"Daha geçen gün donu kaybolmuştu." Ağzındaki tüm yemeği sonuna kadar gösteren bir gülüş sergileyen Chanyeol, bu durumdan büyük bir zevk alıyor olmalıydı.
"Telefon kabı da kayboldu."
"Dudak koruyucusu."
"Tişörtleri."
"Kupası."
"Ceketi."
"Çoraplarını...
Jongin son sürat, kendisine gelmiş arkadaşının üzerine atladı ve kısa bir boğuşma yaşadılar. En sonunda Luhan, üstündeki Jongin'i yere fırlatarak ondan kurtulmuştu.
"Ne? Ne var? Yalan mı? Dükkanı topladın, kendine yeni bir yer bulduğunu söyledin. Gitmişsin saçını başını değiştirmişsin. Bu arada ne ara buldun başka bir yer, aklım almıyor. Cidden korkuyorum senden Jongin."
Luhan hayretler içerisinde düşüncelere dalarken Jongin her şeyin açığa çıkmasıyla yüzünü yere gömdü. Neden bir Allah'ın kulu da onun yanında değildi?
"Niye bu kadar inat ediyorsun bu konuda? Gerçekten merak ettiğimden soruyorum."
Uzun süredir sesini çıkarmadan iki arkadaşı izleyen Kyungsoo oluşan sessizlikle Jongin'e yaklaşıp yanına çömelmişti. Gencin yere kapaklanmış bedenini ve saklanmak için her türlü çabayı gösteren yüzünü inceledi.
"Yaptığının yanlış olduğunun farkındasın değil mi? Elbette hayran olmanı anlayabilirim. Para kazanmak için elindekileri değerlendirmek istemiş olabilirsin. Buna karşı değilim. Gel gör ki yaşadığımız yere kadar girmişsin. Eşyalarımızı alıyorsun, satıyorsun. Üstüne seni buluyoruz ve inatla bunu yapmaya devam ediyorsun. Merak ediyorum. Gerçekten merak ediyorum."
Kyungsoo içini döktü. Bir şeyleri açıklığa kavuşturmak için buraya kadar gelmişti, ki iyi ki gelmişti yoksa Jongin sırra kadem basacakmıştı, sorularına cevap almadan gitmek istemiyordu.
Jongin ses vermedi. Olduğu yerde bir milim bile kıpırdamadı. Yaşadığını belli eden tek belirti, nefes alışlarındam dolayı alçalıp yükselen bedeniydi.
"Kalkmayı ve yüzüme bakmayı düşünüyor musun?"
Kyungsoo çömelmekten yorulmuş, ayağa kalkmışken sordu. Cevapsızlık yüzüne çarparken sinirlenmemek adına nefes egzersizleri yapmaya başladı.
"Bir yere kadar tahammül edebilirim Jongin. Lütfen o sınırı aşma ve seninle konuşma çabalarımı görmezden gelme."
Jongin'in yükselen sırtı bu kez fazla yükselmişti ve nefes verişi sesli gerçekleşti. Yine de, Kyungsoo'ya karşılık verme için tek bir girişimde bulunmamıştı.
"Beni pişman ediyorsun. Seninle konuşup belki bir şeyleri düzeltebiliriz diye düşünüyorum ama sen hiç yardımcı olmuyorsun. Kendimi suçlu hissediyorum Jongin. Benim yüzümden böyle biri olduğunun düşüncesi beni üzüyor. Yardımcı olmak istiyorum; öylece polisin eline teslim etmek değil. Anlamaya çalışıyorum, neden bulmaya çalışıyorum ama tek başıma yetersiz kalıyorum. Kaç gündür bu olaylar yüzünden uyuyamadığımı biliyor musun?"
Kyungsoo yorgunluğun getirisiyle ayakta daha fazla duramadı ve koltuğa oturmak istediğinde, koşarak yanına gelen Luhan'ın yardımından kaçınmadı. Tekrar konuşmaya başlayacaktı ki gözü Luhan'a takıldı. Ardından Jongin'e baktı ve ikisi arasında bir süre gel-git yaşadıktan sonra en sonunda Jongin'de durdu. Luhan, Kyungsoo'nun ona şöyle bir bakıp geçmesiyle bile utanıp kızarıp nereye bakacağını, elini kolunu nereye koyacağını şaşırırken Jongin... Jongin sadece yatıyordu.
"Gerçekten... Gerçekten sen benim hayranım mısın?"
*****
Hayran mı?
Gerçeklik mi?
Gerçekten hayranlık mı?
Hayranlık mı gerçek?
Jongin kafasındaki soru işaretleriyle yüzünü, yasladığı soğuk betondan çekerek, kımıldama tenezzülünde bulunmuştu nihayet. Yüzü buruşmuş, gelen soruyu zihninde tartarken Jongin, sanki aydınlık bir dünyaya giriş yaptığını hissetti.
Başından beri, yani yakalandığından bu yana içini kemiren ve sürekli onunla olan kuruntunun ne olduğuna yaklaştığını düşündü bu soruyla.
Gerçekten onun hayranı mıydı?
Öyleydi. Veyahut öyle sanıyordu. En azından biliyordu ki, bir zamanlar onun resmini gördüğü an kızlara yaraşır çığlıklar atıyordu. Kimsenin dediklerine aldırmadan telefonun yer bir yerini onun resimleriyle döşüyor, her yere onun ismiyle kaydoluyor ve hayatının her anında sürekli onu düşünüyordu. Tabii bunların hepsi, bir zamanlar için geçerliydi. Bu işe artık her şeyini koymaya başladığı zamana kadar...
Birden ayaklandı. Onun bu ani hareketiyle dükkandaki diğer iki kişi korkarak geri kaçarken Jongin, çözemediği bir denklemi çözüme kavuşturmak için kendini tamamiyle kaptırmış profesörler gibi dört nala volta atmaya başladı.
"Neden?" dediğinde diğerlerinden gelen "Ne?" sorusu üzerine herhangi bir yanıt gelmeyince Kyungsoo ve Luhan, onun kendi kendine konuştuğunu anladılar. Bu sırada Luhan Kyungsoo'ya eğilerek "Arada kendinden geçiyor böyle." demişti.
"Neden?" diye tekrar söylendi Jongin ve bunu birkaç kez yineledi.
"Neden, neden eskisi gibi değil?"
Jongin voltalamasını keserek Kyungsoo'ya baktı cevabı onda arar gibi. Sonrasında iyice ona yaklaşarak kollarından yakaladı Kyungsoo'yu. Onun şaşkınlık ve endişe karışımı büyükçe gözlerine odaklandı.
"Eskisi gibi değil." dedi.
"Ne eskisi gibi değil?" diye soran Kyungsoo olmuştu.
"Sana bakınca heyecanlanmıyorum. Kalbim küt küt etmiyor. Yerlerde yuvarlanmak istemiyorum ya da ne bileyim, seni sımsıkı sarasım, yanaklarını öpesim gelmiyor."
"Böyle mi hissediyordun önceden?"
Kyungsoo'nun sorusuyla kendi dünyasından çıkıp silkelenen Jongin, tuttuğunu fark ettiği kolları bırakıp geri çekildi.
"Ne?"
"Yani beni görünce heyecanlanıyor, sımsıkı sarılasın geliyor, öpmek mi istiyordun?"
"Yani evet, bilirsin, hayranlar genellikle böyle hisseder."
"Yani hayranımsın?"
"Bilmiyorum."
"Ne demek bilmiyorum. İnsan kime hayran olup olmadığını nasıl bilmez."
"Ya öyleydim. Tabii ki öyleydim ama sanki kaybetmişim gibi."
"Neyi kaybettin?"
"Hayranlığımı."
"Yani hayranım değil misin?"
"Galiba."
"O ZAMAN NEDEN ÖZELİME İZİNSİZ GİRİYORSUN BE!"
"Yah! Eskiden hayranındım dedim ya! Sadece kaybetmişim işte. ÜSTÜME GELME!"
"VOAAHH! ŞUNA BAK!! Tanrım!"
Kyungsoo ayağa kalkmış, Jongin'in voltalarını devralarak dükkanda turlamaya başlamışken Luhan onu sakinleştirmek adına peşinden koşmaya ve yatıştırmaya çalışıyordu. Jongin ise kendini koltuğa atmış, bu akıl almaz denklemi çözmek için tüm zekasını orta koymuştu.
"Allah, Allah!" dedi Jongin başını arkasına atarken. "Neden kaybettim ki? Seni sevdiğime emindim! Bu işte bir iş var."
*****
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ne koysam diye bakınırken bunu gördüm. Ayrıntıya bitiyorum ya.. 😍😍😍