13.Bölüm

61 2 0
                                    

Arkadaşlar biliyorum çok uzun zamandır yazamadım. Bunun 2 nedeni var biri şehir dışından 10 kişilik misafir grubumuz geldi ve yazmam inanın imkansızdı. İkinci ve en büyük neden SOMA olayları.Bir çok insanımız orada acı çekerken inanın içimden bir şey yazmak değil hiçbir şey yapmak gelmedi.Soma maden faciasından dolayı hayatını kaybeden tüm kayıplarımıza Allah'tan rahmet ve yakınlarınada başsağlığı ve sabır diliyorum.Tüm milletimizin başısağolsun.Daha çok can kaybı yaşamamak için, lütfen bu ihmalde de olduğu gibi başka bir olay yaşamamak için  bilinçlenelim.İyi okumalar.

 

 "Her şeye rağmen o senin kardeşin." Bunu nasıl biliyor olabilirdi.Yoksa Tuna piçi olan her şeyi anlatmış mıydı?Tabi ya Melis'in bu yakınlığıda bu yüzden sırf bana acıdığı için.Ahh kader ne zaman bana oyun oynamaktan vazgeçeceksin?

Kavgayı unutarak aniden Melis'e çıkıştım."Melis sen ne dediğini farkında mısın?" Bu ani çıkışım Melis'i korkutmuş gibiydi.1 adım geriledikten sonra "Değil mi?Kardeşin değil mi?Hı?Hayır desene.Hadi de." dedi.Açıkçası bu çıkışı Melis'ten beklemiyordum ama başka beklemediğim şey ise Tuna'yla kardeş olduğumuzu öğrenmesiydi.Kimse bilmezken tabi gruptaki erkekler hariç Melis nasıl bilebiliyordu.Biri söyledi desem bizimkilerin hiçbiri söylemezdi.Bu işin altından nasıl kalkacaktım hiçbir fikrim yoktu.Hemen Tuna'nın üstünden kalktım ve adımlarımı Melis'e yönelttim.Korkak ama nasıl olduğunu anlamadığım bir ironiyle meydan okurcasına gözlerime bakıyordu.Kendinden emin olduğunu göstermek için başını dikleştirdi.Bir kız nasıl oluyorda bana meydan okuyor ve ben nasıl olurda bu duruma taviz veriyorum anlamıyorum ama tek bildiğim bu kızda beni çeken bir şeyler olduğuydu.Hala kimseyi sevmiyorum hatta şu ana kadar hiç bir kızada değer vermedim,veremedim çünkü annem benim içimdeki güven hissini yok etmişti.Beni babasız bırakmıştı.Onların birbirlerine olan aşkıyla büyümüştüm ben ama sonra her şey toz bulutu gibi darmadağın oldu.Şimdi kim bana güvenden bahsedebilir ki?Melis'e açıklama yapmadan kolundan tuttum ve Tuna'nın yanına getirdim."Bak Melis.İyi bak bu çocuğa! Eğer biraz beni tanıyorsan sana böyle bir fiziksel acı yerine bundan çok daha kuvvetli bir duygusal acı yaşatabileceğimi biliyorsun." diye bağırdım.Bütün sınıfın gözleri bizim üzerimizdeydi.Sinirden dişlerimi birbirine kenetledim.Eğer şu an sinirlerime hakim olamazsam Melis'e zarar vermekten korkuyordum.Bana bir şey demesini bekliyordum.En azından daha demin söylediğim şey yüzünden onayladığını görmem lazımdı.Cevap beklediğim belli etmek için kaşlarımı havaya kaldırdım.Biraz daha öyle durduktan sonra "Evren sen bana söz hakkı bırakmadın zaten." dedi.İşte yine aynı şey oluyordu.Bana meydan okumaya çalışıyordu.Tam Melis'e çıkışacağım sırada biri koluma yapıştı.Arkamı döndüğümde Batuhan'la göz göze geldik."Abi hadi boşver.Gel biz gidelim." dedi.Kolumu ondan çekerek sınıftan dışarı çıktım.

-Melis'in dilinden-

Evren'den daha değişik bir davranış beklemiyordum zaten ama bana yaptığı tehdit oldukça acımasızdı.Etrafa savurduğu tehditlerin beni ne kadar üzdüğünü göremeyecek kadarda kör.Farkında değil ki bana söylediği her kötü söz kalbimin içinden zehir akıtarak beni boğuyor.Neden  kendimi herkese karşı kafa tutacak güçte hissederken,Evren'e kafa tutmayı bırak ağzımı açıp tek karşıt söz bile söyleyemiyorum.O sınıftan çıkınca her zaman olduğu gibi ben ortada kaldım.Herkesin bakışları bana dönünce bende çareyi kendimi sınıftan dışarı atmakta buldum.Merve'nin arkamdan geldiğini koridordaki adım seslerinden anlayabiliyordum.Şu an Tuna'nın durumunu düşünecek durumda bile değildim.

"Melis dur artık, sana yetişemiyorum." Beni durduran şey Merve'nin cümlesi olmuştu.Her zaman olduğu gibi yine sinirden ne kadar yürüdüğümü anlamamıştım.Arkamı döndüğümde Merve'nin yanaklarının kırmızılığı ne kadar çok yürüdüğümüz kanıtlar gibiydi.Artık nefes almakta zorlanıyordum.Bunun nedeni yürümek değildi.Tek neden ağlamamak için kendimi kasmamdı.Merve biraz arkamda kaldığı için koşar adımlarla yanıma geldi.Bana sıkı sıkı sarıldı.Artık göz yaşlarım akmak için yarış haline girmişlerdi tabi hıçkırıklarımda onları takip ediyordu.Nerede veya kimlerin olduğu umurumda değildi sadece ağlamak ve içimi boşaltmak istiyordum.Ağlarken bir yandan"Merve ben ne suç işledim.Neden ben?Neden bu kadar üzülüyorum.Ben bunları hak etmedim.Hak etmedim değil mi?" dedim.Hıçkılarım yüzünden konuşmam güç olmuştu.Merve "Hayır canım hak etmedin.Sen bunları hak edecek son insansın.Lütfen böyle yapma." derken saçlarımı okşuyordu.Hep bir tane kız kardeşim  olsun istemiştim ama yoktu ama sanırım bu kişi öz kardeşim olmasa bile Merve olabilirdi.Merve varlığıyla beni biraz sakinleştirdikten sonra ona sıkı sıkı sardığım kollarımı gevşettim.Merve'yle yüz yüze geldiğimizde onunda ağlamış olduğunu yeni farkettim.Kaşlarımı kaldırarak "Sana ne oldu?Niye ağladın kuzum?"dedim.Bir anda gülmeye başladığında benim değilde Merve'nin ruh durumunun hiç iyi olmadığını düşündüm.Kafama yavaşça vurduktan sonra "Salak kardeşim benim neden ağlamış olabilirim sence tabiki her zaman olduğu gibi sen ağlayınca bende muslukları açtım."dedi.Bu sözü üzerine bende gülmeye başladım.Hep böyle olurdu ben ağladığımda Merve'de benimle,Merve ağladığında bende Merve'yle ağlardım.Huyumuz kurusun biz böyleyiz.Beraber yürüyerek eve kadar geldik.Uyku bastırmaya başlayınca istemeyerekte olsa Merve'lerin merdiveninde yaptığımız ayak üstü muhabbeti bırakak eve doğru yürümeye başladım.Yolda tek başıma yürürken annemlerin eve gelmiş oldukları aklıma gelince uykum tamamen kaçtı.Şu an en son isteyeceğim şey bir sürü soru cevaplamak olurdu.Adımlarımı parka yönlendirdim.Karanlıktan korkmama rağmen en cazip fikir banklarda oturmak gibi geliyordu.Banklara oturduğumda soğuğu iliklerimde hissettim.Yazın bile bazen üşüyen bir insan olarak, havalarında hala soğuk olduğu düşünülürse üşümemek elde değildi.Tek bir noktaya odaklanarak düşünmeye başladım.

Evren hayatıma girdiğinden beri ne çok değişti hayatım.Hem mutuluğu hem üzüntüyü bütün hücrelerimde hissettim.Hayatımın büyük oranı Evren'e ait artık.Onsuz bir hayat düşünemez hale geldim.Bir uyuşturucu bağımlısı gibi Evren'e bağımlıyım ama bu değişik bir bağımlılık,aşk bu.Bütün duyguları bana hissettiren tek insan.Sevdiğim adam,ilk aşkım ve sanırım son aşkım.

Ben bunları düşünürken o çok tanıdık ses"Biliyorum zor bir durumdayız ve evet biliyorum seni üzüyorum ama ben buyum.Yapabileceğim ve sana şu anlık verebileceğim bütün şeyleri veriyorum.Benden daha fazlasını bekleme çünkü yapmam,yapamam.Daha önce hiç yapmadım.Kendimden hiç ödün vermedim.Beni eğer böyle kabul edersen benimle olursun ama istemezsen her zaman gitme gibi bir şansın var taki tamamiyle benim olana kadar.Ruhunla,aklınla ve bedeninle bana ait olana kadar." dedi.Evren'in nadir uzun konuştuğu zamanlardan birindeydik.Sormak istediğim bir sürü soru vardı ama ilk soru ondan geldi."Melis nasıl öğrendin yani Tuna olayını.Kimse bilmezken sen nasıl öğrenebildin?O dimi?O söyledi sana, şerefsiz piç kurusu." Nasıl anlatmam gerekiyordu bilmiyordum ve en basit yolu seçtim."Benimde sana sormak istediğim bir sürü soru var.Eğer cevap vereceğine söz verirsen bende senin sorularını yanıtlarım." Kaşlarını ilk anlamadığını belli eder gibi kaldırdı daha sonrada sinirli bir ifadeyle kaşlarını çattı.Ahh bu bakışlar hiçte hayra alamet değildi.

"Siktir.Ben gelmiş sana bu kadar şey anlatıyorum.Zincirlerimi kırmaya çalışıyorum.Kimseye anlatmadıklarımı sana anlatıyorum ama hanımefendi ne yapıyor?Koşulsuz şartsız bir iş yapmıyor.Unut Melis unut tamam mı?Ben sana hiç sormadım varsay." diye üzerime kükredi.Banka son bir tekme savurduktan sonra arkasını dönüp gitti.Ben ne kadar aptal bir insanım ya sevdiğim çocuk gelmiş bana içini açıyor ben ise şu lanet olası ağzımı bir dakika kapatamıyorum.Aklımdaki sorularla içim içimi yerken ağzıma kapanan bir bez paçası ilk olarak kokusu genzimi yaktı, daha sonra görüşüm bulanıklaşmaya başladı ve son olarak göz kapaklarım ağırlaşmaya başladığında usulca gözlerimde kapandı.Kulağımda sadece beni kaçıran kişinin nefes alışveriş sesleri vardı.

GERI DÖNÜŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin