Böyle bir soru buldum en son akışımda. İlginç bir soru, kesinlikle kötü niyetli olduğu falan aklıma gelmedi. Zaten buraya da bu düşünceyle yazmıyorum. Bu konu hakkında yetki sahibi ben değilim yani internette dolaşan mizahi görseller gibi "Kapatılsın!" desem kapanacak, "Açılsın!" desem açılacak değil ama yine de soruyu yanıtlamamak saygısızlık olurdu. O yüzden yanıtlayacağım. Bunu da bildiğim en iyi yolla yapmak istiyorum ki o da yazmak oluyor. İşte yanıt:
Hiçbir şey.
Bu okullar hakkında hiçbir şey düşünmüyorum. Zira ilk başta dediğim gibi yetki sahibi ben değilim. Üstüne oturup etraflıca bu konuda ve daha pek çok konuda düşünmesi gereken bellidir. Ama düşünmez, o ayrı. Yine de sorulunca bir düşündüm. Bu soru geldiğinde bana 13 Nisan tarihiydi, Orhan Veli'nin doğumgünü. Google, doodle yapıca herkes Orhan Veli paylaştı. Şiirin tamamını okumasak da şiirden parça paylaşmak günümüzün modası. Yaprak dergisinin pdf hali vardı ben de, onu açtığımda "Pompeii'nin Son Günleri" başlıklı bir yazı vardı ki Orhan Veli'ye aitti. Sizinle de paylaşıyorum.
Şimdi bu yazıdan sonra şunu sormak istiyorum: "Pompeii'nin patlamasından kim etkileniyor?" Şairlerden üzerinden başladığıma göre şairler üzerinden gidersem: Necip Fazıl geliyor Imam Hatipler açılsın diyor, Orhan Veli geliyor kapatılsın diyor. Bu böyle gelmiş gidiyor ama kim etkileniyor? Öğrenci. Öğrenci, oradan oraya savrulurken sistem sürekli değişiyor ve bu tamamen siyasinin ideolojik tercihlerine ve tabii ki bu değişimin ona kazandırabileceği olası oy oranına bağlı.
O yüzden bu sistemin içinde sağlıklı olan şey sanıyorum ki şu: Işi eğitim bilimcilere (pedagoglara) bırakmak. Onlar da herhalde imam hatiplerin açık ya da kapalı olmasıyla ya da öğrencilerin görünümleriyle değil de verilen eğitimin kalitesiyle ilgilenecektir. Veya öğretmenlerin zihinsel rahatsızlığı olup olmadığıyla. (Bunu başka bir yazı da anlatabilirim)
Buradaki can alıcı sonuç şu ki ben eğitim bilimci değilim. Bu yüzden konuyu hiç düşünmedim ama herkes, istediği okula -pek rastlanmasa da ben burada öğrencinin fikrinin alındığını varsayıyorum- gitmekte özgürdür. Çünkü bu onların hayatları ve görebildiğimiz kadarıyla ellerinde -neredeyse kesin olarak- var olan tek hayat. O yüzden bırakalım da istedikleri gibi yaşasınlar. Sonra ülke intikam alma oyununun oynandığı bir halı sahaya dönüşüyor ve olan gariban öğrenciye oluyor.
Metinden çıkarılacak yan anlam olarak ise Orhan Veli o doodle'da olduğu gibi sadece gözleri kapalı Istanbul'u seyreden biri değildir. O bazı konular üzerine düşünmüş ve kafa yormuştur. Döneminin keskin ve sert ayrımları yüzündan bazı fikirlerini sevmeyebilirsiniz. Ama yine de bu düşünceleri onu aydın olarak da görmenizi sağlar. Bir de bu yönüne bakın. Bu tür yazılarını da Şairin Işi adlı toplu yazılar kitabında ya da Yaprak dergisinin pdf hallerinde bulabilirsiniz. Öte yandan şu var ki Orhan Veli şunu da demiştir:
"Eğer 50 yıl sonra aynı şeyleri diyecek olsaydım o zaman aradaki zamanı yaşamanın ne anlamı olurdu?"
Ben de inanıyorum ki bugün benim düşündüklerim 104 yaşındaki Orhan Veli'nin düşünebilecekleridir.
Dipçe: İstanbul'u seyretmek için en uygun yer Çamlıca'dır. Zira tüm Istanbul tam o noktadan gözünüze görünür. Bkz: Abdülhak Şinasi Hisar-Geçmiş Zaman Köşkleri
Başlama-Bitme Tarihi: 13-14 Nisan 2018
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soruşma
Non-FictionBu çalışmada her telden çalan deneme yayımlanacaktır. ''Aytmatov'un sürekli kullandığı bir sözcüğü çok sevdim yalnız: soruşmak. Tartışma, kertleşme, kavrayıp sevmek gibi çok yanlı, zengin anlamlar taşıyor.'' Tomris Uyar-Gündökümü 1, 1 Ekim 1975