Söz verdiğim gibi uzun yazdım. Umarım seversiniz❤
Boynuna doladığım kollarımı daha da sıkılaştırdım.
"J-Jimin, sarhoşsun." Jumgkook'un titrek sesini işittiğimde yanağız gülümsedim sadece.
"Değilim. Beni sarhoş eden iki şişe şarap değil hyung, sensin." dudaklarımı sertçe ısırdım.
"Varlığın beni sarhoş etmeye yetiyor zaten. İçkiye ihtiyacım yok benim." ıslattığım dudaklarımı dudaklarına bastırdım hızla. Düşünmedim, geleceği ya da geçmişi.
Bundan sonra ne olacağını ya da birbirimize nasıl rahatça bakacağımızı düşünmedim.
Zaten düşünerek hareket etseydim, belki de bu kadar acı içinde olmazdım. Onu sevmek gibi bir hataya düşmezdim. Düşünmedim işte, düşünemedim.
Mantığımı yitirmeme neden olmuştu.
Ayaklarımı kaldırıp, ensesindeki saçlarını çekiştirdim. Sanki yıllardır görmemiş gibi öptüm.
Susuz bir çiçek gibi içtim dudaklarından.
Bir daha hiç içemeyecekmiş gibi bolca içtim.
Sonunda doyduğumu hissettiğimde, dudaklarımızı ayırdım seslice. Bu sesi her gün onunla duymak için nelerimi vermezdim ki?
"Jimin..sen.." gözlerimi kapatıp soluklandım. Baş parmağım, şişmiş dudaklarına doğru gidip okşamaya başlamıştı. Benim sayemde bu hale gelen dudakları her gün tatmak için nelerimi vermezdim?
"Hyung.." titreyen göz kapaklarımı engellemek amaçlı durdum bir süre. Ardından derin bir nefes alıp, bir deli cesaretle gözlerinin içine bakmıştım.
Ne diyeceğini bilemez bir şekilde beni izliyordu. Anın şoku üzerindeydi hala. Normaldi, yıllardır kardeşi diye bildiği kişi onu deli gibi öpmüştü. Haklıydı.
Gözlerinin derinliklerinde yüzerken, başımın daha çok döndüğünü hissetmiştim. Bir anlığına gözlerim kapandı, çaresizce kollarına tutundum.
"Sikeyim." onun mırıldanmalarını duysam da, gözlerim daha fazla açılmamıştı. Sanırım sarhoşluğum yüzünden gözlerim kapanmıştı. Ve vücudum hareket fokinksiyonlarını da beraberinde yitirmişti.
***
Uykumda hissettiğim şiddetli başağrısı gözlerime vurmuş, kulağımı çınlatacak raddeye gelmişti. Mızmızlanarak gözlerimi aralayıp etrafa bakındım bir süre. Güneş ışınları tam yüzüme vururken, inleyerek yerimde doğruldum.
"Ah, başım.." gözlerimi sımsıkı kapatıp, sızlayıp duran başımı ellerim arasına alıp bekledim bir süre. Ardından kendime gelmek amacıyla ayaklanıp, banyoya doğru yürüdüm.
Elimi yüzümü iyice yıkamama rağmen, baş ağrım hala devam ediyordu. Bir kahve içmek için aşağıya sarsak adımlarla inmeye başladım.
Evde hiç bir ses olmaması şaşırmama neden olurken, oflayarak mutfağa geçtim ve kendime kahve hazırlarken, cebime attığım telefonumu çıkarıp saate bakmaya koyuldum.
Siktir!
Saat tam üçtü tanrı aşkına! Şaşkınlıkla telefonuma bakarken, aklıma gelen sahnelerle tezgaha zorlukla tutunmuştum.
Ben. Abimi. Öpmüştüm.
Öpmüştüm!
Hayır, öpmekle kalmamış dudaklarını adeta yemiştim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
We Don't Talk Anymore °jikook
Fanfic❝ Onunla aramdaki tek bağ, kardeşlikten ibaret değildi. ❞