Kafam bir dünya :( Bu bölüm kime gidecekti yaff.. Kim boşta çaylar kahveler için?? Heh aklıma geldi ortalığı biraz karıştırayım ahahah payell'e gelsin bu bölüm o çaylar kahvelerle uğraşırken kızlar benim canıma okusunlar bölüm yazdırmadı diye nihoahha (pislik bi kahkaha attım)
La dünya kadar işim var hepsini serdim burda bölümleri yayınlamaya çalışıyorum. Saçımı süpürge ettim size beaahh ahahahah
Herkese iyi okumalar...
Alaz, Halime ile konuşmalarının ardından bir süre kendisine gelememişti. Neyse ki Halime ortamdaki kasveti dağıtmak için heyecanla menü konusuna dönmüş, konuyu değiştirmiş ve Alaz'ın düşüncelerini dağıtmıştı.
Bir saate yakın yapılacak yemeklerle ilgili bir kaç menü hazırlığı yaptılar ve akşam Ayşe ile de değerlendirmeye karar verdiler.
Öğlen 13.00 gibi Alaz yukarı çıkıp üzerini değiştirdikten sonra çıkmak için hazırlandı. Her zaman ki gibi sade ve rahat giysiler giyinmişti. Siyah dar kot, üzerine krem renginde balıkçı yaka bir kazak ve siyah botlar geçirmişti ayağına da. Siyah deri ceketi eline alarak çıktı.
Kapıya çıkar çıkmaz Nihat koşturarak gelmişti yanına. Hazır ettiği arabanın arka kapısını açınca Alaz önce ters ters bakmıştı. Kapı açma da neyin nesiydi acaba? Ön koltuğa oturmayı tercih ederdi ama yolcu kapısının önünde başka bir koruma görünce mecbur arka koltuğa oturmak zorunda kaldı.
"Ben kendi kapımı açarım Nihat." derken sesi hırçın bir çocuk gibi çıkıyordu.
Nihat hiç bir karşılık vermeden kırpıştırdığı gözleriyle kapıyı kapadı ve diğer adam araca yerleşirken kendisi de şoför koltuğuna geçti.
Bahçeden çıktıklarında önlerinde ve arkalarında birer araba daha olduğunu fark etti. Huzursuzca yerinde kıpırdanırken yine ters bir sesle konuştu.
"Bu ne be? Konvoy mu yapıyoruz?"
"Yaman abi'min emri yenge..." diye cevap veren Nihat'ın cümlesi bitmeden Alaz delirmiş gibi bağırmaya başladı.
"Durdur arabayı!"
Nihat kulağının dibinde patlayan sesle aniden frene basınca diğer arabalar da daha çıkamadıkları ara yolda frenlere asıldı. Herkes ne olduğunu anlayamamamın şaşkınlığını yaşıyordu. Nihat korkudan kocaman açılmış soru dolu bakışlarını Alaz'a çevirirken onun aynı yüksek perdeden çıkan sesiyle sorduğu soruyu anlamaya çalışıyordu.
"Ne dedin sen?"
"Yaman abi'min emri dedim..." Nihat'ın sesi fısıltı gibi çıkmıştı.
"Sonrasında dediğini soruyorum!"
Nihat bir an gözlerini kırpıştırdı düşündüğü belli bir yüzle.
"Yenge dedim..." derken kaşlarını kaldırmış nerede ne gibi bir hata yaptığını anlamaya çalışıyordu.
"Ne yengesi lan?" diyen Alaz neredeyse Nihat'ın üstüne atlayacaktı.
"Ne diyeydim yenge?" Sesi suçlu çıkıyordu. Ana okulunda yaramazlık yapmış öğretmeninden azar işiten çocuk kisvesine bürünmüştü.
"Lan oğlum adım var benim, adım. Alaz diyeceksin! Ne diyeceksin?"
"Alaz diyeceğim?" diye soran Nihat'ın kaşları yukarı kalkmış ama gülmesini zor tutar bir ifadeyle sanki büyük bir espri duymuş gibi bakıyordu. Bir an dudaklarının arasından çıkan kıkırtıya hakim olamadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUKALEMUN - YamanDağlı - Yaman - Ateş (Kitap oldu)
General FictionBukalemun Serisi 2.Kitabı... **** Yaman ona sonsuzluğu vaat ediyordu.... Gözlerinde öyle bir anlam vardı ki; yeryüzündeki hiç bir kelime bunu açıklayamazdı. Sanki başka bir boyuttan bakıyordu Alaz'a. Kapkara gözlerinin içinde oynaşan pırıltılar dü...