Herkese selam,
Öncelikle Hataylı arkadaşlar varsa hepsine çok geçmiş olsun diyorum. İnşallah kısa zamanda her şey kontrol altına alınır. Zarar gören tüm canlılara içim sızladı inanın. Her defasında şaşırmayacağım desem de insanoğlunun kötülüğü bir kez daha beni hayrete düşürdü. Yakıp yıkmak ne kolay değil mi? Yangını taammüden başlatan, masum canlara kıyan bunca zarara yıkıma uğratan herkesin Allah bin belasını versin. Başka da bi şey diyemiyorum. Allah yardımcın olsun Hatay.
Bölüm ithafı Freyja1313'e geliyor. (Bitmez o liste, ben diyim size...) :)
Efenim, kimsenin kalbi kırılmasın diye geleneksel haftalık doğum günü listesini yine yapayım dedim... 8 Ekim EmineEdaetinkaya - 9 Ekim 1sanalkoala - 10 Ekim ZehraNr313 - 10 Ekim Asuman Akkoyun - 12 Ekim yosun91 - 12 Ekim chocolate_1903 - 13 Ekim zoergen - 13 EkimBurcuAK4 - 14 Ekim tubay81 - 15 Ekim aytunkadim ***** Hepinize nice sağlıklı ve mutlu seneler dilerim arkadaşlar. Şahane yaşlarınız olsun. Öpüldünüz çokça xoxoox
İyi okumalar...
Düğünden sonraki hafta cumartesi günü, tüm Bozdumanlar kahvaltı sofrasında idiler. Geçen hafta, son zamanlardaki düğün hazırlıklarının yoğunluğundan sonra oldukça sakin geçmişti. Balayına giden Serhat ve Nil o gece dönecekler, hayatlarına kaldıkları yerden devam edeceklerdi.
Hayat herkes için yoğun fakat belli bir düzende geçiyordu. Ayşe, önündeki birkaç ayda kalan tüm müvekkillerini de devrettikten sonra tamamen aile işlerine odaklanacaktı. Fırat ve Oğuz hem kendi işlerini devam ettiriyorlar hem de daha çok Yaman'ın ilgilendiği inşaat işlerine de destek veriyorlardı. Yaman, Ragıp'la zaman zaman devrettikleri işler nedeniyle bazı görüşmelere gitse de kalan zamanı yapılan evlerin inşaatında geçiriyordu.
"Ne kadar kaldı oğlum?" diye soran Sadık Ağa'nın sesiyle, Fırat başını babasına kaldırdı. Neden söz ettiğini sorması gereksizdi.
"İki aya kadar taşınırız baba. İnce işler devam ediyor. Yaman sık sık inşaatı kontrol ediyor, düşündüğümüzden hızlı ilerliyor."
Sadık Ağa onaylar gibi başını salladı. "Maşallah," dedi ağzının içinde takdirle. "Anan da onca yolu gidip gelmekten kurtulacak artık," derken yanındaki karısına yan gözle sevecen bir bakış attı.
"Oğlanı özlüyorum n'apayım?" dedi Zilal kendini savunur gibi. "Hem sen bana değil, kendine üzülüyorsun bence. Her gün Ekrem Ağa'nın yanına gideyim diyen ben değilim."
"Emeklilik hayatı yaşıyoruz hanım," dedi Sadık Ağa hafifçe gülerek. Çocuk gibi masum bir ifade kondu yüzüne. "Torun torba zaman geçiriyoruz birlikte. Eh sohbet de mi etmeyek?"
"Ekrem abiyi senelerdir bu kadar huzurlu görmemiştim. Arkadaşlığın onu çok mutlu ediyor baba," dedi Ayşe lafa girerek.
"Ekrem Ağa'nın arkadaşlığı babanı daha çok mutlu ediyordur güzelim," dedi Zilal önce davranarak. "Yalnız kaldı burada. Ağrı'da akşama kadar laf edeceği yığınla adam vardı, burada Ekrem Ağa olmasa, çatlardı sıkıntıdan."
"Dönmeyi düşünüyor musun baba?" diye soran Zeynep'in yüzünde tedirgin bir ifade vardı.
Sadık Ağa, Ağrı'ya dönerse Zilal'in de onunla gideceğinden hiç şüphe yoktu. Aylardır birlikte yaşadıkları kalabalık ailenin kopma düşüncesi Zeynep'in telaşa kapılmasına neden oluyordu.
"Çoluk çocuk hepsi buraya yerleşti kızım," dedi Sadık Ağa, çenesini yok der gibi kaldırarak. "Torunlar da burada. Nereye gideyim? Sizsiz hayatın tadı mı olur? Buraya yerleştik iyice, arada gidip geleceğiz artık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUKALEMUN - YamanDağlı - Yaman - Ateş (Kitap oldu)
Fiction généraleBukalemun Serisi 2.Kitabı... **** Yaman ona sonsuzluğu vaat ediyordu.... Gözlerinde öyle bir anlam vardı ki; yeryüzündeki hiç bir kelime bunu açıklayamazdı. Sanki başka bir boyuttan bakıyordu Alaz'a. Kapkara gözlerinin içinde oynaşan pırıltılar dü...