13 Kasım 2017
Kolektif hafıza kavramını pek çok yerde duymuşsunuzdur. Özellikle Jung'ın kuramlarında ya da psikoloji temelli eserlerde. Bu kavramı bugün uygulamalı olarak, doğrudan kendi üzerimde, görme fırsatını yakaladım. Bir yandan da ürktüm.
Bahadırhan Dinçaslan'ın ''Tolkien Ne Yaptı?'' başlıklı yazı serisini okurken-tavsiye ederim ve kitabını da. Okumadım ama yazı serisinden iyi olduğunu düşünüyorum-Kalevala Destanıyla karşılaştım ve Kalevala Destanı'nın neyi anlattığını merak edip hem araştırmak hem de varsa pdf'sini bulmak istedim. Ne yazık ki pdf'si yokmuş ve destanın neyi anlattığını da anlayamadım. Çünkü bu konuda da bilgiyi okuyana kadar yukarıda bahsettiğim gerçeği fark ettim. Destanın önemli bir özelliğini yazı da belirtiyordu. Buna göre baş karakter her şeyi sözcüklerle yapıyormuş. Şarkı-şiir okuyarak büyü yapıyor, sözcüklerle tekne yapıyor, silah oluşturuyormuş.
Birkaç ay önce Wordpunk başlıklı bir yazı yazmıştım. Bunun Türkçe anlamı Sözcük Çılgınlığı anlamına geliyordu ve bilim kurgu için bir alt-tür önermesiydi. Yazının adını neden Wordpunk yapmıştım? Çünkü İngilizce bilim kurgu'dan doğrudan alınan bio-punk, steampunk, cyberpunk gibi adlarla tanıdığız. Bu yüzden de Wordpunk kimseye yabancı gelmezdi. Bu önerme de bilimsel fantezi unsurlarını kullanarak sözcüklerle yüksek teknolojili cihazlar ve medeniyetler kurmuş olan bir kurgu oluşturabileceğimizi söylüyor ve bunu da alt kurgu olarak yazımının mümkün olduğunu düşünüyordum. Yazarken ve alt türü oluştururken bana olağanüstü saçma gibi gelen bu fikrin bugünden en fazla 2000 sene kadar önce, benden daha batı'da ve daha kuzey'de yaşayan başka insanlar tarafından düşünüldüğünü öğrendim.
Bu alt tür düşüncesi fazla haddini aşmış ve saçma gelmişti. Haddimi aşmıştım çünkü alt tür oluşturmak ciddiyet isterdi ve ben ondan yoksundum. Saçmaydı çünkü sözcüklerle bir şeyler oluşturmak o kadar da akıl işi değildi. Yine de uzun yıllar önce, çok çok uzak topraklarda benim kadar kaçık birilerinin olduğunu düşünmek beni rahatlattı. Bu benzerliği de kolektif hafıza yoluyla açıklayabildim çünkü ben hayatım boyunca Kalevala Destanını ne araştırdım ne de okudum. Ancak sınavlarda ''Dünya destanlarını örnekleyiniz'' sorusunu yanıtlayabilmek için adını ve hangi kültüre ait olduğunu biliyorum. Bu konu da düşünebileceğim tek şey şu:
Yaşasın, tek kaçık ben değilmişim!
Özellikle bütün bir Fin halkının böyle olduğunu düşününce insan rahatlıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soruşma
Non-FictionBu çalışmada her telden çalan deneme yayımlanacaktır. ''Aytmatov'un sürekli kullandığı bir sözcüğü çok sevdim yalnız: soruşmak. Tartışma, kertleşme, kavrayıp sevmek gibi çok yanlı, zengin anlamlar taşıyor.'' Tomris Uyar-Gündökümü 1, 1 Ekim 1975