allah aşkına bol yorum yapın başka bir şey istemiyorum:,(
Bedeninde hissettiği sızlanmalar tatlı uykusunun bölünmesine neden olmuştu. Kaşlarını çatarak bedenini yatakta sol tarafına çevirmeyi denedi küçük
olan. Fakat hareket ettiği gibi başının ağrısı adeta inlemesine sebep olmuştu. Kaşlarını çatarak gözlerini açtı ve etrafına baktı. Güneş odayı aydınlatırken aynı zamanda gözlerine vuruyordu güçlü ışınları. Yerinde doğrulmaya çalıştığında baş ağrısı şiddetlenmişti.Kuruyan boğazını yutkunarak rahatlatmaya çalışırken ağzına iğrenç bir tat gelmişti. Yüzünü buruşturarak yataktan kalktı ve odasından çıktı yavaş adımlarla. Saçları birbirine girmiş, göz altları şişmişti. Banyoya girdiğinde aynadan üzerini görmüştü. Dünle alakalı tek tük şeyler hatırlıyordu. Ve bu onun utançla kendini bir yerlere saklama isteğini tetikliyordu. Uykulu gözleri yavaşça açılırken aynadan kendi üstüne baktı. Üstünde pijamaları vardı. Nasıl?
Chanyeol?!
Elleri göğsünü çıplakmış gibi saklarken dudakları şaşkınlıkla aralanmıştı. Dünü hatırlamaya çalıştı. Üzerinin çıplak olduğunu hissediyordu. Söylenip duran bu kişi Chanyeol olamazdı.
Tahmin ettiği kişi olmamasını diliyordu.
Sıcak suyu açarak üzerini çıkarırken sızlanıp duruyordu. Baş ağrısı bir yana, dün geceki halleri yüzünden utanç duyuyordu.
Banyoya girdiğinde sıcak su bedenini gevşetmişti. Rahat bir nefes alarak gözlerini kapattı ve soğuk fayanslı duvara yasladı kendini.
Aniden kapının açıldığını duyduğunda gözlerini açarak perdeyi hafifçe geri çekti. Gelen kişiyi gördüğünde gözleri kocaman açılmış ve vücudunu gizlemişti.
"Neden direkt içeri dalıyorsun hyung?!"
Jungkook küçük olanın mızmızlanmalarına karşılık aynadan saçını düzeltiyor ve ona bakıyordu.
"Başkalarıyla içki içip sızacak kadar büyüdün demek." Jungkook alayla dudaklarını büktü ve kollarını sıvayıp ellerini sıvı sabunla yıkamaya başladı. Jimin duyduğu sözlerle yutkundu ve perdeyi çekip sıcak suyun altına girdi tekrar. Nasıl bir cevap vermesi gerektiğini bilememişti.
"Sadece bir kerelikti.. Hem, bir bardak içtikten sonra böyle oldum. Bünyem dayanıklı değil demek ki." Dudak büzüp saçına şapmuan döktü ve köpürtmeye başladı. Saçlarını agresifçe köpürtürken alt durağını sertçe ısırıyor, suyun altında bile ısınan yanaklarına lanet okuyordu içinden.
" İlk içkini benimle içmiştin, hatırladın mı?"
Neden birden bire bunu soruyordu ki? Derin bir nefes alarak bedenini ovalamaya başladı Jimin. O gün aklına geldikçe gülme isteğini engelleyememişti.
"Bir kaç ay önceydi. Pısırıktın, saf ve masum. Şimdi ise seni başkalarının kolundan sarhoş olarak alıyorum."
Jimin'in kaşları çatıldı. Ne demek istiyordu şimdi? İyi bir şey olmadığı kesindi. Perdeyi hafifçe çekerek hyunguna baktı. Gözlerinde bir miktar kırıntılar vardı. Dudaklarını birbirine bastırarak derin bir nefes aldı önce.
"Bu da ne demek?" Kırgınlığı ses tonundan belirmişti. Jungkook saçlarını düzeltmeyi bırakıp arkasını döndü. Ardından yavaşça Jimine doğru ilerledi. Islak saçları alnına yapışmış, tombul yanakları al aldı. Beyaz teninden su damlacıkları akarken gözlerini oralardan çekmek zordu. Tabii sadece omzu ve beli gözüküyordu. Jimin bu bakışları fark edince yutkundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
We Don't Talk Anymore °jikook
Fanfiction❝ Onunla aramdaki tek bağ, kardeşlikten ibaret değildi. ❞