D.O. Bank -14

2.5K 270 99
                                    

"Menajer yardımcısı da ne demek oluyor?"

Jongin, göğsüne başını gömmüş kravatını bağlamak için uğraşırken sordu Kyungsoo. Bir yandan ondan uzaklaşmaya çalışıyordu.

Jongin başını kaldırdı ve çok yakınında olan gözlerin içine baktı. Kyungsoo, önündeki gencin bakışlarından bir anlam çıkarmaya çalışırken Jongin birden sırıtıverdi tüm dişlerini göstererek. Gözlerini de sımsıkı yumdu.

"Bağlayamadım." demesiyle Kyungsoo'nun onu itmesi de bir oldu. Büyük olan kravatını kendisi bağladı.

"Her şeyinle ilgilenmem gerek. Menajer yardımcısı bu işe yarar. Hem biliyor musun? Bu işi ilk bulan benim."

"Tahmin edebiliyorum." diye gözlerini devirerek Jongin'e sırtını döndü Kyungsoo. Asıl amacı, gencin kendisinden emin, özgüvenli hareketleri karşısında gülmemekti.

"Peki bu işe nasıl girdin, sorabilir miyim?"

Jongin koşarak Kyungsoo'nun yanına geldi ve giymek üzere olduğu ceketi alıp kendisi giydirdi.

"Babam, Soo Man amcanın asker arkadaşının kız kardeşinin oğlunun sınıftan arkadaşının teyzesinin oğlu. Torpille girdim yani. Soo Man amca beni çok sever."

Kyungsoo arkasındaki Jongin'i kolundan iterek kendinden uzaklaştırdı. Yanaklarına zor zapt ederken ona bakmak zordu.

"Çok seviyorsun saçmalamayı." dedi yüzünü çantasına gömerken. Kahkahasını zor kesti.

"Saçmalamadım ama neyse. Evet, artık hazırsın. Seni arabaya götüreyim." Jongin Kyungsoo'ya lazım olacak her şeyi çantasına teptikten sonra onu sırtından iterek odadan çıkardı.

"Diğer üyeleri beklememiz gerek."

"Boş ver onları. Biz ikimiz önden gideriz. Hem ben menajer yardımcınım. Sözümü dinlemen gerek Kyungsoo."

"Hyung?🙄"

"Yaa 😍😍😍 Bana hyung mu dedin?😍😍"

"Hayır, sen bana demelisin. 🙄"

"Hayır 😎."

*****

Kyungsoo çevresine bakındı. Gençten bir iz göremeyince önüne döndü ve ellerini masa üzerine koyarak sahnede konuşma yapan sunuculara odaklandı. Ne var ki odaklanması uzun sürmüyor, gözleri yine kalabalığa karışıyordu. Geldiklerinden bu yana Jongin ortalıkta görünmemişti. Onu en son kırmızı halıya ayak basmadan önce gördüğünü hatırlıyordu.

"Bir şey mi oldu?"

Ona eğilen Suho ile yerinde sıçradı ve korkuyla ona baktı.

"Efendim?"

"İyi misin?"

"Evet, evet." dedi ve tekrar önüne döndü. Lakin iki dakika sonra tuvalete gitme bahanesiyle yerinden kalkmıştı. Sessiz bir yere çekildi. Telefonundan Jongin'i bulup aradı onu.

"Nerdesin?" diye sormuştu açar açmaz. Fazla mı ilgili olmuştu bu?

"Dışarıdayım. Beni içeri almadılar. Halbuki menajer yardımcın olduğunu söylemiştim. Bana inanmadılar Kyungsoo-ya!"

"Neden acaba?😒"

"Neden?😕"

"Her neyse. Ne yapıyorsun? Bekleme dışarıda, evine git."

"Yurdun anahtarı yok bende."

"Evine git demek istemiştim Jongin."

"Olmaz. Hem şu an gidemem. Çıkışta seni buradaki kızlardan kurtarmam lazım. Biri bana kötü kötü bakıyor zaten. Tanıdı mı acaba? Daha önce bir şey satmış olabilirim ben buna, olabilir. Acaba şu an seninle konuştuğumu bilse ne yapar? 😈😈"

"Jongin sakın gereksiz bir hareket yapma. Evine git, bekleme boşuna. Daha buradayız biz."

"Olmaz. Olmaz dedim ya! O zaman görevimi yerine getirmemiş olurum."

"Ne halin varsa gör."

"Uuuu... Haşin erkek.. 😈"

Kyungsoo telefonu kapattı. Kapattığında neden gülümsediğini bilmiyordu. Yerine geçtiği vakit ağzının kulaklarında olduğunu ve ışık saçtığını da bilmiyordu. Diğer üyelerin ona tuhaf bakmasını yadırgamıştı bunu üzerine.

"Neden öyle bakıyorsunuz?" diye sordu.

"Nereden geliyorsun sen?" diye sordu Suho. Kyungsoo anında tuvaletten geldiğini bildirdi. Diğerleri kendi aralarında gülüşürken Suho ona cebindeki aynayı uzatmıştı.

"Yüzünün haline bir bak." dedi Kyungsoo'ya. Kyungsoo aynayı aldı ve yüzüne baktı. Gülümsüyordu. Hem de büyük, güzel, kalp gülümsemesiyle. Fazla dikkat çekiciydi ve buna engel olmak elinde değildi.

Tüm vakit boyunca öyle gezdi Kyungsoo. Tören bittiğinde, yurda dönmek için hazırlandıklarında dahi yüzü tebessüm içerisindeydi.

Aklında Jongin, konuşmaları ve ona dedikleri vardı. Bu genç, şu yorgun zamanlarında ona cidden iyi gelmişti.

"Seninki nerede?" Chanyeol arabaya bineceklerken sordu. Kyungsoo o an yeni fark etmişti ki Jongin yine ortalıkta yoktu. Binmek üzere olduğu arabadan uzaklaşmak üzereydi ki Chanyeol kolundan tutmuş ve arabaya yöneltmişti onu.

"Şu an olmaz Kyungsoo. Kameralar var."

Ve Kyungsoo arkadaşına hak verip arabaya bindi. Telefonuna bakıp bildirimleri kontrol etti. Jongin bir şey yazmamış ya da aramamıştı onu. Kendisi, sorumlu hissederek bir mesaj attı Jongin'e ve yurda döndüklerini haber verdi. Gençten geri dönüş gelmedi. Ardından yurda dönmekten cayan arkadaşları eğlenmeye gitmek istemişler ve rotalarını değiştirmişlerdi. Kyungsoo endişelendi. Jongin'e bir mesaj daha yazdı ve yurda geç geleceklerini söyledi. Yine yanıt gelmemişti diğerinden.

Aklının bir yanı sürekli gençteyken arkadaşlarına katıldı Kyungsoo. Eğlenememişti orası ayrı. Bir gözü telefonda, bir kulağı telefonda, aklının bir yanı Jongin'de, telaşla geçirmişti vaktini.

Yurda döndüklerinde ise genci orada görmeyi bekledi. Gözleri istediği manzarayla karşılaşmayınca üzgünce odasına çıktı. Ceketini çıkarıp sandalyesine astı. Üzerini değiştirmek istemiyordu şu an. Kendini yatağına attı.

Yatağa girer girmez kollarla sarılması ise bir oldu.

"Vallahi gizlice girmeyecektim." demişti Jongin Kyungsoo'yu şok ederken.

"Yapmayacağım demiştim ya, artık özeline girmek yok."

Kyungsoo'yu biraz daha kendine çekti.

"Ama çok sıkılmıştım ve hava soğumuştu biraz da. Ve oradaki kızlarla kavga edecektim neredeyse. Seni üzmemek için yapmadım, kaçtım oradan."

Jongin uykulu sesiyle konuşmasını bitirdi ve Kyungsoo'ya yaklaştı. Rastgele öptü onu. Kapalıydı gözleri. Oda karanlıktı, ne yaptığını bilmiyordu.

Dudaklarının, hayran olduğu adamın dudaklarına değdiğinden bihaberdi. Kyungsoo'nun aksine...

D.O. Bank || KaiSooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin