı Halil'in duyguları...
Sokakta oynayan çocukların cıvıltıları neşe katıyordu mahalle sakinlerine. Erkek çocukların kimisi top oynuyor, kimisi kâğıttan uçak yapmış birbirleriyle yarışıyorlardı. Kız çocukları her zaman ki gibi, biri anne olmuş diğerleri çocuklar ve komşular, kendi içlerinde bir mahalle sakiniydi...
Top oynayanların arasında Şura'nın erkek kardeşi de vardı. Aynı Şura'ya benziyordu. Simsiyah gözler, sonra aynı renk saçları, yuvarlak, tombul yüzü, yakışıklı mı yakışıklı bir delikanlıydı. Annesi aynen, yanaklarını sıkarak böyle severdi. Karagözlü Samet'im... Samet'ti adı, mahalleli çok severdi bu şirin çocuğu. Çocukların arasında hep seçilirdi. Pencereden bakan Ayşe teyze 'Samet' diye seslenince hemen koşarak geldi. Ayşe teyzenin gözüne postacının düşürdüğü mektup takılmıştı da Samet'ten isteyecekti.
- Şu yaprakların altında görünen zarfı bana getirir misin?
- Tabi ki Ayşe teyzem, hemen getiriyorum.
Samet eline aldığı mektubu hiç bakmadan hızlıca Ayşe teyzeye götürdü, kapının altından bıraktı ve oyununa döndü.
Ayşe teyze mahallenin en yaşlısıydı. Herkesin derdini bilir, kimisine çare olur, kimisini teselli ederdi. Bu Çarşamba sabahı huzurluydu da nedenini bir türlü bilmiyordu. Saf yürekli Halil'in mektubu mahalleye huzur mu getirmişti ne. Hemen zarfı açtı, önce zarfın arkasını okudu... Mektubun satırlarını okurken mimikleri şekil alıyor, gamzeleri gittikçe derinleşiyordu.
"Vaktiyle, bir Cuma günü görmüştüm sizi.
Gözleriniz güneşten bile sıcak, aydan daha parlaktı.
Daima yere baksa da içimi ısıtıyor, yolumu aydınlatıyordu.
Okulun ilk günüydü.
Gülerek geçtiniz önümden.
Gözlerinizin içi gülüyordu ruhuma.
Vaktiyle, bir Cuma günü görmüştüm sizi.
Saçlarınız rüzgârla raks ederken, siz aheste aheste geçtiniz önümden.
Saatler ikindi vaktini gösteriyordu belki de.
Aynı sınıftaydık ama size bir türlü duygularımdan bahsedemedim.
Her görüşümde içimde volkanlar oluştu, dışarıya çıkartamadım.
Okyanuslara yelken açtı gönlüm, dalgalarla boğuştum size her bakmamda.
Her derste arka arkaya otururduk.
Saçlarınız masama değerdi, ben, değdiği yerlere ellerimi sürerdim.
Vaktiyle, bir Cuma günü görmüştüm sizi.
Elleriniz pamuk gibiydi.
Biriyle kitaplarınızı göğsünüze kapatmıştınız, diğeri yüreğimi dağlıyordu her sallanışında.
İlk konuşmamızı hatırlıyor musunuz?
Siz benden mendil istemiştiniz. Ben, bende olmadığı için size bütün sınıftan mendil toplamıştım.
Bu halim güldürmüştü sizi, ben dünyanın en mutlu insanı olmuştum.
Bir mendil alıp 'Diğerlerini sakla, yarın bir daha istersem herkesi dolanmazsın' demiştiniz
Belli etmiştim orada duygularımı ama duymak gibisi yoktu belki de.
Vaktiyle, bir Cuma günü görmüştüm sizi.
Ayaklarınız yere basmıyordu sanki yürürken.
Her ayak sesinde gözlerimden damla damla yaş akıyordu sessizce.
Uzaktan görünmüştün, heyecana kapılmıştım bir sabah.
'Günaydın Halil' deyince siz, oraya bayılmıştım.
Herkes başıma toplanmış, siz korkudan ağlamıştınız. Özür dilemeyi unutmuştum
Özür diliyorum şimdi.
Vaktiyle, bir Cuma günü görmüştüm sizi.
Gözleriniz güneşten bile sıcak, aydan daha parlaktı.
Daima yere baksa da içimi ısıtıyor, yolumu aydınlatıyordu.
İşte o vakit âşık olmuştum gözlerinize.
Siz alttan attan bakınca, ben erimiştim olduğum yere.
Dört seneyi size âşık olarak geçirdim.
Vaktiyle, bir Cuma günüydü gidişiniz.
Mezun olduğumuz gün.
O günden sonra sizi çok aradım, fakat bulamadım.
Şimdi bir adres geçti elime, bir umut dedim ismine, belki cevap yazarsınız diye size yazıyorum...
Güzel mahallenin güzel Kızına!
Bekletmeyin daha fazla ne olur...
Sizi kendinden çok seven Halil"
Ayşe teyze, gözlerindeki yaşı silerken, mırıldandı birkaç kelime. 'Ah gençler, siz yok musunuz?'
![](https://img.wattpad.com/cover/126962223-288-k116937.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzun Bir Hikaye
Teen Fictionİnsan bazen şiir yazmaz Seni seviyorum da demez Şiir yazamaz belki insan Seni özledim de diyemez İnsanın bazen dili tutulur Konuşamaz Kalbi konuşur Susturamaz Şimdi başlarsanız okumaya bir an da bitirirsiniz. Uzun bir hikaye dedik ama siz uzuuuunca...