"Çocukların koşarak ve bağrışarak ellerinde havalandırdıkları bu uçurtmalara verdikleri ehemmiyet rikkatime dokunuyor. Zira uçurtmalar böyle daima yüksek tutmak istediğimiz hulyalara benzer. Biz de, tıpkı çocuklar gibi, ellerimizde kimi kuyruklu yıldızları taklit eden azametli, kimi birer mehtap gibi solgun ve içli böyle büyük, renk renk, ve belki gülünç uçurtmalar taşımaz mıyız?
Tenkit makaleleri yahut şiirler yazmak, iyi bir memur yahut yaman bir mütehassıs şöhreti taşımak, gözde veya nüfuzlu olmak istemek hep ellerimizde renk renk tuttuğumuz daha büyük ve daha güç ve daha gülünç böyle beyaz saçlı çocukların eğlencesi olan birtakım uçurtmalar değil midir?
Bir meclise, bir kulübe, bir baloya, bir davete, bir heyet-i idare içtimaına veya gezmeye gittiğimiz zamanlar, hepimizin ellerinde böyle manevi birtakım uçurtmalar yok mudur? Ve mensup olduğumuz içtimai heyetin iç yüzünü bilenler bize baksalar, ellerimizde bu ipleri birbirine dolanan, cazibeleri birbirini itip çeken oyuncakların güya bir manevi zavallı ve gülünç gökte teşkil ettikleri kürelerin med ve cezrini, itişip birleşmelerini, çarpışıp kakışmalarını, nizamlarını ve fırtınalarını görmezler mi?"
Abdülhak Şinasi Hisar-Geçmiş Zaman Köşkleri, s.58-59 (2.Baskı)
Bu alıntıya dikkat edin!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soruşma
Non-FictionBu çalışmada her telden çalan deneme yayımlanacaktır. ''Aytmatov'un sürekli kullandığı bir sözcüğü çok sevdim yalnız: soruşmak. Tartışma, kertleşme, kavrayıp sevmek gibi çok yanlı, zengin anlamlar taşıyor.'' Tomris Uyar-Gündökümü 1, 1 Ekim 1975