Chapter 22

8.7K 752 791
                                    

bol bol yorum beklerim 💖



Gözlerim sıkıca kapalıydı. Ardında ne olacağını bilmiyordum. Yapabildiğim tek şey, kesik nefeslerimi düzenlemeye çalışmaktı. Fakat bunu da beceremediğim için daha da tıkanıyordu nefesim.

Yutkunarak gözlerimi araladım yavaşça. Fısıltısından sonra yaklaşık bir kaç dakikadır böyleydik. Ne o birşey söylüyordu, ne de ben bir tepki verebiliyordum. Derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştım.

"Ben.."

Ne diyeceğimi bile bilmeden öylece mırıldanmıştım. Planlı olmadığım için aklımda yapabileceğim ve onun inanacağız güçlü bir açıklama yoktu. Sinirle soludum.

Başımı hafifçe ona çevirdiğimde kararmış bakışlarıyla öylece beni izlediğini gördüm. Bir kolunu başımın üstünden duvara yaslamış, bir koluysa kolumu kavramıştı.

Elini yavaşça kaldırarak parmaklarını çenemde gezdirmeye başladı. Dokunuşuyla gözlerim istemsizce kapanmıştı. Etkisi altında kalmaktan hem hoşnut duyuyor, hem de nefret ediyordum.

Bu kadar güçsüz olmak zorunda değildim. Biraz daha, biraz daha dayanıklı olmalıydım.

"Jimin, beni hiç dinlemiyorsun."

Fısıltıdan farksız sesiyle mırıldandığında başımı eğmiştim.

Biraz daha burda durursak Chanyeol kesinlikle şüphelenecekti. Zeki birisiydi zaten, ben ve onu izlemesinden anlamıştım. Bu yüzden öylece beklemek istemiyordum.

Elini çenemden çekerek bedeni arasından çıkmaya yeltenmiştim ki, kolu belimi sarmış ve beni duvara yaslamıştı tekrar.

"Aramızın tekrar bozulmasını istemiyorum Jimin, arkadaşlarımdan uzak dur."

Yüzüme bakarak konuştuğunda sinir bütün hücrelerimi ele geçirmeye başlamıştı. Sürekli tehditvari konuşmalarından bıkmıştım. Zayıflığımdan yararlanarak bana ne yapacağımı söyleyemezdi. Sinirle bakışlarımı ona çevirdiğimde konuşmak için aralamıştım dudaklarımı.

"Bunca zaman karşında sustum hyung. Ama biliyor musun? Artık tehditlerin umrumda dahi değil. Ne yapacaksan yap. Beni tehditlerin yakamaz, çünkü ben çoktan yandım."

Yaşlar gözüme hucüm etmeye başlamıştı fakat onun karşısında ağlamayacaktım. Artık onun karşısında güçsüz olmak istemiyordum. Boğazımdaki yumrunun geçmesi adına derin bir nefes alarak, bana şaşkınca bakan bedeni ittirmiş ve banyodan çıkmıştım.

Şimdi aşağı inmeli ve güçlü bir şekilde istediğim her şeyi yapmalıydım. Burnumu çekerek gözlerimde biriken yaşları hızlıca elimin tersiyle sildim, ardından merdivenlerden inerek salona doğru yürümeye başladım. Ona biraz da olsa gerçekleri söylediğim için rahattım. Beni aptal tehditlerle korkutmayı bırakmalıydı.

***

İki hafta sonra.

"Buna ne dersiniz? Son zamanların en iyi filmi."

Chanyeol'ün afişi işaret ederek sormasıyla bir süre düşünmüştüm. Taehyung öne atılıp başıyla onaylarken, hâlâ kararsız kaldığım için onu izledim sessizce.

"Bunu duymuştum, evet. Bence de buna gidelim."

Okul çıkışından sonra Chanyeol bir sürpriz yaparak okula gelmişti. Beraber biraz vakit geçirmeyi teklif etmişti fakat Taehyung hemen kendini de işin içine kattığı için onu da getirmek zorunda kalmıştık. Chanyeol'e sebepsizce güvenmiyor, hatta sevmiyordu bile. Bu yüzden beni de yalnız bırakmamıştı sağolsun.

We Don't Talk Anymore °jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin