Kızıl Öfke / 8

10.4K 1.6K 905
                                    

Merhaba,

Bölüm ithafı; ysmn978'in. 

Haftanın doğum günü listesi;  6 Kasım Filiz - 6 Kasım gulzarahmedova - 7 Kasım KadriyeGnhan - 9 Kasım TCYaseminKahya - 9 Kasım _muzeyyen_ - 9 Kasım DenizTos - 9 Kasım busrokur - 10 Kasım cathaiwe - 10 Kasım SheylaYavuz - 10 Kasım sakaryaserap58 - 10 Kasım rozella90 - 10 Kasım halideonal1 - 11 Kasım AyseglSaydemir **** Hepinize nice seneler olsun. Sağlıklı ve mutlu yaşlar dilerim :) Kucak dolusu sevgiler xoxox

Herkese iyi okumalar...



Esat, sahil yoluna girdiğinde aracın klimasını kapatarak camı açtı. Ağustos'un ortasında, saat neredeyse öğleden sonra ikiye varmak üzereyken hava oldukça sıcaktı fakat denizden esen rüzgarı yüzünde, deniz kokusunu da burnunda hissetmek istemişti.

Yol düşündüğünden boştu. Chiron'un gazına biraz daha yüklenince egzozdan çıkan ses kulaklarına enfes bir senfoni gibi doldu. Yüzünde mutlu bir gülümseme oluştu. Onu mutlu eden sayılı şeylerden biriydi kükreyen motor sesi. Hisar'a yaklaşırken trafiğin sıkışacağını biliyordu ve şimdilik boş yolun tadını çıkarmak istiyordu. Gözündeki siyah güneş gözlüğünü bir eliyle düzeltirken diğer eliyle direksiyonu çevirerek virajlı yolu almaya devam etti. Deniz tarafından gelen güçlü bir esinti siyah saçlarına çarparak dağıttı ama bu onu rahatsız etmedi. Aksine ciğerlerine taze havayı çekercesine derin bir soluk aldı.

"Kibar davran Esat," diye yine sesli olarak kendini tembihlemeye devam etti. Yol boyu kendi kendine mırıldandığı sözleri kaçıncı defadır tekrarladığını saymamıştı ama işe yarıyor gibi görünüyordu. Kendisini oldukça sakin hissediyordu.

Yavuz'la Berin'i aynı masada görünce bir anlık yine kontrolünü kaybedeceğini hissediyordu ama yol boyu yaptığı telkinlerin işe yaramasını ümit ediyordu.

Yeniköy'de trafik yavaşlamaya başladı ve Hisar'a kadar olan kısa mesafeyi neredeyse yarım saatte alabildi. Gözü sürekli saatteydi. Berin'in brunchı kısa kesip erkenden ayrılmış olma ihtimalini göz ardı edemeden sabırsızca zamanı kontrol ediyordu. Eğer Yavuz ve Berin'i kafede bulamazsa eve yollanması gerekecekti. Tabii Berin eve gittiyse? Başını iki yana sallayarak bu düşüncelerden kurtulmaya çalıştı. Sonuçta kızları kendi cephesine çekebildiğine göre, eğer Berin kafeden ayrılmışsa nerede olduğunu da onlardan öğrenebilirdi.

İçi rahatlayarak açılan yolda düşük hızını yeniden yükseltti ve birkaç yüz metre sonra Hisar'a varabildi. Aracın direksiyonunu kırarak Hisar'ın önündeki otoparka yöneldi. Çıkmakta olan bir aracı bekleyerek boşalan yere aracını soktu.

Otopark görevlisi gözleri parlayarak araca yaklaşırken Esat ters ters delikanlıya baktı. Chiron'a böyle bakıyorsa Veyron'u gördüğünde kalp krizi geçireceğini düşündü. Aslında öyle olmasını diledi. Araçtan çıktı ve otopark fişini almak üzere elini uzattı ama delikanlı hâlâ ağzı açık aracı seyretmeye devam edince azarlar gibi çıkıştı.

"Fişi verecek misin koçum?"

Delikanlı zorlukla gözlerini araçtan çekip Esat'a boş boş baktı. Esat delikanlının elindeki cihazı işaret ederek "Otopark fişi?" dedi uyarır gibi. "Vermeyi düşünüyor musun?"

"Pardon abi, daldım ya. İnsan her gün şaheser görmüyor."

Delikanlı anlayış bekler gibi gülümseyince Esat burun büker gibi ters ters ona baktı. Fakat gözündeki gözlüklerden delikanlı bu ters bakışı fark etmedi.

"Veyron daha iyi. Buna çok da şaheser denemez."

"Bu Veyron'dan sonra üretilmedi mi abi? Hem Veyron'un üretimi de durduruldu ya. Her mükemmel eserin önce prototipi yapılır tabii," dedi delikanlı bilmiş bir edayla. Yüzünde Esat'ı delirten bir gülümseme vardı. Takdir eder gibi Esat'a bakıyordu.

BUKALEMUN - YamanDağlı - Yaman - Ateş (Kitap oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin