Öykü de Direnmek

26 5 3
                                    

29 Kasım 2017

Bu sözcükler Tomris Uyar'ı tanımlamakta kullanılıyordu. Bir yazın felsefesi olarak da düşünülebilir, hatta bilinçli bir şekilde sistemi kurulursa poetika olarak dahi sunulabilir. Ne yazık ki günümüzde poetika yazmak ya da yazılan türün, biçimin, üslubun üzerine düşünmek pek de yapılmıyor.

Yanlış hatırlamıyorsam eğer Gülhane Parkında yer alan Tanpınar Kütüphanesinde okuduğum kadarıyla yazarın bu adla bir denemesi de var. Deneme "Kitapla Direniş" adlı yapıtta yer alıyordu. Yanlış hatırlıyorsam affedin.

Ben de bu felsefeyi kullanmak istiyorum, zaten halihazır da öykülerden başka şey.yazmıyorum ama sanıyorum ki Rrien serisi bu durumu bozacak. Onun için de uzun süredir seriye bir şey yazmadım ki ne yapacağıma tam olarak karar vereyim ve üslup otursun. Bu sırada bir röportaj gördüm, o da sanırım Kayıp Rıhtımdaydı.(Bu aralar unutkanlaştım) Çok sevdiğim ve burada da bu sevgiyi dillendirdiğim bir yazardan bahsediyordu: Douglas Adams. Bu röportaj aslen Doğu Yücel ile yapılmıştı ama sevdiği yazarlar üstüne bir soru gelince yazar sevdiklerini saymıştı. Bunları sayarken laf arasında Douglas Adams'ın Otostopçunun Galaksi Rehberi kitabının aslında bir roman olmadığını ve farklı farkı öykülerde oluştuğunu birkaç tümce içinde söyleyiverdi. Ben buna ilk başta katılmadım ama biraz düşününce doğru olduğunu kabul ettim. Daha sonra kitabı tekrar elime aldım ve yaklaşık olarak 250 sayfa okudum. Gördüm ki gerçekten de öyleymiş, bunu daha önce Douglas Adams hakkındaki yazılarla birleştirip de düşününce bunun en büyük nedeninin yazarın roman yazmayı sevmemesi olduğunu anladım. Douglas Adams bir radyo oyunu yazarıydı ve zaten Otostopçu da ilk başta bir radyo oyunuydu. Hatta Youtube'da ve birçok yerde yazarın kendi sesinden kaydı da dahil bu radyo oyunlarını bulabilirsiniz. Radyo oyunu yazmayı seviyordu çünkü hem para kazandırıyor hem de keyifli ve kolay bir işti. Ama sonrasında yaptığı iş tutunca yayınevleri peşine düştü. Bir süre sonra kabul etti ve romanını yazmaya başladı. Adams, roman yazmaktan nefret ediyordu. Hatta o kadar nefret ediyordu ki yayıncılar bir süre sonra onu yanında sadece bir bilgisayarla birlikte otel odasına kapatıp, kitabı bitirmesini beklediler. Çünkü iş kendisine kalınca defalarca kez yayın tarihlerini atlatıyordu. Hatta şu ünlü sözünü hatırlatayım.

"Son teslim tarihlerini seviyorum. Yanımdan geçip giderken çıkardıkları "Vuş" sesi hoşuma gidiyor."

5 roman bitirdi ve seri daha bitmemişti çünkü kendisi bir röportajında açıkça belirtmişti ki 5 bir seri bitirmek için iyi bir sayı değildi.

"Bir seriyi bitirmek için 5 iyi bir sayı değil ama 6 öyle mi?"

6.kitabı yazmaya da ömrü yetmedi ama bütün bu tembelliğine rağmen 5 romanlık bu seriyi nasıl yazdı? Aslında yazarın bir de Dirk Gently serisi var ama onu okumadığım için bu tespiti ondan uzak tutuyorum. Öykü şeklinde yazdı. Adams, öyküyü yazıyor ve 5 sayfa bittikten sonra başka bir öyküye geçiyordu. Yani roman yazmıyordu, küçük öyküyer yazarak bir roman bütünlügü oluşturuyordu. Bu bence çok ilginç bir taktikti çünkü böylece romanın yüklediği zorluğu omuzlarınıza yüklenmeden ama kolaycılığa da kaçmadan ve öyküden ayrılmadan yazmak mümkün oluyordu.

Öykü yazmak istememin tek nedeni tabii ki yazım ve kurgu da bulunan kolaylık tek unsur değil.

SoruşmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin