"Kyungsoo-ya!"
Jongin kalabalık sette dört dönmüştü ama Kyungsoo'dan bir iz yoktu henüz.
"Nereye kayboldun Kyungsoo-ya!"
"Bağırıp durma be çocuk."
Sette çalışan bir amca onu kınayarak uyardığında, adama burun kıvırdı Jongin ve ona inat, sesinin en üst seviyesinde bağırdı. Adam kulaklarını kapamış, söylenerek giderken arkasından alaycı alaycı gülüyordu.
"Nereye gitti bu adam?" diye söylendi kendi dünyasına döndüğünde. Daha birkaç dakika önce çekime ara verilmişti ama Kyungsoo göz açıp kapama süresinde puf olmuştu.
Soyunma ve bekleme odalarına baktı. Lavaboları kontrol etti ve her ihtimale karşı masaların altına falan da göz attı.
Yoktu, hiçbir yerde yoktu.
Ellerini beline koydu ve dudaklarını ısırıp düşünmeye başladı. Düşünüşünün ilk saniyesinde yüzünü bir sırıtma kaplamasıyla baktı gülüşlerini saklayamayacak elleriyle kapattı dudaklarını.
"Voah! Kyungsoo-ya... Senin de bende gözün olduğunu biliyordum." Kıkırdadı. Sonra etrafına bakıp onu izleyen birileri var mı diye baktı. Herkes kendi derdindeydi.
"Öpmemi istedi ya..."
Hayran çığlıklarını bastırayım derken yerde delikler açacaktı neredeyse Jongin, çünkü ayakları ile hızla tepiniyordu.
"Seni bir bulayım, isteğini yerine getireceğim."
Ayak uçlarıyla yükseldi ve uzun boyunun verdiği avantaj ile kalabalıkta göz gezdirdi. Diğerinden bir belirti göremedi. Nasılsa çekimlere gelecek diyerek kamera başına geçen yönetmenin yanına gitti.
"Kyungsoo nerde?" diye sordu kamerasının açısını ayarlamaya çalışan adama.
"Menajer neyi oluyordun sen?" Yönetmen, bir şeyi hatırlamak istercesine Jongin'e parmak şıklatıp durmaya başladı. Jongin, gözüne girmek üzere olan parmaklardan kaçmak için belini kırmaktan ikiye ayrılacaktı neredeyse.
"Yardımcısı!" deyip şıklatmasını bitirdi parmakların. Adam bu seferde, "Evet, evet.. Öyleydi." diyerek yüzüne doğru elini sallamaya başlamıştı. Ne yapmaya çalıştığını anlamadı Jongin. Yönetmenin boyu aşırı kısaydı, acaba böyle yaparak ona yetişebileceğini falan mı göstermeye çalışıyordu.
En sonunda dayanamayıp tuttu ve usulca kameraya bıraktı o elleri.
"Kyungsoo nerde?" diye tekrarladı.
"Çok mu yakınsınız, samimi konuşuyorsunuz?" diyerek düşünerek sormuştu adam. Jongin ise dilindeki 'sorularıma cevap ver be adam!' cümlesinin ağzının içinde kalması için çabalıyordu.
"Yani, sayılır. Nerede o?"
"Kyungsoo çok iyi biri. Bu film içinse mükemmel. Onunla anlaştığımız için kendimi fazlasıyla şanslı hissediyorum."
"Evet, öyledir. Bunun karşılığını hak ettiği kadar aldığından emin olacağım iş bitince. Kyungsoo nerede?"
"Onu ekran karşısında görmek çok hoş.Hem filmlerin, dizilerin ilgi odağı oluyor; izleyici çekiyor."
Seni pis paragöz, amacını anlamıştım zaten, diye içinden geçirdi ve yumruk olmuş ellerinin adamın yüzüyle buluşmaması için sıktıkça sıktı kendini. Gülümsedi lakin bu gülüş yalandan ve dişlerini sıkmasından öte bir gülüş değildi.
"Çekimlere ne zaman başlayacaksınız?"
"Çekimler bitti."
"Ne!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
D.O. Bank || KaiSoo
Fanfiction"Daha geçen gün donu kaybolmuştu." Ağzındaki tüm yemeği sonuna kadar gösteren bir gülüş sergileyen Chanyeol, bu durumdan büyük bir zevk alıyor olmalıydı. "Telefon kabı da kayboldu." "Dudak koruyucusu." "Tişörtleri." "Kupası." "Ceketi." "Çoraplarını...