Kızıl Öfke / 6

10.4K 1.7K 998
                                    

Selam millet, 

Haftanın ithafı mineennur'a geliyor.  :)

Geleneksel doğum günü haftası listemiz şöyle ; 23 Ekim merwwe36 - 24 Ekim DilekKantekin8 - 16 Ekim mavitun - 19 Ekim müzeyyenahinTosun - 23 Ekim efeemine2017 - 24 Ekim yediakrep - 25 Ekim mimaks - 25 Ekim psykhee - 26 Ekim DiaSerigala - 26 Ekim pitirpitir - 27 Ekim ays4316 - 27 Ekim Ayse47ozer - 27 Ekim buketserap2 - 29 Ekim nur06an - 29 Ekim nisagulce - 29 Ekim hifromcehennem   **** Hepinize nice seneler olsun. Sağlıklı ve mutlu yaşlar dilerim. Kucak dolusu sevgiler, kocaman öpücükler xoxoxo

İyi okumalar....





Esat bazen pişkinlik yapabildiği için kendi kendini takdir ediyordu. 

Belki pişkinliğini sergilediği zamanlar bazenden daha sıktı fakat bunu görmezden gelmeyi seçti. Aile içinde en küçük o olduğu için – ki şu anki yaşıyla küçük kelimesi biraz absürt bir yaklaşım olabilirdi fakat buna da çok takılmak istemedi - pişkinliği genelde sevimlilikle değerlendirildi. Elbette Alaz'ın aileyi girişiyle küçük ünvanı ona geçmişti fakat abilerinden sonra hâlâ en küçük erkek oydu ve hayatının büyük bölümü bu konumun rahatlığı içinde geçmişti.

Esat'ta karşı konulmaz bir şeytan tüyü vardı. Belki de Fırat ve Oğuz'un ağır tavırlarının tam zıttı daha çocuksu bir yanı olduğu içindi bu. Esat çelişkiler adamıydı. Ondan yapılmasını istenen şeyden hem nefret eder hem de en iyisini yapmak üzere hareket ederdi. Birini en çok o sever ama onu en çok hırpalayan da yine kendisi olurdu.

Alaz aileye girdiğinde onu en çok sahiplenen o olsa da, en çok canını yakan da yine o olmuştu. Bile isteye yaptığı şeyler değildi tabii, şuursuz davranışlarının eseriydi bunlar. Kızı peşine takıp dağ bayır olmayacak yerlere tırmanmaya teşvik ederek tehlikeye soksa da, Fırat ya da Oğuz'un onu çalıştırırken incinmesine izin verdikleri için abileriyle çatır çatır tartışan da yine o olmuştu.

Alaz'a araba kullanmayı öğretirken hem bas bas bağırıp en iyisini yapabilmesini istemiş hem de ilerleyen zaman içine ondaki yeteneği gördükçe kıskançlıkla kıvranmıştı.

"Benim ders verdiğim kimse kötü olamaz tamam mı? Bizim ailede kimse kötü araba kullanamaz!" diye bağırmıştı daha ilk derste. 

Rekabet duygusu asla baş edemediği dürtüsüydü. O zamanlar Dağlı dediği kız daha on üç yaşındayken kendisi de on sekiz yaşındaydı. Ağrı'da boş bir arazide çalışırken arabanın içindeki kükremeleri hiç dinmemişti. 

"Kimseye yol vermeyeceksin! Gerekirse arabayı parçala kimsenin seni geçmesine izin verme!" Aniden sesini alçaltarak tembihler gibi "Sana bir şey olmasın ama, ona da dikkat edeceksin tamam mı?" diyerek devam etmişti hep.

Berin'le ilk kez karşılaştıklarında görebildiği tek şey içinden çıktığı arabasıydı. Sanki biri sırtından bir değnekle dürtmüş gibi irkilmişti aracı gördüğünde. O an düşünebildiği tek şey bu aracın orada ne işi olabildiği idi. Hislerinin çocukça olduğunu bilse de benliğine işlemiş olan rekabet duygusu ön plandaydı ve o aracın, bulunduğu şehri derhal terk etmesini istemişti.

Aylar önceki o gecede şehri derhal terk etmesini istediği aracın anahtarını şimdi elinde sallarken yüzünde pişkin bir sırıtma vardı. Belki de artık çocukça rekabete son vermesi ve önüne çıkan şansı değerlendirmesi gerekiyordu.

Dakikalar evvel Karacalar'ın evinin garajında duran Chiron'un anahtarını bizzat Erdem Karaca'nın elinden almıştı. Tüm sevimliliği ve efendiliği ile – daha çok pişkinliği ile – istemişti ve bir an bile olumsuz bir tavır görmemişti.

BUKALEMUN - YamanDağlı - Yaman - Ateş (Kitap oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin