Önden bir uyarı yaptım sona geldik diye artık daha başka bir şey demeyeceğim. İnanması zor biliyorum, ha bitti ha bitecek derken ahahhaha şimdi zart diye biterse şaşırmayın :))
@mineli kurabiye yaptım kızlar bana gelmezler mi? dedi. Bende koy sen çayları kahveleri gelir onlar dedim. Gerçi AysemGoren poğaça seviyor, artık ona da bir güzellik yaparsın. :)
Hadi hepinize iyi okumalar...
Yaman, kucağında Alaz'la evin kapısından çıktığında Ekrem ve Halime onları arkalarından telaşla takip ediyorlardı. Kürşat ve Halit aceleyle kapının önüne çektikleri araçtan çıkmışlardı.
Yaman, Alaz'ın telaşlı direktifinden sonra evi neredeyse inletmişti. Sesindeki telaş ve korkuyla Ekrem ve Halime'nin hazırlanması 5 dakikayı bulmamıştı.
"Yaman, sen Alaz'la yola çık hemen, biz arkanızdan geliyoruz." dedi Ekrem soğukkanlı bir sesle. Ragıp'ın evin önüne sürdüğü aracı gözleriyle takip ederken Halime'nin sırtına elini koyup "Hadi kızım, biz Ragıp abinle gidiyoruz hastaneye." diyerek Halime'yi yönlendirdi.
"Zeynep'le Ayşe'ye de haber verdim abi. Onlar da yola çıkıyorlar şimdi." dedi Halime ileri adımlarken bir yandan telefonunu çantasına koyuyordu. Ayağının dibindeki Alaz'ın küçük valizini Nihat öne fırlayarak almış aracın bagajına koymuştu bile.
Yaman sancıdan kıvranan Alaz'ı Kürşat'ın açtığı kapıdan aracın arkasına dikkatlice oturttu. Bütün bedeni zangır zangır titrerken dahi Alaz'ı sıkıca göğsüne bastırmıştı. Alnından soğuk terler akıyordu ve midesinde daha önce hiç hissetmediği bir kasılma ve bulantı vardı. Alaz çığlık atmıyordu ama yüzündeki gerginlikten ne kadar acı çektiği belliydi. Alaz'ı araca yerleştirdiğinde aceleyle arabanın etrafında dolaşıp yanına oturmak için hareketlendi ancak midesindeki bulantının yukarı doğru tırmandığını hissettiğinde aniden durarak elini karnının üzerine bastırdı ve yüzünü buruşturdu. Kendisini dahi şaşırtan bir panikle hızla geri döndü ve daha bir kaç adım atmamıştı ki, ne olduğunu bile anlamadan bahçenin ortasına kusmaya başladı.
Alaz oturduğu aracın camından Yaman'ı izliyordu ve o anda hissettiği sancıdan çok Yaman'ın içinde bulunduğu durumdan acı çekiyordu. Yaman onun çektiği acının çok daha fazlasını hissediyordu çünkü Alaz'ın acısını dindirecek hiç bir şey yapamıyordu, çaresizlik elini kolu bağlamıştı. Alaz, duygusal acıların fiziksel acılardan çok daha yoğun olduğunu ve insanı nasıl da çaresizlik içinde kıvrandırdığını öyle iç yakıcı tecrübelerle öğrenmişti ki Yaman'ın nasıl hissettiğini o an çok iyi biliyordu. Kasıklarına vuran sancıya rağmen dişlerini alt dudağına bastırdı ve acısını içine gömerek sakinleşmeye çalıştı. Bu gece ikisi için de zor geçecekti. Ama Yaman için daha zor olacaktı her şey.
Yaman nihayet başını kaldırdığında kendisine endişeyle bakan gözlerden utançla gözlerini kaçırdı ve cebinden çıkardığı mendille ağzını silerek sersemlemiş halde bir kaç sarsak adım atarak arabaya döndü tekrar. Bu gece bunları yaşayacağına bir kaç gün işkence görmeyi tercih ederdi. En azından kendi acısıyla baş başa kalır, sevdiği kadının kıvrandığını görmezdi. Onun canının yandığını bilmektense kendisi her türlü acıyla başa çıkabilirdi. Kimseden tek bir ses çıkmamıştı. Kürşat endişelense de Yaman'ın ruh hali göz önüne alınırsa sessiz kalmasının daha iyi bir fikir olduğunu düşünmüştü.
Yaman araca bindiği anda aceleyle Halit'le ikisi de öne oturmuşlar ve Kürşat aracı çalıştırmıştı. Araç hızla bahçe kapısından çıkarken arkasından geleceklerde diğer araca yerleşiyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUKALEMUN - YamanDağlı - Yaman - Ateş (Kitap oldu)
Fiction généraleBukalemun Serisi 2.Kitabı... **** Yaman ona sonsuzluğu vaat ediyordu.... Gözlerinde öyle bir anlam vardı ki; yeryüzündeki hiç bir kelime bunu açıklayamazdı. Sanki başka bir boyuttan bakıyordu Alaz'a. Kapkara gözlerinin içinde oynaşan pırıltılar dü...